Mitinglerin gizli dili

Mitinglerin gizli dili
22 Temmuz öncesi meydanlar dev gövde gösterilerine sahne oluyor. Peki mitinglerin perde arkasında neler oluyor?
Bakıp da görmediğimiz ve göremediğimiz o kadar çok şey var ki... Miting vardır mitingden içerû... 22 Temmuz seçimleri için partiler son kozlarını meydanlarda oynuyor. İktidar da muhalefet de sıcak havada açık hava toplantıları yaparak seçmenin gönlünü kazanmaya çalışıyor. AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan günde ortalama iki şehre giden tek isim durumunda. Doğu ve Güneydoğu mitinglerini tamamlayan Başbakan Erdoğan, meydanlarda partisine gösterilen teveccühten memnun. CHP lideri Deniz Baykal ve teşkilatında ise sanki ‘cumhuriyet mitingleri’nin yorgunluğu var. MHP lideri Devlet Bahçeli de meydanlarda; ama partisinin “AKP nerede miting yaparsa, ardından biz o illerde düzeltme mitingleri yapacağız.” ıkışı çoktan unutulmuş gibi. Anketlerde ve sokakta ‘MHP barajı aşıyor’ söylentisi var, ancak meydanlarda bu hava pek hissedilmiyor. ‘Sağda birlik’ mağduru DP lideri Mehmet Ağar ise Süleyman Demirel’den kalma, her beldenin rengine bürünme geleneğini sürdürüyor. Aydın’da efe, Afyon’da çoban olan Ağar, seçim gezilerine ilçeleri de dâhil ediyor. DP’nin en büyük sıkıntısı ise meydanları yeterince dolduramaması. İletişim araçlarının gelişmesi şüphesiz seçmen davranışlarını etkileyen en önemli faktörlerin başında geliyor. Buna rağmen seçimin yaklaşan varlığı yine de meydanlarda hissediliyor. Her ne kadar açık hava mitinglerinin zamanı geçti denilse de seçmenin nabzını meydanlarda tutmak mümkün. Değişen tek unsur liderlerin şehir girişlerinde kurban kesilerek karşılanması geleneği belki de. Mahalle, köy, kahve, dernek, fuar, yayla ziyaretleri ise liderlere değil, milletvekili adaylarına düşüyor daha çok. TIR’lı, seçim otobüslü, kamera destekli, al bayraklı ve bol teknolojili yeni mitinglerin bir tarifi yapılsa insanın ‘fastfood’ ya da ‘sıkıştırılmış’ meydan buluşmaları diyesi geliyor. Çünkü şehir merkezlerinde düzenlenen mitingler seçmenin ayağına gitmek yerine, seçmeni liderinin yanına taşıma mantığı üzerine kurulu. Erdoğan ve Ağar’ın tercihi promter (elektronik yazı ekranı) ile konuşma yapmak. Baykal irticalen halka hitap ederken Bahçeli ise sarı telli defterine bakarak konuşuyor. Kimi lider teknolojinin dilinden, kimisi klasik tavırlarıyla seçmenin dilinden anlıyor yani. Haberin hazırlandığı tarihe kadar MHP Adana, Manisa, Bursa ve İzmir’de miting yaptı. Miting başlamadan meydana önce partinin iki otobüsü konuşlanıyor. Hilal 1-2 adındaki otobüslerin biri Bahçeli’nin konuşması, diğeri basın mensuplarının görüntü alabilmesi için kullanılıyor. Bu sırada çevredeki binalar ve yollar parti bayraklarıyla donatılıyor. Çift kamera ile MHP liderinin konuşması kayda geçiriliyor. Partiye ait olduğu söylenen FPA şirketi Bahçeli’nin görüntülerini talep edilmesi halinde uydu üzerinden televizyon kanallarıyla paylaşıyor. Çekimler daha çok propaganda amaçlı kullanılıyor. Her miting arşivleniyor, bazen partinin internet portalı üzerinden yayınlanıyor. MHP’nin web sitesine 2 Ekim 2005’te Ankara Tandoğan’da yapılan mitingin görüntülerinden sonra yenilerinin girilmemiş olması da dikkat çekiyor tabii. Bahçeli mitinglere giderken daha çok karayolunu kullanıyor. Çoğu ‘Ocaklı’ gençlerden oluşan uzun bir koridorun içinden geçen lider, o ilin adaylarıyla seçim otobüsüne çıkıyor. Kalabalığın içinde Ülkü Ocakları mensubu gençlerin varlığı hemen hissediliyor. Örneğin sıcaklığın 40 dereceyi bulduğu Bursa mitinginde lacivert ve siyah takım elbiseli, beyaz gömlekli gençler gözden kaçmıyor. Koyu takım elbise ve kravat, Bahçeli’nin de tercihi. Şartlar ne olursa olsun, kravat bile gevşemiyor. Hilal 1 otobüsünde dev Bahçeli portresi yanında ‘Tek Başına İktidar’ yazıyor. Bahçeli’nin konuşma platformunun arkasında ise hemen her mitingde aynı arka plan kullanılıyor: Dünyaya tek bir cevap yeter. ÖNDEN CEP HERKÜLÜ, ARKADAN BAHÇELİ Bahçeli meydana gelmeden MHP’li seçmenleri bekleyen bir de sürpriz var: Naim Süleymanoğlu. Milli halterci Süleymanoğlu, İstanbul milletvekili adayı olmasına karşın Bahçeli’nin birçok mitinginde boy gösteriyor. Halka ‘Cep Herkülü’ diye takdim ediliyor Süleymanoğlu. Olimpiyatlardan hatırlayacağınız el selamıyla kalabalığı coşturuyor. Konuşmayı sevmediğini belli edercesine tek bir kelime etmiyor çoğu zaman. Takdim kısa ve öz cümlelerle bitiyor: “Siz isterseniz bu milletin içinden ne Herküller çıkarırsınız?” MHP mitinglerinde dozu yüksek AK Parti karşıtlığı gözden kaçmıyor. Hedefte ise hep Başbakan Erdoğan var. “Bu ülkede ilk defa bir Başbakan, bir çiftçiye ‘ananı da al git, dedi.” sözleriyle başlayan propagandada Erdoğan, ‘askerlik yan gelip yatma yeri değildir’, ‘sayın Öcalan’, şehitler için ‘kelle’ demekle suçlanıyor. ÜÇ ‘A’ KARŞITLIĞI: NE ABD, NE AB, NE AKP Parti otobüslerinden yükselen müziğin de ayarı; üç ‘A’ karşıtlığına oturtulmuş. Ne ABD, ne AB, ne AKP. Hem kalabalıklarda hem seçim şarkılarında ilginç şekilde Iraklı Kürt lider Barzani de yerini alıyor. Şehitler ölmez, vatan bölünmez klişe sloganına sanki bir yenisi daha eklenmiş gibi: “Kerkük’e gireriz, Barzani’yi asarız!” Sloganlar partinin müzikleriyle kesiliyor. Seçim müzikleri içinde en popüleri ‘Devlet geliyor’ şarkısı: “Ne ABD, ne AB engel önünde. Barzani ve Tayyip istese bile. Milletim gerçeği biliyor inan. Tek çare MHP, gerisi yalan.” MHP mitinglerinin vazgeçilmez süsü Albayrak ve üç hilalli bayraklar. Geçmiş dönemlerde meydanları süsleyen Alparslan Türkeş, Türk bayrağı ve parti bayrağı ve Devlet Bahçeli posterleri sanki daha az gibi. Parti bayraklarının yanında meydanda ve çevresindeki binalarda dev Türk bayrakları kullanılıyor. Bahçeli, miting meydanlarına yaklaştığında anonslar ve sloganlar daha milliyetçi bir havaya bürünüyor. Konuşma platformu olarak otobüs tercih edilmesi Bahçeli’yi zor durumda bırakıyor. Çünkü lider ile meydanı dolduran kalabalığın göz-boy teması neredeyse yok. Bahçeli konuşmalarını yazılı metinden yapmayı seçiyor. Önündeki ‘sarı telli defterinde’ Bahçeli’nin miting konuşma metin ve notları yer alıyor. Meydana hitap ederken yanı başında koruması ve bir de özel kalemi Ömer Bey ona eşlik ediyor genellikle. Bahçeli’yi karşılayan kalabalığın ilk sloganı ‘Devletin başına Devlet gelecek’ oluyor genellikle. Bahçeli, konuşmalarında, 2004 yerel seçimlerinin aksine daha gergin bir üslup kullanıyor. Seçim otobüsü ve meydandaki kitle arasında barikatı diğer partilerin aksine polisler korumuyor. Ülkücü gençler şerit halindeki Türk bayrağını tutarak doğal barikat ve etten duvar oluşturuyor. Mitinglerin kapanış sloganı ise ‘60. Hükümet Milliyetçi Hareket’ oluyor. ‘ÖZAL’DAN BERİ BÖYLE KALABALIK TOPLAYAN YOK’ Kuşkusuz seçim coşkusunu dolu dolu yaşayan tek parti AK Parti. AK Parti resmî olarak Siirt mitingiyle meydanlara indiğini söylese de Başbakan Erdoğan’ın binlerce Anadolu insanıyla ilk kucaklaşması Erzurum mitinginde olmuştu. Erdoğan daha şimdiden yarım milyondan fazla insana meydanlardan hitap etti. O, mitinge gelmeden iki üç saat kadar önce meydanlar dolmaya başlıyor. Girişte herkese Türk bayrağı ile mavi, beyaz ve turuncu renklerden oluşan AK Parti bayrağı ve şapka dağıtılıyor. Başbakan konuşmalarını kolayca platforma dönüşecek şekilde tasarlanan TIR’larda yapıyor. Avrupa’dan alınan bu TIR’larda duş ve dinlenme bölümü de var. TIR’ın hemen yanına kurulan dev ekranlara ise kameraların desteğiyle sahneden ve alandan görüntüler taşınıyor. AK Parti bayrakları caddelere de hâkim. Muhalefet partileri ise sadece sokak aralarını, parti binalarının etrafını süsleyebilmiş. Başbakan, yoğun miting programına ayak uydurmak için uçak, helikopter ya da karayolunu kullanıyor. Aday listelerinde kendilerine yer bulamayan vekiller de küskün değilse kürsüye çıkıyor. Böylece parti tabanına birlik mesajı veriliyor. Mitinglerde her yaştan insanı görmek mümkün. Şalvarlı, takım elbiseli, başörtülü, makyajlı insanlar dikkat çekiyor. Seçmen Erdoğan’ı görmeden meydandan ayrılmıyor. Örneğin 60 bine yakın kişinin toplandığı Diyarbakır’da başbakanın 1,5 saat geç gelmesine ve sıcaklığın 40 dereceyi aşmasına rağmen kimse meydanı terk etmedi. Güneydoğu mitinglerindeki kalabalık DTP tabanından AK Parti’ye kayış olduğunu da ortaya koydu. Taksici Mahmut, “Geçen seçimde DEHAP’a oy vermiştim. Mührü bu seçimde AK Parti’ye basacağım. Belediyeyi 2004’te AK Parti alsaydı Diyarbakır Paris olurdu.” sözleriyle oyunun rengini belli ediyor. “Hizmetlerinden dolayı AK Parti iyidir.” diyen garson Faysal Canözer de farklı düşünmüyor. Seçim meydanında en çok Türk bayrakları dikkat çekiyor. Hatta ‘cumhuriyet mitingleri’nin sembolü haline getirilmeye çalışılan onlarca metre uzunluğundaki Türk bayrağının bir benzeri Diyarbakır’da da açılıyor. AK Parti’nin seçim TIR’ında halkı coşturma görevi Orhan Karataş ve Bahri Özipek’e ait. Kürsünün üzerinde ise başbakanın seçim sloganı yazıyor: “Durmak yok yola devam.” AK Parti mitinglerindeki düzen de dikkate değer. Basın mensupları için ayrılan yer, giriş çıkış son derece düzenli. Başbakanın özel korumaları ise tek tip elbise giyinip etrafa mevzileniyor. 80’den fazla koruma görevlisi var Erdoğan’ın. Koruma kalkanına rağmen Erdoğan hem meydana girişte hem ayrılırken mutlaka halkla buluşuyor. Kırmızı-beyaz karanfiller ise AK Parti meydanlarının vazgeçilmez çiçeği. Yüksek tempo içinde şeker rahatsızlığı nedeniyle diyetini bırakmayan tek isim Erdoğan. Miting öncesi ve sonrasında partililerin ve milletvekili adayları, hatta bakanların o şehrin yöresel tatlarından vazgeçmediğini not düşmek gerekiyor. Erdoğan ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ sloganlarıyla karşılanıyor ekseriyetle. Abdullah Gül olduğunda, ‘sen’ hemencecik ‘siz’ oluveriyor. Erdoğan-Gül halkın gözünde özdeşleşmiş bir nevi. Gül, Erdoğan ile birlikte sahnenin önüne gelip vatandaşa karanfil, gül atıyor. Böylece ‘güçlüyüz’ mesajı veriliyor. Beyaz gömleğiyle enerjisini ve heyecanını dışa vuran Gül’ün konuşmaları kısa oluyor. Konuşma başında “Türkiye seninle gurur duyuyor, CHP sandıkta hesap verecek” diyor meydandakiler. “Bunların sebebi var” diyerek CHP, ANAP ve DYP’ye yükleniyor. Yuhalamalara ise ‘gerek yok’ diye karşı çıkıyor. “Çankaya’yı bütün millete açacağız” deyip susuyor, bu sefer meydan soruyor: “Cumhurbaşkanını halk seçsin demek suç mu?” Gül, geçen hafta Polatlı ile başlattığı tek başına mitinglerini de sürdürecek. Başbakanın gidemeyeceği 9-10 ilde bakan ve milletvekili arkadaşlarıyla ‘Gül Mitingleri’ yapılacak. Bartın, Sinop, Gebze, Yalova, Bilecik, Kırşehir, Nevşehir, Karaman, Kırıkkale şimdiden listeye girdi bile. Başbakan Erdoğan, sıcağın etkisiyle ilk başlarda ısrarcı olduğu ceketini şimdi çıkartıyor artık. Genellikle beyaz ve çizgili uzun kollu gömlekleri tercih ediyor. Başbakanın ilk sözleri ‘Hanımefendiler, beyefendiler’ oluyor. Yaklaşık 40-45 dakikalık konuşmalarının ilk ve son bölümlerini güncel siyasete ayırıyor. İcraatlarını en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. TIR’ların getirdiği geniş alan avantajını yürüyerek kullanıyor genellikle. Elinde mikrofon sahnede dolaşırken adeta halkın içine girip çıkıyor jest ve mimikleriyle. Kasımpaşalı üslubu da gözden kaçmıyor. Muhalefete tatlı sert dokundurmalarla meydanda bir heyecan dalgası meydana getirmeyi başarıyor. Sonra ‘siz sandıkta cevabını vereceksiniz’ diyor. Geçen hafta ortaya çıkan 367’den fazla milletvekili talebi ise meydanların sloganı arasına çoktan girdi. Artık meydanlar Erdoğan ve Gül’ü gördüğünde ‘400, 400’ diye bağırıyor. Promteri yöneten bilişimci ODTÜ’lü Mustafa Varank. Erdoğan’ın konuşma metinleri ise kendisiyle istişareli şekilde Hüseyin Besli’nin kontrolünde Gökhan Özcan ya da Mustafa Şahin’in kaleminden çıkıyor. Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki, siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, fotoğrafçıları Yasin Aras, Kayhan Özer hiç ayrılmıyor Erdoğan’ın yanından. ‘GÖRÜNTÜLER DE MEYDANLAR DA DOLU; KİTLE ZAAFİYETİ YOK’ Kamera ve dev ekranın mantığı kitlelere ulaşmak için en anlamlı şekilde AK Parti’de kullanılıyor. Örneğin diğer partilerin aksine Erdoğan’dan halka ve kalabalıklara yönelen açılardan kamera çekimleri yapılıyor. Meydanların on binlerce insanla dolması görüntülerde ‘kitle zaafiyeti’ oluşturmuyor bir kameramanın tanımıyla. AK Parti’nin kameramanları bu yüzden diğerlerinden çok daha cesur. Dolu dolu meydan çekiyorlar. Yayınlar Cihan Haber Ajansı ve İHA üzerinden ücretsiz olarak sürekli servis ediliyor. Yerel televizyonlar başta olmak üzere en çok canlı yayına alınan kişi bu yüzden Erdoğan. Her meydana özgü tasarımlar nedeniyle Başbakanın arşiv görüntüsü girmiyor kesinlikle akşam haberlerine. “Tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak” fikri daha da güçlü vurgulanıyor meydanlarda. ‘Demokrat başbakan’ sloganları da Erdoğan için sıklıkla kullanılıyor. Bölgesel, etnik ve dinî milliyetçiliğe karşı olduğu cümlesini neredeyse her meydanda söylüyor Erdoğan. Sonra birlik ve beraberlik mesajı veriyor. Yeni Meclis’te demokrasi ve hukuk devleti için önemli adımlar atılacağının altını çiziyor. Erdoğan’ın şiirsel sözleri de duygu yoğunluğunun artmasına sebep oluyor: “Biz gelmedik kavga için. Gönüller yapmaya geldik.” Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Necip Fazıl, Milli Şair Mehmet Akif’ten şiir ve sözlerle bezeli konuşmalar yapıyor genelde. Cumhurbaşkanlığı seçiminde tuzaklar kurulduğunu anlatırken muhalefeti halka şikâyet ediyor. “Bunlara kaçacak delik bırakmayacağız.” deyince “Vur vur inlesin, Deniz Baykal dinlesin.” sloganları duyuluyor sıklıkla. Başbakanı daha yakından görmek isteyenler izdihama neden oluyor. Kürsünün arkasında ve meydan çevresinde mutlaka iki üç ambulans göze çarpıyor. Miting alanında derdi olan vatandaş başbakana yazdığı mektubu ön sıralara uzatıyor, başbakanlık korumaları hepsini tek tek topluyor. Mitinglere sadece Türk medyası ilgi göstermiyor; Reuters, AP, AFP gibi ajanslarla Amerika, Avrupa ve Japonya’dan da gazeteciler takip ediyor. Mitinglerin vazgeçilmez görüntülerinden biri de, yol boyu halkla kurulan temas. Başbakan Erdoğan güzergâh üzerinde karşılaştığı insanlarla birebir temas kuruyor, erkek çocuklara araba, kızlara bebek hediye ediyor. YILLARIN AĞAR’I OLDU ‘MEHMET’ DP lideri Mehmet Ağar, ‘Başbakan Mehmet’ sloganıyla karşılanıyor meydanlarda. Mitinglerin ön sıralarında kadınlar da boy gösteriyor. Gençler ise ‘Artık Demokrat Parti Var, Çare Var’ yazılı tişörtlerle geliyor meydana. Ağar da Bahçeli gibi iki seçim otobüsüyle katılıyor mitinglere. Birinin plakasında ‘Süvari’, diğerinde ‘Mehmet’ yazıyor. Yanında genel başkan yardımcıları ve korumaları hazır bulunuyor genelde. Erdoğan ve Bahçeli’nin aksine Ağar’ın konuştuğu platformda gazetecilere de yer veriliyor. Kimi zaman meydanlar boş görünse de, medyayı otobüsüne alan Ağar, ilgiyi kendine çekmeyi başarıyor. Yöresel kıyafetler, samimi sıcak cümleler, kendini anlatmaya başladığında titreyen sesi Ağar’a halkla temas konusunda avantaj sağlıyor. Ancak seçim otobüsünün yüksekliğinin araya girdiğini ve MHP mitinglerinde olduğu gibi meydana tepeden bakmaları rahatsız edici. Ağar’ı takdim edenlerin işi de zor. Meydan kolay kolay tepki vermiyor. “Bu ülke daha nereye kadar böyle gider?” sorusu klasikleşen bir şekilde cevaplanıyor: “Buraya kadar.” İŞÇİ BABASI, ÇİFTÇİ BABASI, POLİS, TERÖRÜN BELALISI DP’nin seçimlerde kullandığı müzikler genellikle içerisinde ‘Mehmet’ ifadeleri geçen şarkılardan seçilmiş. Özellikle Uğur Işılak’ın ‘Adı Mehmet, Şanı Mehmet’ şarkısı 2006 mitinglerinden bu yana partinin favorisi. Tabii seçim süresince Nilüfer’in Olmadı Yar şarkısından uyarlanan ‘Nereye Kadar’ da sloganlar eşliğinde söyleniyor. Ağar kürsüye çıkmadan meydan şu sloganlarla coşturulmaya çalışılıyor: “İşçi babası, çiftçi babası, aile babası, polis, iş adamı, devlet adamı, millet adamı, terörün belalısı, demokrasi kahramanı Mehmet Ağar geliyor.” Ağar yakın meydanlara seçim otobüsü, uzak yerlere uçakla gitmeyi tercih ediyor. Konvoy geleneği bu yüzden kısmen de olsa Ağar’ın gittiği illerde ve beldelerde sürüyor. Eşi Emel Ağar ile Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan çoğu kez Ağar’ın yanında oluyor. AĞAR’IN DA BEYAZ GÖMLEĞİ VE PROMTERİ VAR Ağar’ın otobüsünün önünde demir parmaklı bir barikat var. Halkla teması bu yüzden de sınırlı kalıyor. Mehmet Ağar da konuşmalarında genellikle promter kullanıyor. Ancak Başbakan Erdoğan’ınki gibi tam metin değil, sadece konu başlıklarını bu elektronik ekrandan okuyor. Bazen elindeki kâğıt metinden de hitap ediyor. Aydın, Antalya, Niğde mitinglerinin ardından Mehmet Ağar, ilk Güneydoğu mitinginde Urfalılarla buluştu. “Can hemşerilerim, yiğit hemşerilerim benim” diyerek halkı selamladı. Siyah ceket, beyaz gömlek ve gri pantolon Ağar’ın tercih ettiği en favori kıyafet. Sedat Bucak ve korumaları da sıcağa rağmen takım elbise giyenlerdendi Urfa mitinginde. Sıklıkla terini silen Ağar, aşırı sıcağa on dakika dayanabiliyor ve ceketini çıkardıktan sonra devam ediyor konuşmasına. Konuşmasında Urfa’da geçirdiği çocukluk yıllarından söz eden Ağar, 1957’de Şair Nafi İlkokulu’nda eğitim gördüğünü şöyle anlatıyor: “O zaman Demokrat Parti iktidardaydı. Aradan 50 yıl geçti. Allah bize DP Genel Başkanı olarak gelmeyi nasip etti.” Hayat hikâyesinin yerini Başbakan ve Abdullah Gül aldığında ise ses tonu giderek yükseliyor: “Başbakan yanına Abdullah Gül’ü alarak Elazığ’da kabadayılıktan bahsediyor. Urfa da benim memleketim. Buradan onlara cevap verip seviyelerine inmek istemem.” Konuşmasının tamamını iktidara ayıran Ağar’ın sesi sık sık kısılıyor. Sesi kısıldığı anlarda imdadına sloganlar yetişiyor: “Doğru karar, Mehmet Ağar, Başbakan Ağar…” Ağar’ın konuşmasında ısrarla tekrarladığı sözlerden biri de ‘kibirlilik’ üzerine. İktidara karşı çıktığı anlarda çoğu zaman ‘kibir’ kelimesini kullanılıyor: “Bizde bir söz vardır. ‘Kibirliye kibretmek, sadakadır’ derler. Bunlar öylesine kibir içindeler ki, bunlara sadaka vermek zorunda kaldım. Halkın arasından seçile seçile geliyoruz. Tevazu dışında hiçbir ölçü bilmeyiz. Allah bize kibirliliği nasip etmesin.” Miting meydanından ayrılırken eski meslektaşları polislere teşekkür etmeyi ihmal etmiyor DP lideri. Yaşlı bir amca yanımıza yaklaşarak aslında Urfa’da her şeyi özetleyen cümleyi söylüyor: “Sen bu meydanı geçen hafta görseydin. İğne atacak yer yoktu. Ne Ağar, ne Baykal, Urfa’da varsa yoksa Başbakan.” diyor. CUMHURİYET MİTİNGLERİ CHP SEÇMENİNİ YORDU MU? CHP şu ana kadar sadece iki kere meydanlara inebildi. Bunlar da Cumhuriyet mitinglerinin devamı niteliğinde. CHP seçmeni çok yorulmuş olmalı ki, parti mitinglerine pek de ilgi göstermiyor. İlk mitingin yapıldığı Hatay’da 100 bin kişi hedeflerken, 10 bin kişi bile gelmedi örneğin. CHP Lideri Deniz Baykal, irticalen ve uzun konuşmalarıyla biliniyor. Sıcağı rağmen bu huyundan vazgeçmiyor. Bu yüzden Ankara Çankaya Belediyesi Baykal’ı meydanlarda hiç yalnız bırakmıyor. Yüzlerce belediye işçisi gidilen her yerde partililere soğuk su, şapka ve bayrak dağıtıyor. Ancak cumhuriyet mitinglerinin aksine Türk bayrakları meydanda yok denecek kadar az. Sağdan gelen isimler Baykal’ın yine gözdesi. 3 Kasım seçimlerinde Yaşar Nuri Öztürk ve İnal Batu’nun yerini şimdi İlhan Kesici ve Yaşar Okuyan almış. Hatay’da Kesici, Tokat’ta Okuyan öne çıkıyor. CHP lideri de konuşmalarına ‘terör vurgusu’ ile başlayıp onunla bitiriyor. Hükümeti sıcak konularda vurmayı seviyor. Başbakana günü gününe cevap veriyor. Meydanda onların da iki TIR’ı var. Platform avantajını Deniz Bey de kullanıyor. Şehitler ölmez, vatan bölünmez sözleri de parti literatürüne girdi şimdiden. MHP ile CHP söylemi neredeyse aynı. Sadece şehit cenazeleri değil. AK Parti karşıtlığı üzerine kurulu meydandaki bütün mesajlar. Mazot 1 YTL vurgusu, ÖSS kalkacak, herkese sağlık ücretsiz sağlık kartı verilecek, sıfır açlık projesi ve geliri olmayanlara 300 YTL maaş vaatleri meydanın kıyısında köşesinde duran köylü ve varoş insanlarını cezbediyor. Bayanların miting ilgisi de sürüyor bu arada. CHP iki seçim TIR’ının yanına bir de tam donanımlı basın otobüsü tahsis etmiş durumda. 12 adet bilgisayarın bulunduğu klimalı, internetli otobüs basına rahat çalışma ortamı sağlıyor. Tabii aracın aküsünün bitmesi ve jeneratörde aksilik yaşanıp elektriklerin kesilmemesi halinde. Sadece iki büyük miting yapabilen CHP önümüzdeki günlerde Malatya ve Sivas mitingleriyle tekrar Anadolu ile kucaklaşmayı deneyecek. Bakalım bu sefer hedefine ulaşacak mı? TAYYİP BEY’İN SESİNİN SIRRI Meydanlarda liderlerin yaşadığı en önemli sıkıntı ses kısıklıkları. Mehmet Ağar ve Devlet Bahçeli’nin sesinin sıcaklarla birlikte kısıldığına oldukça sık şahit oluyoruz. Başbakan Erdoğan ve sunucularının ise buna karşı geliştirdiği bir formülleri var: Maydonoz ve limon suyu. AK Parti miting sunucularından Bahri Özipek, “Yaz sıcağında sesi korumanın en iyi formülü bu.” diyor. Aksiyon
03 Temmuz 2007 13:09
DİĞER HABERLER