Lojiblog.com sitesinde yazıları yayınlanan gazeteci Metehan Demir, çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Demir, "Son Nokta" başlığını verdiği yazısında "Artık, sorumluların hesap verme, hepimizin hatasını kabullenme ve şapkasını önüne koyma zamanı. Artık, hatalı olanların çıkıp ‘özür diliyoruz, gerekeni yapacağız’ deme zamanı. Özürle hatayı kabul etme ile küçük düşmez büyürsünüz." ifadelerini kullandı.
Gazeteci yazar Metehan Demir, dün Ankara'da yaşanan hain saldırının ardından Lojiblog.com sitesinde çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
"Son Nokta" başlığını verdiği yazısında artık sorumluların hesap verme, herkesin hatasını kabullenme ve şapkasını önüne koyma zamanı olduğunu söyleyen Demir, "Gerçekten merak ediyorum, bir ülkenin birlik olması için daha ne kadar acı yaşaması lazım. Ne kadar?" diye sordu.
Metehan Demir, "Dünyanın en güçlü ülkesi olmak isteyebiliriz. Herkese ayar vermek isteyebiliriz. Yanlış yapan herkese haddini bildirmek isteyebiliriz. Ama evimizin camdan olduğu ve iç kavgalarla her gün tükendiğimiz bir atmosferde bunlar olmaz. Bu korkaklık değil. Kabadayılıkla değil akılla hareket etme zamanı." ifadelerini kullandı.
İşte Metehan Demir'in o yazısı:
Bitmeyen bir acı sarmalı her gün Türkiye’ye bir hançer gibi saplanıyor. Cumhuriyet tarihinin belki de en kara dönemlerinden, en kara kışlarından biri geçti.
Yaz ayında Urfa Suruç’la başlayan Ankara Garı’nda, Sultanahmet’te ve Genelkurmay servisleri ile devam eden son olarak Güven Park’ta gerçekleşen terör saldırılarında ölen yüzlerce insanın acısı hepimizin yüreğini dağladı. Sadece bu mu?
Maalesef 3 yüzden fazla şehidin acısı, yıkılan şehirler, ölen masum siviller terörün alçak yüzünün korkunç bilançosu.
NORMAL BİR ÜLKEDE
Normal bir ülkede bunun onda biri yaşansa onlarca yıl kaybolmayacak ağır bir travma oluşurdu. Ya biz…?
Ama bu son kahreden olay da tıpkı öncekiler gibi unutulmaya mahkum. Herkesin birbirinin gözünü oymaya yemin ettiği, eleştiriye bile tahammül edemediği, eleştirinin ve cevabının hakaret suçlama olduğu bu nefret ortamında güzelim ülke sürükleniyor.
ARTIK
Artık ‘sözün bittiği yer, bıçağın kemiğe dayandığı yer, unutmayacağız, hain pusu’ ve benzeri söylemler değil, birbirini suçlama değil toplumsal birlik zamanı.
ARTIK
Artık, ölenlere senden benden diye bakma değil ortak acıda buluşup hareket etmeyi öğrenme zamanı.
ARTIK
Artık, sorumluların hesap verme, hepimizin hatasını kabullenme ve şapkasını önüne koyma zamanı.
ARTIK
Artık, hatalı olanların çıkıp ‘özür diliyoruz, gerekeni yapacağız’ deme zamanı. Özürle hatayı kabul etme ile küçük düşmez büyürsünüz.
ARTIK
Artık, ‘Bana ne, onlar suçlu’ dememe kendine düşeni yapma zamanı.
DAHA NE KADAR ACI YAŞAMAK LAZIM?
Gerçekten merak ediyorum, bir ülkenin birlik olması için daha ne kadar acı yaşaması lazım. Ne kadar?
EVİMİZ CAMDAN
Dünyanın en güçlü ülkesi olmak isteyebiliriz. Herkese ayar vermek isteyebiliriz. Yanlış yapan herkese haddini bildirmek isteyebiliriz. Ama evimizin camdan olduğu ve iç kavgalarla her gün tükendiğimiz bir atmosferde bunlar olmaz. Bu korkaklık değil. Kabadayılıkla değil akılla hareket etme zamanı.
Kendi hatalarımızın da olduğunu kabullenmeden yeni bir yol çizmeden bu olmaz.
ÇEVRENİZE BİR BAKIN
Bugün lütfen çevrenize şöyle bir bakın. Sadece PKK ve IŞİD ya da diğer terör örgütleri değil. ABD, Rusya, Almanya, İran, Mısır, Suriye, Irak ile hatta BM ile bile hayati krizler yaşıyoruz. ‘E ne var canım, susalım mı, onlar da yanlış yapıyor, biz de gerekeni yapıyoruz’ demekle olmuyor. Hakkını aramanın, mazlumun yanında olmanın, ülke çıkarlarını her şeyden üstte tutmanın başka yolları var.
Ortaya çıkıp herkesin hedefi olursan herkesten ayrı ayrı doğrudan ya da dolaylı taş yersin.
YA SURİYELİ GÖÇMENLER?
Size bir soru; 2 milyonun üzerinde Suriyeli göçmenin, yani her 35 kişiden birinin artık Suriyeli olduğu bu ülkede ileride meydana gelebilecek sosyolojik patlamaların ne olabileceğini hiç düşündük mü?
BU YOKUŞ BÖYLE ÇIKILMAZ
Bir arabanız var ve 1300 motor. Çok dik bir yokuşu içinde insanlarınızla 200 km ile çıkmaya çalışıyorsunuz. Belki sabretseniz çalışsanız arabanız ileride daha güçlü olacak. Ama bu hali ile kimseyi dinlemeyip direksiyondan sağa sola bağırıp, aman yavaş diyenlere ‘siz şöylesiniz, böylesiniz’ demekle olabilir mi?
ASLOLAN MİLLETTİR
Aslolan millettir. Bu ülkenin geleceğidir. Gelecek nesillerimizdir.
BU VATANI HERKES SEVİYOR
Bu vatanı bir tek ben seviyorum diyerek diğer herkesi hain ilan etmekle bu olmaz. Dinlemek ve elele tutuşmayı öğrenmek lazım.
Bir milyon insan teröre karşı yürür mü? Keşke. Ama bu bir milyon insan her görüşten farklı cephelerden olursa bu iş olur.
İŞTE O GÜN TERÖRÜ YENERİZ
Suruç’ta, Ankara Garında, Genelkurmay’da, Güven Park’ta ölenlere ‘senden benden’ diye bakmadığımız, acıyla birleşmeyi öğrenebildiğimiz gün biz terörü yeneriz.
TEHDİT DEVAM
Bu saldırı inşallah son olur. Ama maalesef öyle görünmüyor. Çünkü tüm güvenlik birimleri hala yeni terör saldırıları alarmında.
O nedenle herkes çok ama çok dikkatli olmalı. Amerikan Büyükelçiliği önceki gün Güven Park’taki saldırı öncesi nasıl vatandaşlarını Ankara ile ilgili uyardıysa gerekirse devlet de kendi vatandaşına ‘biraz dikkat’ diye uyarıda bulunabilir.
PKK’nın sadece devlet değil, son saldırıda olduğu gibi şehir merkezleri, turizm noktaları gibi sivil hedeflere de saldırı yapabileceğine dair uyarılar hala devam ediyor.
Alınmış çok tedbir var ama, siz yine de temkinli olun. Sadece PKK değil IŞİD’e de…Ve başka mevcut her türlü tehdide de…
SOKAK EYLEMLERİ OLABİLİR
Sahada da durum gergin. Havalar ısınıyor. Güneydoğu’da uzaktan kumandalı patlayıcılarla saldırıların da artabileceği de, sokak eylemlerinin başlayabileceği de kulislerdeki bilgilerden.
Hendek barikat meselesi zaten malumunuz. Operasyonlara, Şırnak, Nusaybin ve Yüksekova da eklendi.
Kısacası, milli teyakuz durumuna devam…
UMUT VE İNANÇ YAŞAMALI
Aman bu süreçte bari birbirimizi yemeyelim…
Umut ve inancımız olmasa çoktan yıkılmıştık. Bari bunları yaşatalım…
Ve ilk kez bir şeyleri gerçekten yapabileceğimize inanalım.