Oda TV iddianamesinde Soner Yalçın'a ait olduğu belirtilen ses kaydında yer alan şok ifade
Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan Oda TV iddianamesi, söz konusu internet sitesinin örgütün medya karargahı gibi çalıştığını ortaya koydu. Buna göre, sitenin sahibi Soner Yalçın, Ulusal Medya 2010 belgesini uygulamaya koyarken Nedim Şener ve Ahmet Şık'tan faydalanıyor. Hanefi Avcı'nın 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' ve Ahmet Şık'ın 'İmamın Ordusu' çalışmaları da aynı plana göre hazırlanıyor.
Ergenekon silahlı terör örgütünün medya ayağına yönelik hazırlanan iddianamede Oda TV'nin medya karargâhı gibi çalıştığı gözler önüne serildi. İddianamedeki tespitlere göre, Ergenekon örgütünün dokümanları arasında bulunan Ulusal Medya 2000'in benzeri olan Ulusal Medya 2010 belgesi uygulamaya konuldu. Oda TV'nin sahibi Hüseyin Soner Yalçın, bu çalışmaları yaparken, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'tan faydalandı. İddianamede ayrıca Hanefi Avcı'nın "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabı ile Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" isimli kitap taslağının Ulusal Medya 2010 planına göre hazırlandığı vurgulandı. Örgütün talimatıyla yazıldığı belirtilen iki kitabın, Ergenekon dava ve soruşturmalarını yıpratmak amacı taşıdığına dikkat çekildi. Nedim Şener'in 'tanımam' dediği Soner Yalçın'la telefon görüşmeleri de iddianameye girdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan Oda TV iddianamesinde bilirkişi incelemesiyle Soner Yalçın'a ait olduğu ifade edilen notlar, Oda TV'de çıkan Ahmet Şık ve Nedim Şener'in kitap taslakları, Ulusal Medya 2010 belgesi ve telefon görüşmeleri gibi birçok delil yer aldı. Tutuklu sanık Ahmet Şık'ın ifadesinde, Soner Yalçın'ı tanımadığını beyan ettiği hatırlatıldı. Ancak soruşturma kapsamında Yalçın'ın örgütsel talimatlarının yazılı olduğu birçok belge elde edildiği ve bu talimatların içeriğinde de Şık'ın örgüt faaliyetleri kapsamında yapması gereken görevlerin yazılı olduğunun anlaşıldığı vurgulandı. Yalçın tarafından kaydedildiği anlaşılan 'Sabri Uzun' isimli Word belgesinde, "Sabri'nin Kitap konusunda çekincesi var ikna etmeye çalışalım. Kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim, Ahmet Şık'la bu konuda görüşsün, Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simon'dan daha kapsamlı olmalı. Nedim'i kutlarım. Ahmet'i çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size katılacak. Emin ve Sabri'ye moral verin. Sabri adıyla çıkmasına zorlayın. Çabuk olması şart. Seçimden önce yetişsin." yazdığının tespit edildiği kaydedildi. Bu Word belgesinin bilirkişilerce incelemesi yapıldığı ve teknik özelliklerine bakıldığında 20 Aralık 2010 tarihinde 'soner' isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğunun anlaşıldığı kaydedildi. Bu kapsamda, belgeyi oluşturanın 'soner' olması konusu göz önünde bulundurulduğu ve Yalçın'ın Şık'a örgütsel faaliyetler kapsamında görevler verdiğinin anlaşıldığı dile getirildi.
SON RÖTUŞLAR 'ERGENEKON'DAN
'İmamın Ordusu' isimli dokümanın üzerinde yapılan hemen hemen tüm eklemelerin Ahmet Şık'a bu çalışmayı yaptıran diğer örgüt mensuplarınca gerçekleştirildiği ve çalışmanın tamamen Ergenekon davası sürecini etkilemek ve yönlendirmek amacıyla kaleme alındığının anlaşıldığı kaydedildi. Kitap olarak yayınlanması planlanan bir örgütsel çalışması olduğu ifade edilen İmamın Ordusu belgesi taslağı için, "Örgütün temel dokümanlarından olan ve son süreçte örgütün medya yapılanmasını yeniden şekillendirmek amacıyla hazırlanan 'ULUSAL MEDYA 2010' dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda hazırlandığı anlaşılmıştır." denildi. Ahmet Şık'ın ODA TV aramasından sonra tedirgin olup kitabını tamamlamadan baskıya gönderme telaşına düştüğü vurgulandı. Bu örgütsel çalışmayla, Ergenekon davasının hukuki değil siyasal bir dava olduğu, TSK ve yüksek yargı başta olmak üzere anayasal kurumların hedef alındığı tezleri işlenerek davanın kamuoyunda inanılırlığını ortadan kaldırmaya yönelik topluma yanlış bilgilendirme yapılmasının amaçlandığı ifade edildi. Tüm bu amaçların yanında söz konusu örgütsel dokümanın 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan genel seçimler öncesi yayınlanması planlanarak, genel seçimler öncesi ülke gündemini etkilemeyi ve yönlendirmeyi amaçladığının görüldüğü ifade edildi.
'Truva atı' çöktü
Oda TV operasyonunda Soner Yalçın'ın bilgisayarında 'Ulusal Medya 2010' belgesi bulunmuştu. Yalçın'ın avukatları, Ergenekon soruşturma ve davasını yıpratma amaçlı hazırlandığı iddia edilen belgenin spam mail olarak (Truva atı) bilgisayara gönderildiğini iddia etti. Yalçın ise kendisine komplo kurulduğunu savundu. Avukatlar bu iddialarını da kendi yaptırdıkları teknik incelemeye dayandırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, bu iddianın doğru olmadığı belirtildi. Sanıkların avukatlarının başvurusu üzerine Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından teknik raporun hazırlandığı hatırlatıldı.
Bu teknik raporun savcılık tarafından bilirkişilere ayrıca incelettirildiği belirtildi. 'Teknik raporun ilgili dijital medyaya ait imaj üzerinden yapılan bir incelemeye dayanmadığı, imaj olmadan yapılan işlemler veya varsayımlarla yapılan yorumların adli bilişim incelemesi olamayacağı' ifade edildi. Devamında, "Kullanılan 'Active Undelete' adlı programın adli bilişim incelemelerinde delil bütünlüğünü bozabileceği ve uluslararası geçerliliğinin olmadığı, ayrıca ele geçirilen örgüt dokümanlarının bazılarının birden fazla şüphelinin bilgisayarında tespit edildiği anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
Savcı: O kitap yazdırıldı
Ergenekon'un amaçları doğrultusunda yayın yapan Oda TV'yle ilgili hazırlanan iddianamede eski polis müdürü Devrimci Karargâh terör örgütü davası sanıklarından Hanefi Avcı ve kitabı ile ilgili çarpıcı tespitler yer alıyor. 'ULUSAL MEDYA 2010' isimli örgüt dokümanında 'STRATEJİ' başlığı altında, "Operasyon sürecini yürüten kurumlara mensup olup, tezlerimize ve faaliyetlerimize destek veren, kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, Ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması için bilgi, belge ve teknik destek sağlanmalıdır.'' şeklinde bir stratejinin yazılı olduğu ifade edilen iddianamede, Oda TV ve şüphelilerden ele geçirilen delillere bakıldığında bu stratejinin aynen uygulandığı hatırlatılıyor. Bu kapsamda Hanefi Avcı'ya 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' adlı kitabın yazdırıldığı, Ahmet Şık'a ise 'İmamın Ordusu' adlı örgütsel çalışmanın hazırlatıldığı, ancak elde edilen delillerden Ahmet Şık'a hazırlatılan örgütsel çalışmanın Emniyet Müdürü Sabri Uzun adıyla kitap olarak yayınlatılmasının planlandığı belirtiliyor.
Hanefi Avcı'nın Soner Yalçın'ın örgütsel talimatlarının yazılı olduğu birçok belgede örgüt faaliyetleri kapsamında yapması gereken görevlerin yazılı olduğu anlatılıyor. Şüphelilerden ele geçirilen delillere bakıldığında Hanefi Avcı'ya 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' isimli kitabın yazdırıldığı belirtiliyor. Hanefi Avcı'nın Ergenekon silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgütsel doküman hazırlayarak örgüte yardım ettiğinin anlaşıldığı ifade ediliyor.
Kaos stratejisi: Her şehit cenazesinde, 'komutanlar içeride' vurgusu yapalım
Ergenekon'un internet medyası olarak tanımlanan Oda TV'yle ilgili iddianamede günümüzde yaşanan birçok olaya ışık tutacak bilgi ve belgeler var. Hain pusularda verilen şehitlerin ardından bazı kesimlerin özellikle gündeme getirdiği 'komutanlar tutuklandı, terör örgütü azdı' şeklindeki söylemlerin çıkış noktası da iddianamede yer aldı. Örgütün 'stratejisti' konumunda bulunan Yalçın Küçük'ün verdiği talimatlardan biri aynen şöyle: "Ordunun olmazsa olmaz olduğu vurgusunu her fırsatta gündeme taşımak önemli; özellikle şehit cenazeleri büyük bir fırsat. Öcalan'ın ve BDP'nin her açıklaması, 'ordunun yıpranması bunlara alan açtı' şeklinde verilmeli. Her şehit cenazesinde komutanlar içeride vurgusu."
Soner Yalçın ve diğer örgüt üyelerinin Yalçın Küçük ile görüşmeler yaptıkları, bu toplantıların sonucunda halkın tahrik edilerek ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturulması amacına yönelik örgütsel kararlar aldıkları aktarılıyor. Soner Yalçın'ın imtiyaz sahibi olduğu Oda TV adlı internet sitesinde yayımlanan haberlere bakıldığında da bir taraftan PKK terör örgütü elebaşısının bir kısım açıklamalarını halkı sokağa dökmek amaçlı yayınladıkları, diğer taraftan da Türkiye'de sanki bir iç savaş varmış algısı oluşturmayı hedefledikleri belirtiliyor. İddianamede, Soner Yalçın'ın darbeye zemin hazırlama faaliyetlerini sadece Oda TV bünyesinde yapmadığı, aynı zamanda irtibatlı olduğu bazı medya mensuplarına da bu doğrultuda haberler yaptırdığı, Oda TV adlı internet sitesinde yayımlanan haberlere bakıldığında, Yalçın Küçük'ün bu talimatlarının aynen yerine getirildiği kaydediliyor.
ÖCALAN HABERLERİ GÜNDEMDE KALMALI
PKK terör örgütü elebaşısının hemen her açıklamasına haber değeri atfedilerek sitede yer verildiği anlatılıyor. Bu haberlerin veriliş şekline bakıldığında, terör örgütü elebaşısının eli kanlı bir katil değil, sanki bir sivil toplum örgütü lideriymiş gibi masumane bir görüntü ile lanse edilmeye çalışıldığı ifade ediliyor. Böylelikle terör örgütü elebaşısının açıklamaları ve söylemlerinin kamuoyunda kabul ettirilmeye ve normalleştirilmeye çalışıldığı belirtiliyor. Yalçın Küçük'ün notlarında PKK, BDP ve Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ilgili şu talimatlara yer veriliyor: "Örgütün Öcalan'ın kontrolünde olduğunu sürekli vurgula. Örgütü zayıf gösterecek yayınlardan uzak dur. PKK'yla ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu... Örgüt Kürt hareketinin tek temsilcisi. Pehlivan'a söyleyelim, şehit cenazelerini öne çekelim, hükümete karşı kullanalım. İmralı'dan gelenleri çarpıcı bir şekilde vurgula... Kürtlerle konuşulacaksa PKK ile konuşulacak... Satır aralarında vurgulayalım. Tek muhatap Öcalan. Öcalan'ın söylemleri sürekli gündemde kalsın. Hükümet ile anlaşma yönünde gündem sıcak kalsın. Bu konuda propaganda çok önemli, örgütün eylemleri bu noktada kullanılabilir."
Telefon konuşmasında millete ağır hakaretler
Oda TV iddianamesinde, tutuklu sanık Soner Yalçın'a ait olduğu belirtilen ses kaydında Yalçın'ın millete ağır hakaret içeren bir ifadesi yer alıyor. İddianamede yer alan Hüseyin Soner Yalçın ile Erol...?'un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın'ın "Abi bizim bi ODATV'miz var internet sitemiz" "Milletin anasını belliyoruz orda" dediği tespit edildi. Erol...?'un ise "Tamam peki bu CHP ne olur iyi olur mu CHP?", "Biz zaten CHP'liyiz, Baykal'dan daha iyi bir lider var mı?" dediği, S.Yalçın'ın "Yok abi yok, bu kadar bilgili deneyimli Ergenekon'daki tavrı falan çok iyi", "Abi bizim görmediğimiz o, Türkiye çok sağa kaymış", "Türkiye'nin % 25'i var abi, başka yok gücümüz yani", "Öbür taraftan da biraz alabilmek için ben bile Allah millet diyorum işte Hürriyet'teki yazımda ne yapayım" şeklinde ifadeleri yer alıyor.
Dokümanlarda Kozinoğlu'na 'köstebek' tanımlaması
Oda TV davası iddianamesinde Soner Yalçın'a belge sızdırmakla suçlanan tutuklu sanık eski MİT'çi Kaşif Kozinoğlu hakkında çarpıcı bilgiler yer alıyor. Kaşif Kozinoğlu'nun isminin birinci Ergenekon davası sanıkları Veli Küçük ve Şener Eruygur'dan ele geçirilen dokümanlarda da geçtiği belirtiliyor. Kozinoğlu için örgüt dokümanlarında 'köstebek' ifadesi kullanılıyor. 'ŞİRKET&KÖSTEBEKLER' isimli örgüt dokümanında Kozinoğlu'yla ilgili bilgiler yer alıyor. "Binbaşı Kaşif, Doğan Güreş'in Genelkurmay başkanı olduğu dönemde onunla doğrudan haberleşiyordu. Şimdi raporlarını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gönderiyor." ifadelerinin kullanıldığı dokümanın en çarpıcı kısmı ise şu: "Görülmektedir ki; Kozinoğlu, Mehmet Eymür adı gerçekte 'şirket' içinde yer alan en etkin ve en önemli 'köstebek'tir." Kaşif Kozinoğlu'nun Ergenekon silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgüte yardım ettiği aktarılıyor. Kozinoğlu'nun örgüt üyesi kapsamında olduğunun, devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ettiğinin anlaşıldığı belirtiliyor.