İstanbul ziyareti sırasında Almanya Başbakanı Merkel'den "vizesiz Avrupa" talep eden Türkiye'nin AB'yle işbirliğine gerçekten hazır olup olmadığına ilişkin şüpheler her geçen gün biraz daha artıyor.
Başbakan Merkel'in Türkiye'deki temaslarını Deutsche Welle'ye değerlendiren ARD muhabiri Gunnar Köhne'ye göre İstanbul ziyareti AK Parti'nin işine yaramakla birlikte, ülkedeki demokratik güçleri derin bir hayal kırıklığına uğrattı.
Gunnar Köhne, "Zamansız Ziyaret" başlığıyla yayınlanan yorumunda şunları yazdı:
"BİR ELİ YALDIZLI TAHTINDAN SARKAN ERDOĞAN…"
Kamuoyuna yansıyan resmin net bir mesaj iletmesi gerekir. O da şöyle idi: Bir yanda arzuhal sahibi, diğer yanda kozu elinde bulunduran güçlü adam. Sıkıntılı bakışlı Almanya Başbakanı Merkel'in yanında bakışları ile onu onurlandırmayan, bir eli yaldızlı tahtından sarkan, karanlık bakışlı Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan oturuyor.
Almanya Başbakanı Merkel'in ziyaretinin en nihayetinde gerçekten Ankara hükümetinin kendi lehine kullanacağı bir işbirliği olup olmayacağı, önümüzdeki haftalarda anlaşılacak. Zira ziyaretin ardından sadece niyet beyanı yapıldı ama somut sonuçlara ulaşılmadı. Ankara hükümeti, AB'nin parası ve yardımı ile Türkiye'den Avrupa'ya geçen sığınmacıları kendi ülkesinde tutmayı denemeye hazır olduğunu açıkladı. Ancak haritaya bakıldığı zaman bunun işe yarayıp yaramayacağı şüphe uyandırıyor.
TÜRKİYE'YE "TRANSİT KAMP" FİKRİ GERÇEKÇİ DEĞİL
Türkiye'nin 800 kilometrelik Suriye sınırındaki kontroller de Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege sahillerindeki kadar az etkili oluyor. Ve Türkiye'de belli sayıda sığınmacının yasal yollardan Avrupa'ya geçişine olanak verecek transit kampların kurulması fikri de gerçekçi değil.
Türkiye'deki yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacının sadece çok ufak bir kısmı sınır boylarındaki mülteci kamplarında yaşıyor, büyük bir çoğunluğu ise şansını ya Türkiye'nin büyük şehirlerinde arıyor ya da yola devam etmek istiyor. Onları kamplara nasıl geri gönderebilirsiniz? Zorla mı?
MERKEL'İN "VİZESİZ AVRUPA" VAADİ SEMBOLİK
Türkiye'nin sığınmacı sorununun kontrol altına alınması yönünde verdiği ödünlere karşı Almanya Başbakanı da Türk vatandaşlarına AB'de vize kolaylıkları taahhüt etti. Oysa zaten belli meslek grupları, işadamları ve sanatçılara bu kolaylıklar tanınıyor.
Merkel ayrıca neredeyse dondurulmuş AB üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılacağını, hatta bu yıl içerisinde bir başka başlığın açılacağını açıkladı. Bu da sembolik bir anlam dışında başka bir şey ifade etmiyor. Üyelik müzakereleri için belirleyici olan ne kadar müzakere başlığının açılmış olduğu değil, aksine bunların ne kadar başarı ile sonuçlanmış olmasıdır. Bu da son 10 yılda sadece bir başlıktı.
TÜRKİYE GERÇEKTEN GÜVENLİ BİR ÜLKE Mİ?
Ankara, sadece sığınmacıların geri gönderilebileceği AB ülkesi dışındaki güvenli bir ülke statüsü değil aksine "güvenli menşe ülke" statüsü almak istiyor. Peki, Türkiye gerçekten böyle bir ülke mi? Angela Merkel'in görüşüne göre "Evet". Merkel bunu İstanbul ziyaretinde bir kez daha açıkça belirtti. Zira burada NATO ortağı ve AB üye adayı bir ülke söz konusu. Ancak Türkiye 1980'lerdeki korkunç askeri darbe döneminde de bir NATO ortağı idi. AB ile tam üyelik müzakerelerine ise Türkiye'de kapsamlı reformların yapıldığı (2004) ve Erdoğan hükümetinin Kürtlerle barış görüşmeleri yaptığı bir dönemde başlandı.
Bundan 11 yıl sonra görünen tablo ise bambaşka: PKK ile devlet arasındaki savaş yeniden hortladı ve medya üzerindeki baskı o kadar ağır bir noktaya geldi ki uluslararası organizasyonlar alarm sinyalleri veriyor. Ve en nihayetinde: Türkiye sokaklarında esen terör, ülkeyi "normal" bir Ortadoğu ülkesi yapma tehlikesi taşıyor.
İNSAN HAKLARI KAVRAMINA HİÇ DEĞİNMEDİ
Oysa "Güvenli bir menşe ülke"sinde bu tabloya rastlanmıyor. Bunu eleştiren 100 Türk aydını, İstanbul ziyareti öncesi Almanya Başbakanı'na yazdıkları açık mektupta da konuyu dile getirdi.
Türk aydınları, Merkel'den kendi iç politikadaki çıkarları için düşünce ve basın özgürlüğü gibi Avrupa değerlerinin Türkiye'de ihlal edilmesine göz yummamasını talep etti ve "Ziyaretinizin seçim kampanyasına bir destek olarak görülmesine izin vermeyin" çağrısında bulundu.
Almanya Başbakanı ise İstanbul'daki basın toplantısında insan hakları kavramına hiç değinmedi bile. Ve Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu da gayet memnun bir biçimde bu toplantının ardından bir seçim kampanyası etkinliği için yola çıktı." CİHAN