Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Mısır’ın Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama ihalesini Türkiye’nin daha önce ilan ettiği ve BM’ye bildirdiği sınırları gözeterek yapmasını, “Olumlu” olarak nitelendirdi. Akar, “Mısır ile bizim tarihsel, kültürel birçok ortak değerimiz var. Bunların aktive olmasıyla önümüzdeki günlerde farklı gelişmeler olabilir diye değerlendiriyoruz” dedi.
Doğu Akdeniz krizinde Yunanistan’ın tarafında yer alan ve Libya’da Halife Hafter’e destek veren Mısır’ın olası Sirte-Cufra operasyonunda ülkeye askeri müdahalede bulunma yetkisi almasıyla “Türkiye ile savaş yaşanır mı?” tartışmaları yaşanırken, Ankara ile Kahire arasında ilişkileri yumuşatan sinyaller geliyor.
Mısır'ın, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e (BM) bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak hidrokarbon arama ihalesine çıktığını duyurması, "Kahire'den Ankara'ya açık kapı" olarak değerlendirilmişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, "İlişkilerimizin seyrine göre biz de Mısır'la deniz yetki alanlarını müzakere ederek bir anlaşma imzalayabiliriz" sözlerinin ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'dan da Mısır'la ilişkiler için övgü dolu ifadeler geldi.
Mısır’ın Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama ihalesini Türkiye’nin daha önce ilan ettiği ve BM’ye bildirdiği sınırlara saygılı yapmasını olumlu olarak nitelendiren Akar, "Mısır’ın aldığı bu kararın, bizim deniz yetki alanlarımıza saygı duyularak yapılan bu çalışmaların, bizim çalışmalarımıza uygun olduğu kadar Mısır halkının da hak ve menfaatinin yararına olduğunun da bilinmesini istiyorum" dedi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre Bakan Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile Ege Denizi açıklarındaki TCG Oruçreis fırkateyninden Mavi Vatan 2021 Tatbikatı’nın Seçkin Gözlemci Günü faaliyetlerini takip etti.
"BM’ye beyan ettiğimiz deniz yetki alanları sınırlarımızla uyumlu bir şekilde Mısır ile de anlaşma, sözleşme, mutabakat muhtırası gibi çalışmaların önümüzdeki dönemde olabileceğini değerlendiriyoruz" diyen Akar, "Bu konuda Dışişleri Bakanlığımız gerekli çalışmaları ilgili, kurum, kuruluş ve bakanlıklarla koordineli şekilde sürdürüyor. Bu çalışmalar yapılmakta ve bunların da olumlu sonuç vermesini bekliyoruz" temennisinde bulundu.
Atina'da yayımlanan Yunan Kathimerini gazetesi, geçen hafta söz konusu ihale duyurusunu "Kahire'den Ankara'ya açık kapı" başlığıyla haberleştirmişti.
Haberde, Kahire hükümetince yayımlanan ihale haritasında, batıdaki bölgelerin Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan MEB anlaşmasına göre belirlendiği, 28. meridyenin doğusunda yer alan bir parselin ise Türkiye'nin, Türkiye-Libya anlaşmasını imzalamasından birkaç gün önce BM'ye bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırlarında son bulduğu belirtilmişti.
Bölgesel ve küresel hassas ve kritik bir süreçten geçildiğini, terör sorununa ilave mülteci akını ve birçok gelişmenin yaşandığını ifade eden Akar, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün faaliyetleri, uluslararası, siyasi, diplomatik, güvenlik ve savunma konularını proaktif bir şekilde takip ediyor ve gerekli tedbirleri almaya devam ediyoruz. Türkiye, şu anda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde uluslararası ortamda bir özne haline gelmiş bulunuyor ve her geçen gün etki ve ilgi alanı genişliyor" diye konuştu.
Ülkelerin silahlı kuvvetlerini geliştirmek, sistemlerini denemek ve personelin becerisini artırmak için uluslararası hukuk çerçevesinde çeşitli tatbikatlar yaptığına dikkati çeken Akar, "Bizim Mavi Vatan Tatbikatımız da tamamen uluslararası hukuk çerçevesinde, tecrübemizi, bilgimizi, becerimizi artırmak için yapılan bir tatbikattır. Bu tatbikata Kara, Deniz, Hava Kuvvetlerimiz, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik unsurları katılmaktadır. Beraber çalışabilme yeteneğimizi geliştirmeye bu tatbikatın çok önemli katkılar sağladığını değerlendiriyorum" dedi.
Bakan Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının fiili planlı tatbikatının jenerik bir senaryoda gerçekleştirildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Tatbikat ile aynı anda diğer milli, uluslararası ve NATO görevlerimizi de aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Risk, tehdit ve tehlikelerin arttığı bir dönemde NATO dayanışması çok daha önemli hale gelmiştir. Bu konuda NATO bünyesinde gayet yapıcı, planlı, programlı bir ilişkimiz var. Bu ilişkimiz her geçen gün gelişmekte ve ilerlemektedir. Geçtiğimiz günlerde Sayın NATO Genel Sekreteri’nin yaptığı bir açıklama gerçekten çok önemli. Avrupa’nın, NATO’nun korunmasında Türkiye’nin çok önemli bir rolü olduğunu açık ve seçik bir şekilde ortaya koydu. Ona da buradan teşekkür etmek istiyorum."
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlara da dikkat çeken Akar, "Biz, tüm sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde, diyalog yoluyla, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözülmesinden yanayız. Bu konuda müzakerelere açığız, barışçıl yol ve yöntemlerin tamamının kullanılmasını arzu etmekteyiz" diye konuştu.
Türkiye ve Yunanistan'ın dışişleri bakanlıkları arasında Ege istişari görüşmelerinin yapılmaya başlandığını, NATO Karargahı’nda askeri heyetler arasında ayrıştırma toplantılarının gerçekleştirildiğini anımsatan Akar, "Diğer bir toplantı ise daha önce ikisini Atina’da, birini Ankara’da yaptığımız güven artırıcı önlemler çerçevesindeki görüşmeler. Komşumuza bunun dördüncüsünü Ankara’da yapma konusunda hazır olduğumuzu, kendilerini beklediğimizi ifade ettik" ifadesini kullandı.
Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm bu olumlu yaklaşımlara rağmen maalesef komşumuz tarafından provokatif girişimler, eylemler, sorumsuz açıklamalar, tehdit dili ve benzer yaklaşımlar bölgedeki barış ve istikrarı bozmaktadır. Gerilimi artıran ve bunları ortaya atarak istikrarı olumsuz etkileyen sözler ve eylemlerden kaçınmaları gerektiğini kendilerine devamlı söylüyoruz. Komşumuzun yaptığı bu faaliyetlerin temel amacının AB ve uluslararası kamuoyunu olumsuz etkilemek, onları yanıltmak olduğunu biliyoruz. Buna karşı da elimizden gelen her türlü tedbiri aldık, almaya devam ediyoruz. Kullanılan dilin, yapılan tacizlerin iyi komşuluk ilişkilerine yakışmadığını tekrar tekrar söylemeye devam ediyoruz. Bu dilin, provokasyonların, gerilimi artırıcı girişimlerin ve silahlanma gayretlerinin en büyük zararının Yunan halkına olduğunu, Yunan halkının kaynaklarının boşa harcandığını ifade ediyoruz. Aynı zamanda aklıselim sahibi Yunan akademisyen, emekli general ve amiraller ile bazı siyasilerin bu konuları artık ifade etmeye başladığını da memnuniyetle görüyoruz."
Yunanistan'ın iki ülke arasındaki sorunları Türkiye-Avrupa Birliği veya Türkiye-ABD sorunu gibi yansıtmaya çalıştığını ancak bunların beyhude çabalar olduğunu dile getiren Akar, "Yapılan bu iş hiçbir şekilde hukuki, ahlaki değil. Bizim kimsenin toprağında, hakkında, hukukunda gözümüz yok. Bizim tek derdimiz hukuk çerçevesinde egemenlik haklarımızı ve kendi hak, alaka ve menfaatlerimizi korumak ve kollamaktır. Biz tüm komşularımızın egemenlik haklarına, toprak bütünlüğüne saygılıyız fakat diğer taraftan da kendi hak, alaka ve menfaatlerimizi hiçbir şekilde çiğnetmedik, çiğnetmeyeceğiz. Bu konuda bugüne kadar yapılması gereken ne varsa yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz" vurgusu yaptı.
Öte yandan bölgedeki krizler arasında yer alan Kıbrıs konusunda "Türkiye’nin milli meselesi" olduğunu belirten Akar, "Bizim Türkiye olarak 1974’teki bakışımız neyse şu anda da hepimiz aynı noktada, anlayış içindeyiz. Bunu da herkesin bilmesi lazım" dedi.
Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantör olduğunu belirten Akar, şöyle konuştu:
"Garantörlük anlaşması çerçevesinde bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının varlığını yanlış yerlere çekmenin kabul edilemez olduğunu, bu mevcudiyetin de uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini tüm muhataplarımıza hatırlatmak istiyorum. Yapılan çarpıtmaların, gerçeği yansıtmayan açıklama ve girişimlerin Rum tarafına ve Yunanlara fayda sağlamadığını da bilmeleri gerek. Rumların bu uzlaşmaz tutumlarından bir an önce vazgeçmeleri ve oradaki Türk varlığını kabul etmeleri lazım. Onların egemen ve eşit unsurlar olduklarını bilmeleri lazım. Bu konuda AB’nin de stratejik körlüğünün sona ermesini temenni ediyoruz. Oradaki gelişmeler maalesef tek gözlükle, Rum gözlüğüyle görülmektedir. Bu da kesinlikle uluslararası hukuka ve gerçeklere uygun değil."
"Ada’da artık tek çıkış yolunun iki devletli çözüm olduğunu herkesin görmesi lazım" diyen Akar, bir an önce bunun gerçekleşmesinin gerekli olduğunun altını çizdi.
Üçüncü tarafların da bu konuda objektif olmasının önemini vurgulayan Akar, "Dost ve müttefiklerimizin buradaki gelişmeleri, sorunları akıl-mantık çerçevesinde değerlendirmeleri, konulara duygusallıktan, tarafgirlikten uzak, objektif bakmaları lazım. AB’nin bu konuda bir taraf olmaktan çıkıp bir ara bulucu rolünde sorunun çözülmesine katkı sağlamasını da bekliyoruz" ifadesini kullandı.
Ancak sondakika haber servisi Asharq'a bilgi veren Mısırlı diplomatik kaynaklar, "Türkiye'nin müzakerelerin Doğu Akdeniz'e yakın olduğunu iddia etme girişimleri doğru değil" dedi.