Mesele anlaşılmıştır!

''Mesele anlaşılmıştır. Devletin itibarı ya da hukuk kimsenin umurunda değil. Öyle olsaydı Türkiye, ABD’nin vize yasağı getirdiği Libya ve Suriye gibi devletlerle aynı derekeye düşürülmezdi. Kendi izzetleri için halkı zillete mahkum ettiler.''

Başbakan Binali Yıldırım, ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getiren vize krizine dair konuşurken ağzındaki baklayı çıkardı: “Bir resmî bankamızın genel müdür yardımcısı, görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz? Bizden izin mi aldınız? ”

ABD ile siyasî ya da iktisadî inatlaşmada Türkiye’nin dayanma müddeti saat farkı ile mahduttur. En fazla 7-8 saat mukavemet edebiliriz. 

BORSA’NIN ÜÇTE BİRİ ABD’Lİ YATIRIMCIDA

Borsa’nın üçte biri ABD’li yatırımcıların elinde. ‘Sat’ emri verseler o an Borsa 50 bine çakılır. İşte o emrin verilmesi için ABD’de mesai saatinin başlaması lazım. O aradaki saat farkı ile teselli mi olalım? 

ABD’den organize ve kalıcı bir tecrit gelirse vay halimize. O gün dolar 5 TL’yi geçer. Faizler üçe dörde katlanır. Dış borcunu bile ödeyemez Türkiye.
 
Rusya ile romantik birlikteliğe ses çıkarmıyor diye ABD’nin sinir uçları ile oynamaya kalkmak olacak iş değil.

İRAN’DAN İBRET ALMAK LAZIM

Aksini iddia edenler İran’ın ABD’nin malî müeyyidelerinden sonra ne hale geldiğine bakabilir. Petrol ve doğalgaza rağmen İran Tümeni pula döndü. Bankalar dünyadan tecrit edildi. Yabancı firmalar İran’ı terk etti. 

Bir evvelki ABD Başkanı Barack H. Obama’nın güvercin siyaseti imdada yetişmeseydi bugün İran daha ağır bir krizin girdabında debeleniyor olacaktı.  

Rusya gibi bir dev bile ABD karşısında ağır bir iktisadî krizi sineye çekmek mecburiyetinde kaldı. Rezervleri 650 milyar dolardan 170 milyar dolara geriledi. Ruble bir senede yüzde 50 devalüe oldu. 

Hadi İran ve Rusya’nın petrolü, doğalgazı var, biz neye güveniyoruz? 

THY BİR GÜNDE 1,1 MİLYAR LİRA ERİDİ

Krizin ilk gün faturasının 80 milyar liraya yaklaştığını bile bile hatada ısrar ediliyor. 

Dolar ve Euro fırlamış, vatandaşın borcu durduk yerde 50 milyar liradan fazla artmış, Türk Hava Yolları bir günde 1,1 milyar lira erimiş kimin umurunda? Geçen seneyi 1,6 milyar lira zararla kapatan THY’nin cirosunda ABD seferlerinin payı 1 milyar dolardan fazla. Zarrab’ı size vermediler diye bir kalemde bunun üzerine çizgi çekeceksiniz öyle mi? 

ABD’nin görünen kararları kadar görünmeyen kararları da olacak. Bunların maliyetini de göze alabilecek misiniz? ‘ABD yoksa biz de yokuz’ diyecek onlarca devletin mevcudiyeti sizi endişelendirmiyor mu?

İŞADAMININ ZARARI NE OLACAK?

Konferans, öğrenim, tedavi, fuar, toplantı ya da ihracat işlemleri için ABD’ye gitmek mecburiyetinde olanlar ortada kalmış... Bütün bunların ne ehemmiyeti var? 

Başbakan demek istiyor ki Reza Zarrab'ı, eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı bize iade etmediğinize göre biz de bildiğimizi okumaya devam edeceğiz. ABD’de kimin ya da kimlerin iadesi için seferber olduklarını varın sizin tahmin edin. 

GÜLEN’İ DEĞİL ZARRAB’I İSTİYORLAR

Esasında Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ismini telaffuz ettikleri her iade bahsinde kapalı kapılar ardında Zarrab ve beraberindekilerin kendilerine teslim edilmesi için dil döküyorlar. 

17/25 Aralık 2013’te ortalığa saçılan rüşvet ve yolsuzlukların üzerine gidilmesinden fevkalade rahatsız oluyorlar. Zira dosyaların nihayetinde uzanacağı isimlerin başında Recep Tayyip Erdoğan var. 

Zarrab’ın iadesine nail olamadıkları gibi eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan (Zarrab’ın 220 bin Euro kıymetinde saat hediye ettiği) ve eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan (evinde ayakkabı kutularından 4,5 milyon dolar çıkmıştı) hakkında yakalama kararı çıkarılması Saray’da uykuları kaçırıyor. 

EMİNE ERDOĞAN VE ZARRAB AYNI DAVADA

New York Eyalet Mahkemesi’nde devam eden davanın dosyasında Reis-i Cumhur Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın Zarrab ile yan yana görüldüğü fotoğrafların da yer alması birilerini hayli telaşa sevk etti. 

Dosyada Zarrab’ın Emine hanımın himaye ettiği Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) için ne kadar cömert davrandığını gösterir bağış dekontları da mevcut. 

Son ABD seyahatinin şerefine attıkları ‘ABD ile hiç olmadığı kadar yakınız’ manşetleri de işe yaramayınca aynı manşetleri çöpe atarak yeni bir safhaya geçtiler. 

ABD’YE BÖYLE DİZ ÇÖKTÜRECEKLER!

‘Dişe diş, kana kan’ ekolünün mümessili Saray müşavirleri, ABD’nin Türkiye misyonlarında vazifeli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından birkaçının ‘Hizmet Hareketi ile irtibatlı’ diyerek hapse atılması halinde Beyaz Saray’ın diz çökeceğini vehmetmiş olmalı ki akla ziyan operasyonlara teşebbüs ettiler. 

Hakikaten zavallılar. Bir tarafta sadece hâkim ve savcıların inhisarında yürüyen bir dava diğer tarafta Saray’dan hükûmete hemen her siyasî kimliğin müdahil olduğu düzmece davalar... 

Zavallı oldukları kadar bu davaları birbirinin muadili gibi gösterip insanları şahsî menfaatleri için bir takas malzemesi olarak görecek kadar gafiller.

VİZE KRİZİ DERİNLEŞECEK

Mesele anlaşılmıştır. Devletin itibarı ya da hukuk kimsenin umurunda değil. Öyle olsaydı Türkiye, ABD’nin vize yasağı getirdiği Libya ve Suriye gibi devletlerle aynı derekeye düşürülmezdi. Kendi izzetleri için halkı zillete mahkum ettiler.
  
AKP iktidarının ve Saray’ın tek derdi var o da ne yapıp edip Zarrab davasından kurtulmak. Bunun için bütün memleketi ateşe atmak icap ediyorsa onu da yapmaktan imtina etmeyeceklerini gösteriyorlar. Bir memleket için bundan daha büyük bir felaket ne olabilir ki!

İnat okyanus ötesine sökmez. Vize krizi böyle kalmayacak. Daha da derinleşecek. Günü birlik hareket etmenin telafisi yok. 

Emniyet kemerinizi sımsıkı bağlayın.   

Tarık Ziya

10 Ekim 2017 16:25
DİĞER HABERLER