Mesut Yılmaz, Özkök'e söylemiş!

Mesut Yılmaz, Özkök'e söylemiş!
TRT Haber'de yayınlanan Kozmik Oda programının konuğu olan gazeteci Ahmet Tezcan, Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı.
Hürriyet ve Milliyet nasıl satıldı? Ertuğrul Özkök önceden nasıl biliyordu? Tezcan'dan Kozmik Oda'da bomba iddialar. Tezcan, Ergenekon'daki son tutuklamaların ve basının sorunlarının konuşulduğu programda çok tartışılacak açıklamalar yaptı ! Simavi'nin Hürriyet'i apar topar Doğan grubuna satması ile Çetin Emeç ve Abdi İpekçi cinayetleri arasında bağlantı kurup şok imalarda bulundu. İşte o açıklamalar : YILMAZ 2001'DEKİ DEVALÜASYONU ÖNCEDEN ERTUĞRUL ÖZKÖK'E SÖYLEDİ "Anayasa kitapçığının fırlatıldığı olay, Bülent Ecevit ve Ahmet Necdet Sezer...2001 krizinin öncesi...Anayasa kitapçığı fırlatılıyor, Bülent Ecevit açıklama yapıyor devlet krizi vardır diyerek. Bakanlar Kurulu toplantıya giriyor ve Bakanlar Kurulu saatlerce sürüyor. Şükrü Karaca tanınan siyasetçi Ufuk Söylemez'i arıyor. Diyor ki "Ne oluyor?" Ufuk Söylemez, "Dehşet bir devalüasyon geliyor" diyor. "Bu bir tahmin mi yoksa bir duyum mu diyor?" "Bu bir bilgi" diyor. "Peki nerden bu bilgi?" "Ertuğrul Özkök söyledi bana" diyor. Peki Ertuğrul Özkök'e kim söylemiş? Mesut Yılmaz. İlişkilere bakar mısınız? Yani önceden bu biliniyor." BOMBA PATLADI, ABDİ İPEKÇİ APAR TOPAR SATTI 'Hürriyet Gazetesi'nin satılış sürecinde ben çok net hatırlıyorum Erol Simavi Hürriyet satıldı, satılıyor dedikoduları ortaya çıktığında kendisi, kendi gazetesinde mülakat vererek "İnsan Hürriyet'ini satar mı?" demişti. Bundan kısa bir süre sonra Vatan Gazetesi'nde Reha Muhtar yazdı, Sedat Simavi'nin kabri başında anma için toplandıklarında bir bomba patladı. Bundan hemen sonra Erol Simavi apar topar gazeteyi sattı, Türkiye'yi terk etti ve o gün bu gündür ağzını açıp tek kelime etmedi. Ben medyanın ergenekonunun var olduğuna inanıyorum. Şimdi Milliyet Gazetesi'nin satılış süreci içerisinde Abdi İpekçi cinayeti işlendi. Bu satış süreci içerisinde de Çetin Emeç cinayeti işlendi." 'Medyanın ergenekonunu çözebileceğine inandığım iki insan var: Erol Simavi bir, Mehmet Ali Ağca iki. Rıdvan Memi: Şunu mu kastediyorsun? Daha net söyler misin, iki gazetenin de el değiştirmesinde öncesinde işlenen ikisinin de genel yayın yönetmenlerinin öldürülmesiyle gazetelerin satışları arasında bir ilişki şüphesi bulunduğunu ve medyanın ergenekonu dediğin yapının ancak bu şüphelerin aydınlatılabilirse ortaya çıkabileceğini mi söylüyorsun? Ahmet Tezcan: Tabi ki evet, aynen bunu söylüyorum. TUTUKLAMALAR ŞÜPHELİ İNCELENMELİ 'Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmalarında yazılı hukuk ile adalet duygusunun çatıştığını söylemek mümkün. Kanaatler bu yöne doğru eviriliyor ya da devriliyor. Bunun önüne geçebilmek için mutlaka şunun yapılması gerekir. Bu gözaltlıların, aramaların yapılış biçimlerinin incelenmesi gerekir. Şimdi bunun nasıl yapıldığı ortaya çıkartılmalı ve açıklanmalı. Böyle manzara oluşturulmasını isteyen bürokratik gruplar var mı? -Rıdvan Memi: Böyle bir şüphen mi var? -Ahmet Tezcan: Tabi ki var. Ahmet Şık ve Nedim Şener'in özellikle isimlerinin karıştırıldığı ve Umur Talu'nun tabiriyle bir kankalık süsü verildiği yani onlardanmış gibi gösterildiği kafaları iyice karıştırmak için. Yani nereden çıktı bunlar; Odatv'den çıktı, Odatv'nin arkasında kimler varsa onlar olabilir. BAZI GAZETECİLERİN AYARI KAÇTI Kozmik Oda'da son tutuklamalarda gazetecilerin olaya yaklaşımı da tartışıldı. Ahmet Tezcan bu konuda da çarpıcı açıklamalar yaptı: "Nedim ve Ahmet böyle şey yapmaz, serbest bırakılsın... Bu söylem ve talep gazetecilik açısından son derece yanlış, gazeteci hüküm vermez. Bunlar serbest bırakılsın demek bir hüküm içerir. "Bunlar suçsuzdur!" Yargıç mısın? MEDYADA KADIN: KENDİNİ GÖSTER CANIM! Ahmet Tezcan medyadaki kadın algısı üzerine bizzat yaşayandan dinlediği bir anekdotu aktardı. "Somut örneği şudur, bizzat bana yaşayan tarafından anlatılan şey olduğu için: Büyük bir medya kuruluşunda, bir gazetede sayfa sekreteri bir kadın, "çok fazla gösterişli olmayan" diyeyim, sekiz sayfa yapıyor günde. Bir çocuğu var, çocuğunu bırakacak yeri yok. Maaşı düşük olduğu için kreşe de veremiyor ve çocuğuna da bakmak zorunda gazetede. Aynı işi yapan "daha gösterişli" bir gazeteci hanım var. Günde iki sayfa falan yapıyor. İki-üç kat fazla maaş alıyor, ona sürekli zam yapılıyor, buna yapılmıyor. Bu hanımcağız gidip de bir üstündeki başka bir hanım yöneticiye, kendi durumunu anlatıp niye yapılmıyor denildiğinde, "E sen de biraz kendini göster şekerim" cevabını alıyor... Rıdvan Memi: Kime gösterecek kendini ? Ahmet Tezcan: Bilmem artık. Rıdvan Memi: Genel yayın yönetmenine mi ? Ahmet Tezcan: Bilmem artık.
09 Mart 2011 15:35
DİĞER HABERLER