Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bu yıl enflasyon beklentilerinin yüzde 5,5, gelecek yıl ise yüzde 5 olduğunu açıkladı.
Başçı, Edirne Ticaret Borsası Konferans Salonunda Dünya Gazetesi ile birlikte organize edilen ''Para Politikaları'' konulu konferansta, ithalat ve ihracat rakamları hakkında bilgi verdi.
Para Politikası Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu, Dr. M. İbrahim Turhan, Prof. Dr. Turalay Kenç, Necati Şahin ve Prof. Dr. Abdullah Yavaş'ın da katıldığı ve Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat'ın yönettiği konferansta Başçı, enflasyon beklentileriyle ilgili açıklamalarda da bulundu.
2003 yılından bu tarafa enflasyonda çok iyi bir performans sergilendiğini ve ciddi düşüşler olduğunu bildiren Başçı, şöyle devam etti:
''Enflasyondaki düşüş sayesinde gelişmekte olan ülkelerle aramızdaki fark oldukça kapandı. Fakat yakın zamanda, zaman zaman sıfıra kadar indi, hatta bir dönem eksiye bile indi. Şu anda da gelişmekte olan ülkeler ortalamasının etrafında dolaşıyoruz. Bizim enflasyon hedefimiz bu yıl için yüzde 5,5, gelecek yıl için yüzde 5 hedefliyoruz.
Beklentilerimize baktığımızda önümüzdeki 12 ay ve 24 ay için, yüzde 6 civarında, 6'nın biraz üzerinde beklentiler var. Demek ki enflasyon beklentilerini bizim yüzde 5'e kadar çekmemiz halinde, gelişmekte olan bize benzer ülkelerin belki de altına düşeceğiz. O zaman başarılı olduğumuzu ifade edebileceğiz. Bu konuda biraz çalışmamız gerekiyor. Gelecek yıl yüzde 5 enflasyon hedefini tutturma ihtimalimiz her geçen gün artıyor, kuvvetleniyor. Bu ay ne olacak diye baktığımızda, kendi yaptığımız araştırmalarda, enflasyonun piyasa beklentileriyle uyumlu şekilde düşeceğini var sayıyoruz. Bu ay ki enflasyon düşecek, bu düşüşün baz etkisinden kaynaklı, geçici olduğunu düşünüyoruz. Enflasyonda tekrar yıl sonuna doğru hafif bir yükselme olacak.''
-HİZMET SEKTÖRÜNÜN BÜYÜMESİ SÜRPRİZ OLDU-
İhracat ve ithalat konularında da görüşlerini açıklayan Başçı, ithalattan büyümeye artı katkı geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Ne demek artı katkı gelmesi. Bir anlamda, Türkiye, eskiden ithal ettiği malları ithal etmeyip yurt içinden mal ve hizmet satın aldığı için artı katkı yapmış. Bu da bizim politikaların bir anlamda olumlu sonuçlarının ikinci çeyrekten itibaren görülmeye başlandığını gösteriyor. Bu iç ve dış talebin dengelenmesi açısından son derece önemli. Çünkü cari açık konumuz var. Buna da yardımcı oluyor bu şekilde bir büyüme.
İthal sanayi ürün fazla almamışız. Türkiye'den sanayi ürünü almış mıyız? Çok fazla sanayi ürünü Türkiye'den de almamışız. Sanayide daha öncede söylüyorduk. İkinci çeyrekte yavaşlama görülüyor diye. İkinci çeyrekte hizmet sektörü çok büyüdü. Bu bizim için de sürpriz oldu. 0,8'lik bir büyüme hizmet sektöründe beklemiyorduk. Özellikle ticaret nisan, mayıs ayında son derece canlıymış. Katkı büyük oranda oradan gelmiş. Özetle, vatandaşlarımız bu aylarda ithal otomobil almaktan vazgeçmişler, onun yerine yurt içinden hizmet satın almaya başlamışlar. İnşaat sektörü de artı. İnşaat sektörü içinde tedirgin edici bir durum yok.''
-İHRACAT İSTENİLEN ŞEKİLDE HIZLI ARTMIYOR-
Kapasite kullanım oranlarının yavaş yavaş yükseldiğini, ancak bunun uzun dönem ortalamalarının bir miktar altında olduğunu anlatan Başçı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İhracat ve nihai yurt içi talep olarak baktığımızda, nihai yurt içi talepte çok keskin bir artış vardı. Bu küresel parasal gelişmeye ve Türkiye'nin toparlanmasına bağlıyorduk. Alınan tedbirlerle bu yataylaştı. Fakat ihracat istenilen şekilde çok hızlı artmıyor. Çok hafif hafif artıyor. Dönem dönem düşüyor, dönem dönem artıyor. Bu da dış talebin ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin yaşadığı bir ikilem. Dünya yavaş büyürken, siz hızla büyüyebilir misiniz? Burada bizim ayağımızı bağlayan aşağıya doğru çeken unsur dış denge. Cari işlemler açığı olmuş oluyor. Çok hız büyüyemiyoruz. Çok hızlı büyürsek, cari işlemler açığı hızla artıyor. Tarihinde hiç görülmedik derecede Türkiye yüksek cari açık veriyor, böyle bir ortamda. Alınan tedbirler sonunda ithalat, ihracat dengesi miktar bazında dengelenmeye başlandı.''
-BÜTÇE DENGELERİ-
Bütçe dengesi konusunda da görüşlerini açıklayan Başçı, Türkiye'nin en büyük avantajının bu dönemde faiz dışı bütçe fazlası vermesi olduğunu bildirdi.
Sözlerini ''Bu şekilde ülke Avrupa'da neredeyse hiç yok. Bir tek Almanya ciddi bir çaba harcıyor. Denk bütçe için anayasalarını değiştirdiler'' diye sürdüren Başçı, ''Ancak, Almanya dışındaki ülkelerde faiz dışı açık sorunu var. Türkiye'de ne kadar bütçe ile ilgili sıkı politika izlenirse geçmişte, bu Türkiye'ye o kadar yarar sağladı. Bu Türkiye'ye fayda sağladı. O nedenle bunu hiç unutmamalıyız. Türkiye için mali disiplin çok faydalı olur, bundan sonra da Türkiye'yi kurtaracak olan mali disiplin olur'' dedi.
-TL VE DİĞER PARALARIN DEĞER KAYBI-
Kasım ayında alınan tedbirlerden sonra, Türk lirasında diğer ülkelere göre daha az değer kaybı gözlendiğini anımsatan Başçı, şunları kaydetti:
''Biz bunu şöyle okuyoruz. Küresel parasal gelişmenin paramız üzerinde oluşturduğu ilave değerlenme baskısını ortadan kaldırdık. Daha doğal, normal piyasa şartlarında oluşmasına imkan tanıdık. Diğer ülkeler bunu çok başaramadı. O yüzden onların paraları değerlenmeye devam etti. Şimdi de ani bir çıkış olduğunda diğer ülkelerin paraları çok ciddi değer kaybediyor. Türk lirasındaki değer kaybı ise son derece sınırlı. Bu da bir anlamda bizim değer kaybının erken gerçekleşmiş olmasının bir sonucu. Tabii burada bazı yapısal sebeplerde var.
22 Ağustos'ta yaptığımız toplantıdan bu yana Türk lirasının değer kaybı diğer ülkelere göre son derece sınırlı oldu. Yüzde 4 civarında gözüküyor. Fakat Brezilya'ya baktığınızda aynı dönemde yüzde 14 olarak gözüküyor. Türkiye burada en az değer kaybına uğrayan ülkelerden. Neden çünkü, değer kaybını biz daha önce gördük.''
(RC-ABK)30.09.2011 15:45:43