Türk Lirası’nın Dolar karşısında son bir haftada %12 değer kaybına uğramasının ardından bugün olağanüstü olarak toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faizi 300 puan yükseltti. Uzmanlara göre bu kararın alınması oldukça gecikti... Merkez Bankası’nın gecikmiş müdahalesinin Türk ekonomisine maliyetinin büyüyecek
MB: “Güçlü bir parasal sıkıştırmaya karar verdik”
Merkez Bankası Para Piyasa Kurulu’nun yaptığı açıklamada “Yakın dönemde piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları ve enflasyon beklentilerinde süregelen yükseliş genel fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırmıştır. Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir” denildi.
Kurul, “Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir” de diyerek piyasaya güven vermeye çalıştı.
Gün içinde 4,92 TL’yi gören, kurul toplandığında da 4,84’ler seviyesinde olan TL/Dolar kuru, açıklamanın ardından 4,60’a kadar gevşedikten sonra yeniden 4,63’e yükseldi.
Fındıkçıoğlu: “Merkez Bankası müdahalede gecikti”
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın (TSKB) eski baş ekonomisti ve Dünya gazetesi yazarı Gündüz Fındıkçıoğlu, Merkez Bankası’nın gecikmiş müdahalesinin Türk ekonomisine maliyetinin büyüdüğünü söyledi.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Dr. Fındıkçıoğlu, “Merkez Bankası bu müdahaleyi yedi sekiz gün önce yapsa dolar kuru 4,25’lere gelirdi. Ancak 300 baz puan artışa rağmen dolar ancak 4,63’lere geriledi. Eğer kur yeniden 4,66-4,67’leri görürse bu ‘Piyasa 7 Haziran’da 150 baz puan artış daha istiyor’ diye yorumlanmalı. Yine de 5 ve 10 yıl vadeli tahvillerin neye evrileceğini görmek lazım...Her şeye rağmen bu gecikmiş bir müdahaledir. Bu arada Londra’da ‘Ne yaparsanız yapın’ dediği söylenen Cumhurbaşkanı ikna edilmiş olduğu ve faiz artışına karşı tutumundan taviz verdiği de not edilmeli” dedi.
Kurdaki köpüğün ancak 4,50’lerin altına indiğinde alınmış olacağını belirten Dr. Fındıkçıoğlu piyasanın Merkez Bankası’na müdahale edilmeyeceğinin garantisini de isteyebileceğinin altını çizdi.
Peki, kimi çevrelerin dile getirdiği gibi seçim sonrası IMF’yle bir anlaşma gündeme gelebilir mi? Fındıkçıoğlu’na göre, bu ihtimal mümkün gözükmese de IMF’nin Türkiye için öngörebileceği programın Türkiye’nin kendi tarafından uygulanmasının gündeme gelebileceğini düşünüyor: “ Türkiye, IMF kapısına giderse bu tükürdüğünü yalamak olur. Bu yapılabilir değil. Seçimi muhalefet de kazansa IMF’yle bir stand-by imzalamaz çünkü kimse ikinci bir Arjantin olmak istemez. O halde yapılacak şey, IMF’nin Türkiye için öngöreceği reçeteyi kendi başına yapmak. IMF’ye göre, Türkiye’nin 2019’da çevirmesi gereken borç, 270 milyar dolar. Bunun için de yabancı yatırımcıya güvence vermek gerek. Ben hiç kimsenin sermaye kontrolü getireceğini de zannetmiyorum.”