Milliyetçi sesler açılım için ne dedi?

Milliyetçi sesler açılım için ne dedi?
Milliyetçi seslerden açılıma hem destek hem tepki var
AK Parti hükümetinin "Demokrasi Açılımı" ya da yaygın ifadeyle "Kürt Açılımı"na sanat dünyasından destek açıklamaları geliyor. Türk pop müziğinin en önemli ismi Sezen Aksu, bu açılıma en büyük desteği veren sanatçılardan. Başbakan'a bir mektup yazarak, "Açılımınızı canı gönülden destekliyorum. Sürecin tamamlanması için elimden geleni yapmaya hazırım. Bu sürece karşı duranları iki cihanda lekeli kabul ediyorum." diyen sanatçıya, Gülben Ergen, İbrahim Tatlıses, Sibel Can gibi ünlü isimler destek verdi. Geçtiğimiz hafta Başbakan'ın "Sanat camiasından duyarlılık bekliyoruz." çağrısından sonra açılıma destek veren sanatçıların halkası her geçen gün daha da genişliyor. Peki milliyetçi cephenin önde gelen isimleri, sesleri ne düşünüyor. Uğur Işılak, Mustafa Yıldızdoğan, Serdar Gökhan ve Ozan Arif'in Kürt açılımı ile ilgili görüşlerini aldık. Zaman zaman telefonda sesler yükseldi, sürece ilişkin endişeler, eleştiriler dile getirildi, her biri olaya farklı bir pencereden baktı. Bazen de ortak noktalarda buluştular. Sürece ilişkin en olumlu yaklaşım Uğur Işılak'tan geldi. O çok geç kalınmış bir sürecin bugün konuşulmasından oldukça memnun ve bu olaya politik yaklaşmak yerine daha çok bir insanlık sorunu olarak bakmak gerektiği görüşünde. Dönem dönem Güneydoğu'ya gidip orada insanlarla hasbihal eden Işılak soruna yakın durdukça, insanlarla kaynaştıkça olayın çok farklı boyutlarının gözler önüne serildiğini söylüyor. Bu yüzden de ona göre türlü imkânsızlıkların ortasında, kapıların kapandığı, çaresizliğin baş gösterdiği bir ortamda çocuk yaşta dağa çıkan insanları terörist olarak damgalamayı çok da insani bulmuyor. Işılak her alanda olduğu gibi Kürt meselesinde de demokratik açılıma ihtiyaç olduğunu ısrarla belirtiyor. Bir dönem MHP'den milletvekili aday adayı olan Serdar Gökhan konuya mesafeli yaklaşıyor. Hükümetin bu süreçte farklı çevrelerde görüş alışverişinde bulunmasını olumlu bulduğunu söyleyen Gökhan sürece destek vermek için içeriği bilmek istediğini söylüyor. Açılımın içeriğinin açıklanmamasına itiraz eden isimlerden biri de Mustafa Yıldızdoğan. Yıldızdoğan; "Bizim millet olarak Kürtçe konuşan vatandaşlarımızla hiçbir problemimiz yok ve de olamaz. Bir açılım curcunası aldı başını yürüdü. Hükümetin ortaya koyduğu tek bir cümle yok." diyor. İhmalle yılların geçtiğini söyleyen Ozan Arif ırkçı olmadığını söylüyor. O, akan kanın çılgın olmayan herkesin durmasını isteyeceği görüşünde, fakat bu noktada acele bir şeyler yapmaya çalıştığını düşündüğü AK Parti hükümetinin yaptıklarını samimi bulmuyor. Irkçı anılmak istemiyorlar, yıllarca bu toprakların Güneydoğu'sunun ihmal edildiğini kabul ediyorlar. Yıllarca askıya alınmış Kürt sorununun varlığını kimisi kabul ediyor kimisi ise sadece bir terör sorununun olduğunun altını çiziyor. Uğur Işılak gibi kimisi açıktan hükümete destek veriyor, kimisi Serdar Gökhan gibi olaya mesafeli yaklaşmayı tercih ediyor, kimisiyse Ozan Arif ve Mustafa Yıldızdoğan gibi sert çıkıyor. Milliyetçi cephenin sanatçılarında tam bir birlik hakim değil. Tek ortak buluştukları nokta PKK ve Abdullah Öcalan'ın içinde yer alacağı bir çözümün asla gerçekliğinin olamayacağı. Bu ülkenin tek problemi terör örgütü İmralı canisinin ve Karayılan'ın "sözde yol haritası" ile bir yol alınamaz. Bu, Türkiye devletine yakışmayan bir durum. Ulusal kanallar PKK ve İmralı canisini psikolojik söylemlerle normalleştirme gayreti içindeler. Açılımın mimarları davullu-zurnalı çocuklarını askere gönderen annelerin ay yıldızlı tabuta sarılı çocuklarını geri aldıklarında yaşadıklarını düşünmeli. Ben 20 yıldır bu ülkede birlik ve beraberlik üzerine şarkılar söylüyorum. Türkiye'nin tek problemi terör örgütüdür. Benim gibi milliyetçi bir sanatçı Muş'ta, Van'da, Bingöl'de stadyum konseri veriyorsa gerisi angaryadır. Aç kalan insan her şeyi yapar Bu konu teröristlerle konuşulacak bir konu değil. Hükümetin açılımında tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. İçişleri Bakanı'nın farklı çevrelerle görüşmesi, fikir alması doğal ama tam olarak ne yapmaya çalıştıklarını bilmiyoruz. Ben bu işin baştan beri gizli kapaklı yapılmasına karşıyım. Öncelikle hükümetin paketinin içerisinde neyin olduğunu görsem evet veya hayır diyeceğim fakat bunu bilmiyorum. Aslında çok geç kalınmış bir konu. 40 bin tane kan dökülmüş, Güneydoğu bakir bırakılmış, kültür seviyesi, yaşam seviyesi bir türlü iyileştirilmemiş. Zamanında fazlasıyla bölge ihmal edilmiş. Aç kalan insan her şeyi yapar. Artık gençlerin dağa çıkmaması gerekiyor. Elbette ki bu sorunun çözülmesi gerekiyor ve bunun devlet iradesiyle olması gerekiyor. Benim bir sürü Kürt arkadaşım var. Benim Kürtlere bir lafım yok ama PKK ve Öcalan'la yol alınamaz. Devlet düşmanlarına karşıyım. Bu süreç başarılı olursa destekleyenler tarihe geçecektir Ben Güneydoğu'ya gittiğimde, oradaki insanlarla konuştuğumda olayın arkasında bambaşka şeylerin olduğunu gördüm. Çok nüfuslu aileler, sürekli maddi sıkıntı var, çocuk ne yapıyor? 17 yaşına geldiğinde ilk fırsatta evi terk ediyor. Aileden kurtulup özgürlüğünü ilan etmek ilk hedefi oluyor. Birçoğu, devlet düşmanı olduğu için PKK'ya, terör örgütüne bulaşmıyor. Dağda beyinleri yıkanıyor ve terörist oluyorlar. Şimdi ben böyle bir gence nasıl terörist diyebilirim. Bu konu çok kritik bir konu. Bu olayı destekleyen insanlar eğer süreç başarılı olursa tarihe geçecektir. Hakikatin yanında olanlar kahraman olacaktır. Belli bir kesim de vatan haini ilan edilmemek için susmayı tercih ediyor. Bu konuya politik olarak bakanlar var, ben onları kınıyorum. Politik konuşanları da samimi bulmuyorum. Tabii bu süreci suistimal etmeden, terörizmi yapmış insanlara söz söyletmeden, geçmişinde terör olan insanlarla bir araya gelmeden çözmek gerekiyor. Başbakan da Bahçeli de samimi değil İhmalle yıllarımız geçti. Fakat ben hükümetin böyle bir zamanda acele bir şekilde "yılbaşına kadar bu sorunu çözeceğiz" çabasını anlamış değilim. Cumhurbaşkanı sürekli önümüzde bir fırsat var deyip duruyor, ben bu fırsatın hâlâ ne olduğunu göremiyorum. Güneydoğu'da yaşayan halkın mağduriyetinin giderilmesinden yanayım. En iyi refah düzeyinde yaşamaları gerektiğini düşünüyorum. Fakat şehit kanlarını bize unutturmaya çalışmalarını, vatanın birliği, milletin bütünlüğünü tartışılır hale getirmeleri noktasında yapılmaya çalışanların samimi olduğuna inanmıyorum. AK Parti yıllardır iktidarda, neden yıllardır bu işe girişmedi de şimdi acele bir şekilde hareket ediyor? Ben ırkçı değilim. Bu işi dayatanları da bu işe karşı çıkanları da samimi bulmuyorum. Devlet Bahçeli'nin de söylemlerinde samimi olduğunu düşünmüyorum. Ben yıllarca demokrasinin yoksunluğundan sıkıntı çekmiş bir adamım. Fakat devletin varlığını, üniter yapısını tartışılır bir hale getiren demokrasiye ben inanmıyorum. Akan kanın durmasını kim istemez, çılgın olmayan herkes ister ama yıllarca farklı ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılmış bir yara iyileşmez. Tam tersine daha fazla acı verir. ZAMAN PAZAR
30 Ağustos 2009 09:29
DİĞER HABERLER