Bakan ayrı, müsteşar ayrı telden çalıyor. Bakanlık, bakanlığın dışından yönetiliyor."
AYM'nin iptal ettiği 'Dershane yasası'nın içeriğinde MEB'deki sistemi altüst edecek düzenlemeler bulunduğunu ifade eden Sözcü'den Saygı Öztürk, Bakan Avcı'nın, bakanlığın icraatlerinden en son haber aldığını belirtti. MEB'i yöneten 5'liyi açıklayan Öztürk, AYM'nin bu 5'linin hesabını bozduğunu kaydetti.
İşte Saygı Öztürk'ün analizi:
5’linin Hesabını Bozdular
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bakanlığının birçok icraatından son anda haberdar ediliyor. Çünkü, eğitimle ilgili hemen her değişiklik, bakanlık bürokratlarının bilgisi dışında gelişiyor.
TÜRGEV’in yanı sıra Ensar Vakfı, İmam Hatip Mezunları Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, hükümete yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir Sen tarafından yapılan hazırlıklar AKP milletvekilleri tarafından yasa önerisi olarak Meclis’e veriliyor.
Kamuoyunda “Dershane Yasası” olarak bilinse de, o yasanın içinde Milli Eğitim Bakanlığı’nda sistemi altüst eden düzenlemeler bulunuyordu.
O yasanın içinde müsteşar dışındaki bütün bürokratların haksız-hukuksuz bir biçimde görevden toplu olarak alınmaları var. Onların yerine kıdeme, liyakata hiç uyulmadan “yandaş”ların usulsüz bir biçimde üst görevlere getirilmeleri var. 700 civarında üst düzey bürokratın “havuza atılması”, hiçbir görev verilmeden maaş ödenmesi var…
GECİKEN KARARIN KARMAŞASI
Dershanelerin bu yasanın içine atılmasının başlıca nedeni, hükümet-cemaat çekişmesidir. Sanki bütün dershanelerin cemaatle bağlantısı varmış gibi toptancı bir yaklaşım sergilendi.
Sanki dershanelere ihtiyaç duymayan bir eğitim sistemi varmış gibi “kaldırdım” diyorlar ama dershaneleri yer altına indirdiklerinin farkında değillermiş gibi tutum izliyorlar.
Yasa 2014 yılının Mart ayında çıkarıldı. Anayasa Mahkemesi de iptali istenen yasayı beklettikçe bekletti. Dönüşüm için sürenin sonuna yaklaşıldığı için 900 civarında dershane okula dönüştürüldü. Anayasa Mahkemesi kararı geriye yürümeyeceği için bu okullara kayıt yaptıran öğrenciler mezun edilinceye kadar dershaneye dönüşemeyecek. 2 bin 280 dershanenin okula dönüşüm işlemi ise henüz sonuçlanmamıştı. Onlardan okula dönüşmek istemeyenlerin dershaneye dönüşlerinin yolu açılabilir.
Özel Dershaneciler Birliği Derneği Başkanı Faruk Köprülü, geçen çarşamba günü Anayasa Mahkemesi üyelerini sektörle ilgili bilgilendirmiş, “çok gecikiyorsunuz” demişti. Faruk Köprülü’ye sordum, şunları söyledi:
“Mahkeme karar vermekte çok geciktiği için sektör olarak bizi çok büyük sıkıntılar bekliyor. Mahkeme, bu kararı en az 3 ay önce vermeliydi. Süre daralınca, dershaneciler dönüşüm için başvurdu. Temel liseye kaydolan, paralarını ödeyen veliler var. Temel liseye dönüşen dershaneler yeniden dershaneye dönüşebilecek mi? Gerekçeli kararı gördükten sonra ne olduğunu öğrenebileceğiz.”
MİLLİ EĞİTİM BUNU HEP YAPIYOR
Milli Eğitim Bakanlığı sorunları çözmeyi bir tarafa özensiz, yasalardan habersiz yaptığı düzenlemeler nedeniyle sürekli sorun üretiyor. Bakan ayrı, müsteşar ayrı telden çalıyor. Bakanlık, bakanlığın dışından yönetiliyor. Eğitimi tam anlamıyla imam hatipleştirme projesi, belli vakıf ve dernekler eliyle yürütülüyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarihinde olmayan kadrolaşma AKP hükümetleri döneminde yapıldı. Önceki uygulamalarla eğitim yöneticileri tasfiye edildi, yerlerine siyasal iktidara yakın, iktidarın doğrudan kontrol edeceğini varsaydığı kadroları eğitim yöneticiliğine getirdiler. Şimdi deneyimli öğretmenleri sürgün yönetmeliğini de çıkardılar. Çalışma ortamını, öğretmenlerin aile düzenini, öğrencilerle velilerin moral değerlerini altüst etme konusunda AKP’nin son derece başarılı olduğu söylenebilir.
O OKULLARI SİZ BİTİRDİNİZ
Danıştay’ın bin 709 şube müdürü ile ilgili kararı başta olmak üzere, okul müdür ve müdür yardımcılarının haksız yere görevden alındığına ilişkin yargı kararları bakanlık yöneticileri için hiçbir anlam taşımıyor.
Görev süresi dolmuş, geçici konumdaki iktidar kadrolaşmayı tam gaz sürdürüyor. Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine ilişkin Yönetmeliğin uygulanmasında mülakat ya da sözlü sınav gibi siyasal kadrolaşma öngörülü, tamamen siyasi referans ve siyasal aidiyetlerin belirleyici olduğu değerlendirmeleri geçersiz sayan yargı kararlarına uyulmaması için hileli yollara yöneliyorlar.
Torpilin, hak etmeyenlerin önemli görevlere getirildiği bir süreç yaşanıyor. AKP il ve ilçe başkanları okulları istediği gibi yönetiyor. Onların talimatları doğrultusunda okul müdürlerine emirler veriliyor. Okullara bu kadar siyaseti sokanlara yazıklar olsun…
Anayasa Mahkemesi’nin son kararı, eğitimde kalitenin arttırılmasına yarar sağlamayacak ama hükümetin dayatmacı ve hukuksuz girişimlerine önemli bir darbedir. Eğitimde kaos yaratmada son derece başarılı olan, devlet okullarını bitirmeyi marifet sayan, eğitimi özelleştirmeyi kafasına koyan AKP yöneticilerinin ve onlarla birlikte hareket edenlerin hesabı bir kez daha bozuldu…