Milli İstihbarat Teşkilatı'nda yeni dönem sinyali. Geçtiğimiz hafta MİT'in Müsteşar Yardımcılığı'na atanan ve MİT Müsteşarlığı koltuğuna oturması beklenen Dr. Hakan Fidan'ın, 'İstihbarat' konulu tez çalışması yaptığı ortaya çıktı.
Fidan, tezinde izole edildiğini savunduğu MİT'in reformize edilmesi gerektiğini savunuyor. Fidan, CIA - FBI modelinin örnek alınabileceğini söylüyor
Geçtiğimiz hafta Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı'ndan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcılığı'na atanan ve Emre Taner'den mayıs ayında boşalacak MİT Müsteşarlığı koltuğuna oturması beklenen Dr. Hakan Fidan'ın, 'İstihbarat' konulu tez çalışması yaptığı ortaya çıktı.
Fidan'ın, Bilkent Üniversitesi'nde hazırladığı yüksek lisans tezinde, Türk istihbaratının dış politikada zayıf olduğuna dikkat çekilerek, güçlü dış politika ve etkin bir istihbarat için ayrı örgütlenen bir dış istihbarat birimine ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. Fidan, 'Türk istihbarat sistemi için reform kaçınılmazdır' değerlendirmesi de yapıyor.
Geçtiğimiz hafta MİT Müsteşar Yardımcılığı'na atanan Hakan Fidan'ın mayıs ayında Emre Taner'in emekliye ayrılmasının ardından Müsteşarlığa getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Fidan bu göreve atanırsa, Sönmez Köksal'dan sonra MİT'in başına dışardan getirilen ikinci isim olacak.
MİT Müsteşarı Emre Taner'in yerine geçecek yeni isim 29 Nisan günü yapılacak MGK toplantısında da gündeme gelecek. MGK'da, Cumhurbaşkanı, Hükümet ve askeri kanadın yapacakları değerlendirmenin ardından MİT Müsteşarı kararı da kesinlik kazanacak.
Halen MİT Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulunan Dr. Hakan Fidan, 2000 yılında Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans, 2006 yılında da yine aynı üniversitede doktora yaptı. Fidan'ın master tezi, 'İstihbarat ve Dış Politika: İngiliz, Amerikan ve Türk İstihbarat Sistemleri'nin Mukayesesi'; doktora tezi de; 'Bilgi Çağında Diplomasi: Antlaşmaların doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı' başlıklarını taşıyor.
Fidan'ın, 'İstihbarat ve Dış Politika' konulu İngilizce olarak hazırlanan mastır tezinde, çarpıcı değerlendirmeler yapılıyor. Fidan'ın, MİT Müsteşarlığı'na getirilmesi halinde nasıl bir vizyon çizeceğinin işaretlerini veren tez çalışması 6 bölümden oluşuyor.
Tez çalışmasının ilk bölümü 'İstihbarat Tarihi'; ikinci bölümü, 'Dış Politika ve İstihbarat' başlıklarını taşırken üçüncü ve dördüncü bölümlerde İngiliz ve ABD istihbaratları inceleniyor. Tezin beşinci bölümünde Türk İstihbarat yapısı incelenirken, son bölümde de kıyaslama yapılıyor ve çeşitli öneriler getiriliyor.
DIŞ İSTİHBARATAMIZ YOK
Türkiye'de MİT'in dışında Emniyet, Jandarma ve ordunun istihbarat birimlerinin olduğu ifade edilirken, 'teknik' ve 'dış istihbarat toplanması' alanında ayrı kurumların olmadığı belirtiliyor. Dış istihbaratın MİT'in içindeki bir birim ve profesyonel olmayan Dışişleri bakanlığı ile yapıldığı hatırlatılıyor. Tezde, şu değerlendirmeye yer veriliyor:
'Türkiye'de bütün istihbarat faaliyetleri tek bir kurum çatısı altında yapılmaktadır. Bütün istihbarat türlerinin analizi ve toplanmasında MİT sorumludur. Doğal olarak da bu dış istihbaratın gereklilikleriyle, gerçek ihtiyaçlar arasında büyük bir açığa neden olmaktadır. Eğer ayrı bir dış istihbarat örgütü olsaydı, Türk dış politikasının uygulanması ve oluşturulmasında daha başarılı olunurdu. İç tehditler MİT'in birinci önceliğini güvenlik istihbaratına ağırlık vermesini gerektiriyor. O zaman dış politikada, politik, ekonomik, teknolojik istihbarat ve değerlendirme ne olacak?'
Tezin sonuç ve öneriler bölümünde de Hakan Fidan, reform önerisi getiriyor ve şu değerlendirmelerde bulunuyor:
Türkiye'nin, dış, ekonomik ve askeri politikalarını formülize etmek (hatta bazen uygulamak) için, gerekli istihbaratı sağlayacak bir istihbarat teşkilatına ihtiyacı vardır. Soğuk Savaş dönemindeki cömert istihbarat paylaşımı artık beklenemez. Türk istihbarat sisteminin, güçlü bir dış istihbarat teşkilatına ihtiyacı vardır. MİT ve diğer istihbarat kuruluşları güvenlik konusunda kendi görevlerini sürdürmeye devam edebilirler. Ancak, bunlar, dış istihbarat ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamazlar. MİT'in güvenlikle birlikte dış/stratejik istihbarat da ürettiği düşünülür. Aslında, MİT, ABD'nin FBI, Britanya'nın M5'i gibi bir iç güvenlik istihbaratı haline dönüşmüştür. Bunlar genellikle kendi ülkeler içinde operasyonlar düzenleyen kuruluşlardır.
ULUSAL ÇIKARLAR İÇİN...
Türkiye'de dört istihbarat birimi vardır; ancak yalnızca MİT'in bir kolu dış istihbarat toplar. Hatta bu da güvenlik endişeleriyle toplanır. Türkiye'nin, yakın çevresiyle ilgilenmek, yurtdışındaki Türklerin haklarını korumak, ulusal çıkarlara karşı yükselen tehditleri erken saptamak, dünyanın her yerindeki Türk yatırımlarını ve işadamlarını korumak ve Türk dış politikasının planlanması için güçlü ve kesin istihbarat sağlamak için güçlü bir dış istihbarat ajansına ihtiyacı vardır.
Dışarıdan ve bağımsız bir denetleme ve performans gözetimi geleneği Türk sistemi içinde başlatılmalıdır. Bu yalnızca, demokratik cumhuriyetin değil; güçlü ulusal güvenlik yapısının korunması için de gereklidir. Türk sistemi içinde yer almayan, modern istihbarat yapıları için önemli bir başka element de ayrı bir elektronik istihbarat toplama teşkilatıdır. ABD'de NSA, Britanya'da, GCHQ, Kanada'da CSE, bunların örnekleridir.
NEDEN REFORM?
Türk istihbarat sistemi şu görevleri yerine getirmek için reformize edilmelidir:
- Türk diplomasisine destek
- Anlaşma ve sözleşmelerin izlenmesi
- Savunma planlamalarının yapılabilmesi
- Ekonomik istihbarat
- Türkiye'nin çıkarları aleyhindeki dış tehditlerle mücadele
- Cezai adalet ve düzenleyici kurumların desteklenmesi
- Çevresel bilgilerin toplanması ve analizi
- Bilgi savaşı konusunda destek
Merkezi bir haber alma teşkilatı olan MİT, yukarıda anlatılan bütün misyonları yerine getirememektedir. Bu nedenle de, Türk istihbarat sistemi için reform kaçınılmazdır.
Tezde, bazı teknik bilgiler aktarılırken Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Tuncay Özkan'ın 'Bir Gizli Servisin Tarihi: MİT' ve Mehmet Eymür'ün 'Bir MİT Mensubunun Anıları' kitaplardan alıntılar da yer alıyor.
AKŞAM