'Mikrosoft'un patronuna 1 yıl 3 ay hapis

'Mikrosoft'un patronuna 1 yıl 3 ay hapis
Aralarında Microsoft ürünlerinin de bulunduğu kaçak yazılım ve korsan filmlerin satışını yapan Mikrosoft Bilgisayar'ın sahibi hapis cezasına çarptırıldı.
Microsoft Türkiye Telif Hakları Müdürü Ozan Öncel, fikri mülkiyet ve telif haklarının ihlal edilmesinin yol açtığı sorunlarla ilgili soruları yanıtladı. Microsoft'un 2011 üçüncü çeyreği sonunda yayınlanan Güvenlik İstihbarat Raporuna göre, istenmeyen yazılımlardan en çok etkilenen ülkeler sıralamasında Türkiye'nin, Katar, Pakistan ve Filistin'in ardından 4. sırada yer aldığına işaret eden Öncel, bu durumun, Türkiye'de korsan yazılım kullanım oranının yüzde 62 seviyesinde bulunmasıyla yakından ilgili olduğunu söyledi. Öncel, telif hakları ihlalinin, bilgi teknolojileri sektöründe 150 milyon dolarlık kayba neden olduğunun altını çizdi. Öncel, Türkiye'nin 4. sırada yer almasında, korsan oranının yüksekliği, güvenlik yazılımlarının kullanımı konusunda bilinç oluşturulmaması ve internet kullanımında çok hızlı büyümenin etkili olabileceğini kaydetti. Bu verilere bakıldığında, Türkiye'nin sanal suçlara gebe durumda olduğunu ifade eden Öncel, ''Buradaki riski bertaraf etmek, korsanla mücadeleyle başlar. Ayrıca güvenlik ürünleriyle ilgili farkındalığın artırılması da önemli'' dedi. KORSAN YAZILIMLAR Telif hakları ihlallerine ilişkin bir örnek veren Öncel, bu kişilerin Mikrosoft adını kullanacak kadar ileri gittiklerini belirterek; Mikrosoft Bilgisayar adıyla faaliyet gösteren, Windows ürünlerinin ve filmlerin de aralarında bulunduğu korsan ürünlerin satışını gerçekleştiren firmanın polisin çalışmaları sonucunda yakalandığını ve kendilerinin de müdahil olduğu dava sonucunda firma sahibinin 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığını anlattı. Öncel, geçmişte korsan yazılım satışı gerçekleştirenlerin az bir para cezasıyla kurtulacağı görüşü yaygınken, son dönemde bu tür suçlara hapis cezasının verilme ve uygulanma oranının arttığını söyledi. Halihazırda devam eden bir davada ise piyasa değerinin çok altında satış yapan bir firmanın, eski bilgisayarlar üzerindeki lisans etiketlerini söküp yeni bilgisayarlara takarak sahte lisanslı ürünleri son kullanıcılara sattığını, bunun da satış kanalından kendilerine gelen şikayetler üzerine fark ettiklerini kaydeden Öncel, telif haklarını ihlal eden suçların bu şekilde dolandırıcılığa kadar geniş bir yelpazeyi içerdiğini belirtti. ABD'nin 39 eyaletinde haksız rekabet kanunu kapsamında, bu ülkeye ihraç edilecek malların üretiminde çocuk işçi çalıştırılmaması, hijyen kurallarına uyulması gibi lisanslı yazılım kullanılmasının da gerekli şart haline geldiğini aktaran Öncel, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Fikir hakkı çalan bir şirketsen, ABD'ye ürün ihraç etmene izin verilmiyor. 'Korsan yazılımla yapılan her faaliyette mutlaka güvenlik açığı olduğu için, senin benim ülkeme gönderdiğin ürüne ilişkin bilgi birikiminin çalınmasına da izin veriyorsun' deniliyor. Bu ihracatçılarımız için de bir fırsat. ABD'ye ihracat yaparken, örneğin Çinli bir firmayla rekabet ediyorsa ve Çinli firma şüphe uyandırıyorsa, ABD'li makamlara başvurarak, 'Burada haksız rekabet var. Ben lisanslarımı ödüyorum. Bu benim için bir maliyet ama rakibim için maliyet değil' diyebilir ve bunun düzeltilmesi yönünde girişimde bulunabiliyor. Düzeltilmediği takdirde mahkeme o firmanın ABD'ye ihracatını engelleyebiliyor. Bu kanun tipinin dünya genelinde yaygınlaşacağını düşünüyoruz.'' Öncel, bilgi teknolojileri sektörünün büyüyebilmesi için yüzde 62 oranındaki korsan yazılım kullanım oranının, gelişmiş ülkelerdeki yüzde 20'ler seviyesine çekilmesinin önemini vurgulayarak, bu oranda her yıl yüzde 1'lik bir gerileme yaşandığını ancak daha hızlı ilerleme için daha etkin davranılması gerektiğini söyledi. Burada ilerleme kaydedilmesiyle birlikte firmaların yatırım yapabileceğini, istihdamın artacağını, ARGE çalışmalarına kaynak aktarılabileceğini kaydeden Öncel, ''Türkiye bilgi teknolojileri sektörünün en büyük derdi, firmaların ancak kendi kendilerini devam ettirebilmeleri. Microsoft yıllık 11 milyar dolar ARGE yatırımı yapıyor. Bu ölçekte olmasa bile bizim bilgi teknolojileri şirketlerimizin de ARGE yapması ve bunun için de para kazanıyor olması lazım'' diye konuştu. Ozan Öncel, sahte ve sakat ürünlerle kurulan bilgi işlem altyapısının bir depremde binaların çökmesi gibi bir yerde mutlaka çökeceğini ifade etti. FATİH projesi gibi kamuoyunu, öğrencileri de ilgilendiren büyük projelerde, tek rekabet unsurunun fiyat olmadığını belirten Öncel, ''Kullanılacak ürünün güvenlik açığı çıktığında ürünün sahibi firma kimdir ve ne kadar zamanda bu güvenlik açığını kapatır. Bunu da sormak çok önemli'' dedi. AA
31 Aralık 2011 12:59
DİĞER HABERLER