Ekonomideki salgın etkisini kırmak için harekete geçen Merkez Bankası, tartışılan bir karara imza atarak özel şirketlere 20 milyar TL kredi vereceğini açıkladı. İlgili yasalara uygun olmadığı ortaya çıkan adımın sakıncalarını Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan gündeme getirdi: Bu para tasarruf kaynaklı değil dışsal para. Sistemin dengesi bozulabilir. Para verilecek şirketlerin nasıl ‘seçileceği’ de problem.
Salgın öncesi dönemde yaşanan ekonomik zorluklar salgın tehlikesiyle birlikte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de olumsuz etkiledi.
Özellik irili ufaklı birçok KOBİ ve hatta büyük şirketler bile derin yara aldı. Alınan önlem paketleri kısa çalışma ödeneği gibi ufak paketlerin ilerisine gidemedi fakat büyük kredi paketleri sunuldu. Kredili sistem ile ekonomi yeniden canlandırılmaya çalışırken, birçok analist kredili büyümenin oldukça tehlikeli olduğunu dile getirdi. Şimdi ise yeni bir kredi paketi adımı daha atıldı.
Burada da en dikkat çeken detay ise krediyi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) dağıtması. TCMB’nın açıklamasına göre, covid-19 salgınının küresel çapta oluşturduğu belirsizliğin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla, 60 milyar liraya kadar Türk lirası cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi kullandırılacağının ilan edildiği anımsatıldı.
Geçen dönemde, işletme sermayesine yönelik kredi ihtiyacının bankacılık sistemince etkin bir şekilde karşılandığı aktarılan duyuruda “Bu nedenle, Türk lirası cinsi reeskont kredileri için tahsis edilen imkanın 20 milyar lirasının, ülkemiz açısından kritik önemde olan selektif sektörlerdeki yatırımların desteklenmesi amacıyla daha verimli bir şekilde yatırım taahhütlü avans kredisi olarak kullandırılmasına karar verilmiştir. Türk lirası cinsi reeskont kredileri için kalan 40 milyar liralık limitin 20 milyar lirasının Türk Eximbank, 10 milyar lirasının kamu bankaları, 10 milyar lirasının ise diğer bankalar aracılığıyla kullandırılmaya devam edilecektir” ifadeleri kullanıldı.
Karar Gazetesine konuşan Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkan Yardımcısı Kerim Rota, 10 yıl vadeye kadar verilecek olan kredilerin kanun ihlali olduğunu söyledi. Rota “TCMB, aslen pratikte kendi kanununu askıya aldığını ilan etmiştir” dedi. Merkez Bankası’nın yapamayacağı 56’ncı maddeyi paylaştı. 56’ıncı madde ise şöyle: “Banka Hazine ve kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez kredi açamaz. Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz. Banka bu kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez ve kredi açamaz. Vereceği avans ve kredi teminatsız ve karşılıksız olamaz. Her ne şekilde olursa olsun kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez.”Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve Gelecek Partisi kurucularından ekonomist İbrahim Turhan ise yapılan girişimin hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Bunun geçmişte de örneklerinin olduğunu ifade eden Turhan “Merkez geçmişte bu şekilde orta ve uzun vadeli kredi veriyordu. 1970’li yıllarda. Ama o zaman Merkez Bankacılığı henüz gelişmemişti” dedi.
KALKINMA VE YATIRIM BANKALARIYLA BAŞLAYACAK
Merkez’in duyurusunda şunlar kaydedildi: “Krediler, ilk aşamada Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası aracılığıyla kullandırılmaya başlanacak, daha sonra diğer kalkınma ve yatırım bankaları da uygulamaya dahil edilebilecektir. Krediler, azami 10 yıl vadeli ve sabit faizli olarak kullandırılacaktır. Kredi faiz oranı bankalar için, Türk lirası cinsi reeskont kredilerinde olduğu gibi, TCMB politika faiz oranı olan bir hafta vadeli repo faiz oranının 150 baz puan altında olacaktır. Firma bazında kullandırılabilecek azami kredi tutarı, istisnai ve özellikli yatırım projeleri haricinde, 400 milyon lirasıyla sınırlı olacak, böylece imkândan çok sayıda firmanın yararlanması sağlanacaktır.”
SELEKTİF SEKTÖRLERDE FAALİYET GÖSTEREN FİRMALARA
Duyuruda, yatırım taahhütlü avans kredileriyle TCMB’nin fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçlarıyla uyumlu olarak verimliliği yüksek, ithalatı azaltan ve ihracatı destekleyen yatırımların teşvik edilmesi, dışa bağımlılığın ve cari açık sorununun azaltılması ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesinin amaçlandığı bildirildi. Yatırım taahhütlü avans kredisinin, kalkınma ve yatırım bankaları aracılığıyla Yatırım Teşvik Belgesine sahip ve selektif sektörlerde yatırım yapacak firmalara kredi kullandırılacak.
‘UZUN SÜRE SİSTEMDEN PARA AKTARILAMAZ’
İbrahim Turhan “Merkez Bankası’nın vereceği bu krediler şirketlere verilecek. Merkez sadece finansal sistemi kısa vadeli likidite açığını karşılamak için finansman sağlar. Muhatap bankacılık sistemidir. Dünyada da örnekleri var ama reel sektörü fonlamak yok. Fonlasa ne olur? Reel sektöre verilen kredi birilerinin tasarrufu. Bankalarda biriken kredi ticari tüketici herhangi bir kredi olarak veriliyor. Bu döngü sistemi dengede tutar. Fakat Merkez Bankası tasarruf toplayan bir kurum değil. Merkez deyim yerindeyse para yaratır. Bankalara verilen krediler tahviller karşılığında olur. Ama bu da kısa vadeli. Bu kadar uzun bir süre sistemden para aktarılamaz. Merkez’in doğrudan reel sektöre kredi vermesi sakıncalı ve yanlıştır” dedi.
‘ŞİRKETLER HANGİ ŞARTLARLA SEÇİLECEK’
Türkiye açısında stratejik öneme sahip şirketlere kredi verileceğini aktaran İbrahim Turhan, bu şirketlerin hangi şartlarla seçileceğinin muallak olduğunu ekledi. Eximbank örneğini veren Turhan “Eximbank üzerinden fonlamanın geçerliliği var. Eximbank’a para veriliyor karşılığında da döviz rezervi alınıyor. Şimdi gerçekleşecek girişimde ise şirket başına 400 milyon lira verileceği söyleniyor. Paranın nereye harcanacağının garantisi yok. Yanlış bir yaklaşım” diye konuştu.
‘KAYNAK TAHSİSİ YAPAMAZ’
Merkez bankalarının işinin kısa vadeli likidite sağlamak olduğunu anlatan İbrahim Turhan şöyle devam etti: “Kredi vermek tasarruflar ile yatırımlar arasında aracılık işlevi gören finansal sistemin işidir. Risk yönetimi ve fiyatlama sayesinde hem tasarruf sahibi korunur hem ekonomik kaynakların verimli dağıtılması sağlanır. Merkez Bankası tasarrufların biriktiği klasik anlamda bir banka değildir. Bu yüzden de kaynak tahsisi yapmaz. Görevi para piyasasında likidite yönetimi yoluyla para politikası uygulamak, fiyat istikrarını sağlamak, finansal istikrara katkıda bulunmaktır. Açıklama metninde ‘ülkemiz açısından kritik önemde olan selektif sektörlerdeki yatırımlar’ deniyor. O ‘seleksiyonun’, seçimin nasıl yapıldığını/yapılacağını bilmeyen var mı? Kaynak sıkıntısı o kadar mı arttı da ‘seçilmiş’ şirketlere para aktarmada sıra TCMB’ye geldi?”