Dün Balıkesir'de vefat eden Mustafa Kayapalı ağabeyle ilgili, onu tanıyanların yazdığı bir kısa değerlendirme.
BİZE HAKKINI HELAL ET MUSTAFA KAYAPALI ABİ...
Yıl 2010 aylardan Ramazan... Erzurum'da ilk günlerim...
Teravih için Ramiz Efendi Camii'ne gitmişiz...
Caminin ekseriyeti gençlerle dolu...
Mihrapta kıraatı düzgün, tadili erkanın hakkını veren güzel bir insan... İlk on rekatta neredeyse hatimle namaz kılıyor havasında uzun uzun kıraat...
Son on rekatta cemaatin gençlerden oluşu, onların da belki ezber yapmalarına vesile olsun mülahazasıyla kısa surelerle kılınan bir namaz...
Teravihin eda süresi, hatimle namaz kılınan camilerle aynı bitiyor...
Sonrasında caminin avlusunda kocaman semaverler etrafında içilen çaylar... Bu vesileyle tanımıştım onu... Mihraptaki imamı... Yani Mustafa KAYAPALI abiyi...
Diyordu ki, 'bilmiyorum nereden bize girmiş hızlı teravih kılma işi anlamıyorum, hiçbir muteber eserde görmedim... Hatimle namaz kıldırırken böyle davranan imamları da anlamıyorum. Mübarek, zaten hatimle namaza gelmiş insanlar. Maalesef onlar da verip veriştiriyorlar, tadil-i erkana riayet etmiyorlar...'
Derken aylar, yıllar... Bu güzel insanla birçok programda, birçok güzel zaman diliminde birlikte olma imkanım oldu...
Ondan Sohbet-i canan dinlemek ayrı bir halet sunar insana...
Ondan namazı dinlemek...
Hem de tekrar tekrar...
İhtimal o namazı sevdi, biz ise ondan namazı dinlemeyi...
Ondan Efendimiz'i (s.a.v) dinlemek... Çok net, çok tatlı...
Ondan Hz Üstadı dinlemek...
Ondan Hocaefendi'yi dinlemek...
Ondan hizmeti dinlemek...
Ondan aile hayatının inceliklerini dinlemek....
Şimdi bu kadar dinlediklerimden sonra hala namazı verip veriştirince, hele namazı vaktinde kılmayınca, hele tesbihatı unutunca, hele tesbihatta Rabbimizin isimlerini mahreçlerine uygun okumayınca... (Mustafa abinin 'şakirt Allah'ın böyle bir ismi yok' deyişi hala kulaklarımda çınlıyor)
Namazın vaktinde eda edilmesinde hassaslardan daha hassas...
Dinin değerleri noktasında sıfır tavizsiz bir ehli tahkik...
Bir program esnasında bir arkadaşımızın cehennemle ilgili bir espri yapması ve Mustafa abinin o anda 'şakirt dini değerlerle espri olmaz' deyişini unutmam mümkün değildi. Binlerce okunacak kitaptan daha fazla tesir etmişti bu olay bana ve oradakilere...
Mustafa KAYAPALI abi ismini duyunca zihnimde hep tevazu sahibi, gönülsüz, tebessüm ehli, vefalı bir Sohbet-i canan üstadı canlanır...
Hemen aklıma namaz gelir...
Hemen aklıma 'abi ne zaman müsait olursunuz, bizim abiler sizden bir kez daha namazı dinlemek istiyorlar' cümlesi gelir...
hemen aklıma evladı için samimane istediği dua gelir...
Ve daha nicelerine bıkmadan usanmadan yıllarca yaptığı sohbet-i cananlar, ziyaretler gelir...
Hemen aklıma sohbet-i canansız bir akşamı olmuşsa bu akşama da bir sohbet ayarlasak deyişi gelir...
Hemen aklıma hizmetten büyük, küçük fark etmez bir arkadaşımızla karşılaşınca 'hocam' diye hitap edişi gelir...
Hemen aklıma yıllarca değiştirmediği mütevazı aracı ve mütevazı kıyafetleriyle babacan mütebessim hali gelir...
Belki yazacak daha çok ama çok şey var...
Rabbim rahmet eylesin...
Bizlerin üzerinde hakkı çok ...
HAKKINI DA BİZLERE HELAL ETSİN...
*Merhum Mustafa Kayapalı'yı anlatan yukardaki yazı, yazarı tarafından 'anonim' isimle yayınlanmak üzere Samanyoluhaber'e gönderilmiştir. Halihazırda yazdığı, piyasada da bulunabilen çok sayıda kitabı olan (Allah Dostlarından İbret ve Hikmet Öyküleri, İnanca Dair 100 Soru Cevap, Sarsılmayan İman, Namaza Nasıl Başlanır) Kayapalı ağabeye Allah'tan rahmet dilerken, ona üzüntü yaşatan ve vefatına sebep olanları Allah'ın adaletine havale ediyoruz.