Besteci Selman Ada'nın 'kantat' formatında bestelediği 'mevlid' kasidesinin dünya prömiyeri, 452 kişilik koro eşliğinde İstanbul Kongre Merkezi'nde yapıldı. Geceye Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da katıldı.
Süleyman Çelebi'nin 1409 yılında yazdığı Mevlid kasidesi, besteci Selman Ada tarafından kantat formatında senfonik eser olarak yeniden bestelendi. 'Mevlid Kantat'ın dünya prömiyeri, Devlet Opera ve Balesi tarafından 452 kişilik koro tarafından İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Proje, Kur'an-ı Kerim'in indirilişinin 1400. yıl dönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla hayata geçirildi.
Mevlid Kantat Dünya Prömiyeri'ne, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile çok sayıda davetli katıldı.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, konser çıkışı basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Konseri çok etkileyici bulduğunu söyleyen Bağış, ''Böyle bir çalışmayı, başka bir ülkede görmemiz pek kolay olmazdı ama bizim sanatçılarımız bunu başardılar'' dedi.
Sanatçıların geçmişle gelecek arasında bir köprü kurduğunu dile getiren Bağış, Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak için Türkiye'nin her alanda farklı boyutları yakalaması gerektiğini belirtti. Bunun sadece demokratik standartları yükseltmekle olmadığını dile getiren Egemen Bağış, aynı zamanda kültürde, sanatta, sağlıkta, adalette, emniyette de bunların gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Bağış, "Türkiye'yi bugün Mısır'da, Libya'da, Fas'ta, Tunus'ta sokaklara dökülüp, demokrasi, reform isteyen yüzbinlere örnek yapan özelliğimiz de bizim doğunun en batılı, batının en doğulu ülkesi oluşumuz. Böyle bir çalışmayı başka bir ülkede görmemiz pek kolay olmazdı, ama bizim sanatçılarımız bunu başardılar. Sanatta da kültürde de Türkiye'nin gerçekten ilham kaynağı olabilecek potansiyelini ortaya koydular.
Böyle bir çalışma, başka bir yerde olamaz. Camilerin, kiliselerin, havraların 800 yıldır birlikte insanlığa huzur verdiği İstanbul'da bu gerçekleşebilirdi. İstanbul'un dışında bunun gerçekleşebileceği bir başka yer Antakya, Mardin, Şanlıurfa, Mersin olabilirdi ama bizim topraklarımızda olurdu, bu bize yakışırdı" şeklinde konuştu.