Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 41'inci birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor. Gündeme geçmeden önce 3 milletvekiline gündem dışı söz verildi. Dün Ankara'da yaşanan bombalı terör saldırısı sebebiyle MHP milletvekilleri, Meclis Genel Kurulu'na Türk bayraklarıyla geldiler. Vekiller, MHP sıralarına Türk bayrakları koydu.
AK Parti Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, dün akşam Ankara'da Meclis'in hemen yanı başında meydana gelen ve 28 vatandaşın hayatını kaybettiği, 61 vatandaşın yaralandığı hain bir terör saldırısı sonucu ülke olarak büyük bir üzüntüyle karşı karşıya kalındığını ifade etti. Köseoğlu, "Yine, bugün Diyarbakır'da hain bir terör saldırısıyla 6 askerimizin şehit düşmesi, 1 askerimizin de yaralanmasıyla acımız daha da katlanmıştır. Dün gece, 3 siyasi parti grubunun teröre karşı ortak imza ile net bir kınama mesajı vermesi bu ülkenin zor zamanlarda tek ses, tek yürek olduğunun ve bu milletin teröre boyun eğmeyeceğinin en güzel kanıtıdır. Bu vesileyle sözlerime başlamadan önce, dün ve bugün terör olaylarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci ise olağanüstü koşullardan geçen Türkiye'de hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar dileyerek, "Ancak unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlettir, her bir karışı şehit kanıyla sulanmıştır ve ülkemiz asla teröre teslim olmayacaktır." ifadelerini kullandı.
HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, konuşmasında Güneydoğu'da uygulanan sokağa çıkma yasaklarını anlattı. "90'larda olduğu gibi bugün de var olan savaştan en çok kadınlar ve çocuklar etkilenmektedir. 7 Haziran sonrasından beri var olan savaş ortamında Kürt illerinde devletin kadınlara yönelik ihlalleri de artmış ve bugüne kadar 78 kadın hayatını kaybetmiştir." diyen Ertan, sokağa çıkma yasaklarının kadınlar için katliam demek, zorla yerinden edilme demek, taciz demek, şiddet demek, yargısız infaz demek, çocuğuna yetememek demek ve çocuğunun ve ailesinin ölümünü izlemek demek olduğunu savundu.
Ertan'ın konuşmasına itiraz eden AK Parti Grup Başkanvekili ve Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz, "Ankara'daki terör olayında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, askerlerimize, şehadet şerbeti içenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Hastanedeki yaralılara acil şifalar diliyorum ve yine Diyarbakır, Bingöl'de 6 askerimiz şehit olmuştur, başsağlığı diliyorum, yakınlarına Allah'tan sabır diliyorum." şeklinde konuştu.
Türkiye'de bir savaş olmadığını vurgulayan İnceöz, "Savaş olabilmesi için 2 tane legal, tanınmış devletin olması gerekmektedir. Türkiye'de, bugün, adı YPG, PYD, PKK, KCK, DHKP-C, adı her ne olursa olsun, 7 düvel birleşse 'terörle mücadele' vardır, terörle mücadele konusunda da kararlılığımız sonuna kadar sürdürülecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"BOMBALAR PATLIYORSA EN BÜYÜK SORUMLULUK HÜKÜMET VE İKTİDAR OLARAK SİZDEDİR"
İnceöz'ün HDP'nin teröre karşı Meclis tarafından yayımlanan deklarasyona imza atmadığını söylemesi üzerine Baluken şunları söyledi: "Sizler tarafından kaleme alınmış bir metne imza atma zorunluluğumuz yok. Bu kürsüde de ben olayla ilgili tutumumuzu, metnin içeriğinde olması gereken hususları ifade ettim, bugün de aynı tavrımızın arkasındayız. Bu konuda hiçbir beis yok. Ha, şunu iade edeyim: Muhalefetin de katkılarıyla, siz, Türkiye'de yaşanan bütün olayların sorumluluğunu taşımanıza rağmen yaşanan her hadisede HDP'ye yönelik bir linç üzerinden işin içinden sıyrılmaya çalışıyorsunuz. Meclisin 100 metre ötesi, Genelkurmayın 50 metre ötesi, Hava Kuvvetlerinin bilmem kaç metre ötesinde bombalar patlıyorsa orada en büyük sorumluluk Hükûmet olarak, iktidar olarak sizdedir. AKP Hükûmeti bugüne kadar Diyarbakır'da, Suruç'ta, Ankara'da, Sultanahmet'te yaşanan o patlamaların arka planlarını açığa çıkardı mı? Etkin bir tek soruşturma yürüttü mü? Bugün Mecliste çalışırken artık patlayan bombalarla burada irkilmeye başladık. Bunun sorumluluğunu hiçbir yere atamazsınız. Bunun sorumluluğunu kendi üzerinizden atmanız için bütün bu katliamların arka planları açığa çıkarıp bütün kamuoyuna duyurmanız gerekir. Biz hiçbir zaman sizin hazırladığınız metinlere imza atmak zorunda değiliz, deklarasyonları sizin kaleminizden çıktığı şekliyle onaylamak zorunda değiliz ama bütün vahim saldırılarla ilgili, yaşanan can kayıplarıyla ilgili ilkesel tutumumuz nettir. Dün 'Bölgede yaşanan sivil ölümler kimden gelirse gelsin onu da terör olarak buraya yazalım.' dediğimizde karşı çıkan, ilkesiz duran sizsiniz." CİHAN