Milli Eğitim Bakanlığı devlet dershaneciliğini 'ilan' etti

Milli Eğitim Bakanlığı devlet dershaneciliğini 'ilan' etti
AK Parti hükümeti bir taraftan dershaneleri kapatmaya çalışırken, diğer yandan bu boşluğu doldurmanın yollarını arıyor. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen dershaneleri 'yönetmelik' benzeri düzenlemelerle kapatmanın çarelerini arayan Milli Eğitim Bakanlığı, 'kurs' adı altında dershanecilik yapacağını 'ilan' etti. Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Valiliğe ait billboardlarda 2015–2016 Eğitim–Öğretim Yılı için 'Kurs Merkezi Okullarda, Destekleme ve Yetiştirme Kursu' duyurusunu yaptı. Ortaokul, lise, Açıköğretim ve mezun öğrenciler için 'ücretsiz' bilgisi verilen afişte ortaokul ve lise öğrencileri okullarına, mezunlar ve Açıköğretim öğrencileri Halk Eğitim Merkezlerine başvurabilir hatırlatması yapılıyor.

KONCUK: ZENGİNİN ÇOCUĞU ÖZEL DERS ALIRKEN NASIL OLACAK?

Türk Eğitim–Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim'in bu uygulamasını "Dershanecilik faaliyeti bir ihtiyaç ise siz neden bu kurumları kapattınız? Bunun dershanecilikten tek farkı ücretsiz olması. AKP iktidarının 13 yılda oluşturduğu eğitim sistemi öğrencileri üniversite sınavına ve TEOG'a yetmiyor. (Milli Eğitim'in afişleri) bunun itirafıdır, esasen; yetmiyor. 'Biz sınavı ortadan kaldırabilecek bir düzenleme oluşturamadık, bunu beceremedik' anlamı ortaya çıkıyor. Zenginin çocuğu özel ders alırken nasıl olacak? Bu kurs merkezlerine bile öğrenci gitse, zengin çocuğu evine gelen öğretmenlerle eğitebilir. Bir şekilde kendisine avantaj sağlayan olacak." sözleriyle eleştirdi.

'BİR KURS İHTİYACI VAR MI? VAR.'

AK Partinin dershanecilik faaliyetini yasaklayan kanun çıkardıktan sonra daha önce ücretli olan kurs merkezlerini ücretsiz hale getirerek daha etkili şekle getirmeye başladığına dikkat çeken Koncuk, "Dershanelerden doğan boşluğu kaldırmak gibi bir iddia ile bu işe girdiler. Şimdi bu iddianın altını doldurmak istiyorlar. Bir kurs ihtiyacı var mı? Var. Öğrenciler bu ihtiyacı dershanelerden karşılıyordu. Bu kurumlar kapatılınca arkadan bu sistemi getirmek zorunda kaldılar. Tartışılması gereken bir sistem. Devlet 'ben normal eğitim-öğretim döneminde öğrenciye gerekli bilgiyi veririm, onları donanımlı hale getiririm' diyebilmeli. Özel ve devlet sektöründe dershanecilik faaliyetine gerek kalmamalı. Devlet adam gibi bir eğitim versin. Derslik başına düşen öğrenci sayısı azalsın. Sınav girilen ortaöğretim sistemi değişin. Üniversiteler sınavsız hale gelsin. Bugün bunlar mümkün değil. Şimdi ciddi bir yarış var. Bu sistem ciddi bir şekilde tartışılması gerekiyor." şeklinde konuştu.

'ANAYASA MAHKEMESİ ÇOK NET BİR KARAR VERDİ'

Anayasa Mahkemesi'nin dershaneler konusunda çok net bir karar verdiğinin altını çizen Koncuk, bunu 'eveleyip, gevelemeye; anlamamaya ve topluma yanlış anlatmaya' gerek olmadığını dile getirdi. Yüksek mahkemenin 'sen bu dershaneleri kapatamasın' dediğini bildiren Koncuk, iktidarın bu kararı halen sulandırmaya çalıştığını kaydetti. Bakanlığın 'yönetmelikle' Anayasa'nın kararını adeta by pas edecek bir düzenleme yapmak istediğine işaret eden Koncuk, şunları söyledi: "O zaman mahkemenin kararını uygulamış olmuyorsun ki. Artık Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna inanmak için çok saf olmak veya yandaş gerekir. 'Anayasa Mahkemesi kararını uygulayın. Bizi dünyaya rezil etmeyin. Kararı sulandırmadan uygulayın' diyoruz. Öyle bir sistem getirin ki dershaneler müşteri bulamamaktan kapatılsın. Okullarda kurs merkezi açılın; fakat dershaneler de faaliyet göstersin. Okullardaki kurs merkezlerinin dershaneler kadar verimli olabileceğini düşünmüyorum. Hafta içi derslere ek kurslar öğretmenlerimizi yorar. Bu normal eğitim-öğretime de yansır. Mezun 2 milyon öğrenciyle devlet bu yükü kaldıramaz."

KARACA: BAKANIN DEDİKLERİ DOĞRU İSE BU İLANLAR NEYİN NESİ?

Eğitim–Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, AK Partinin bir gruba karşı yürüttüğü operasyonlardan sonra dershanelerin siyasetten gündeme getirildiğini belirtti. Dershaneler kapatıldığında yerinin nasıl doldurulacağının eğitim kesimleri ile tartışılmadığını ifade eden Karaca, bu yönelimin acımasızca sürdürüldüğünü aktardı. Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen dershanelere operasyonların devam ettiğini açıklayan Kamuran, şöyle devam etti: "Hukuksuz, haksız, vicdanları yaralayan müdahaleler yapılıyor. Anayasa Mahkemesi dershaneler için 'kapatılamaz' deyince, Milli Eğitim Bakanı 'çıkaracağımız yönetmelikle' yeniden düzenleyeceğiz, diyebiliyor. Bu kısmı da hukuki değil. Okullar yeniden eğitim kurumu haline getirilmeden zorlama ile sonuç alınamadığı bu ilanlarda açık bir şekilde görülüyor. Mahkeme kararını, eğitimcilerin görüşlerini bir kenara bırakın; Bakanının dediği gibi gerçekten ihtiyaç yoksa o zaman bu ilanlar neyin nesi? Tüm okulların dershaneye dönüştürülmesinin neyin nesi, diye sormak gerekir. Eğitimde her işi ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Okullardaki eğitime güvenilmiyor. Eğer okul dershanecilik yapacaksa eğitim faaliyetini kim verecek? Öğretmenlerin çok büyük kısmı bu kurslarda görev almak istemiyor. Bunun için ek ders ücretlerini 10 liradan 20 liraya çıkardılar. Buda sorunu çözmez. Ders ücretini artırmakla eğitimde başarı yakalanamaz. Bunun yanında eğitim materyali de hazır hale getirilmeli. Bu da başka bir yara. Nereden bakılırsa içinden çıkılmaz sorunlar yumağı ile karşı karşıyayız."

BAHÇE: HÜKÜMET DERSHANELER MESELESİNİ 'KAN DAVASI' HALİNE GETİRDİ

Akif Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Osman Bahçe ise hükümetin dershaneler meselesini 'kan davası' haline getirdiğini savundu. Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile dershaneleri kapatma gerekçelerinin birer bahane olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Bahçe, şu açıklamayı yaptı: "Vatandaşın cebinden fazla para çıkmasın' diyen bir bakanlık, okullarda velilerden para alarak kurs vermeye başlamışsa bu gerekçesini kendisi tekzip etmiş olur. 'Öğrencilerin sosyal hayatı bitmesin' diyen bakanlık, okullarda gece yarılarına kadar devlet dershaneciliği yapmaya soyunuyorsa bu gerekçe samimi değildir. Gerekçeler çürüdü. Günümüzde sınav sistemi devam ettiği sürece dershaneler şiddetli bir ihtiyaçtır. Veli ve öğrenci bunu istiyor. Aslında Milli Eğitim Bakanlığı okullarda devlet dershaneciliği yaparak, dershaneleri kapatmayı bilimsel gerekçelerle değil, başka sebeplerle yapıldığını göstermiş oluyor. Bakanlık, 'dershaneler ihtiyaç olmasaydı, ben okulda devlet dershaneciliği yapmazdım. Görüyorum ki dershaneler şiddetli bir ihtiyaç. Bende milletin tansiyonunu düşürmek için okullarda devlet dershaneciliği yapacağım. Ama bunun özel teşebbüs tarafından yapılmasına izin vermiyorum.' gibi maço bir üslup sergiliyor." CİHAN
10 Ağustos 2015 16:32
DİĞER HABERLER