''Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkileri gösteren zikzaklı vektörler çok kırılgan ve riskler barındırdığını gösteriyor.''
Arif Asalıoğlu | Samanyoluhaber.com
Moskova’da Washington soğukları
Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkileri bir tablo üzerinde grafiklerle göstermek istediğimizde karşımıza zikzaklı vektörler çıkıyor. Rusya’da çok sayıda devlet adamı yada uzman artık Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusunun geçmişte kaldığını, Türkiye’nin yeni yerinin Avrasya Birliği, Şangay Beşlisi gibi Doğu eksenli olması gerektiğini vurguluyorlar. Bu yaklaşımlarını Lev Gumiliyev* felsefesiyle bir zemine oturtmaya çalışarak, Büyük Avrasya düşüncesini Türk-Slav Avrasya Birliği şeklinde dillendiriyorlar. Ve bu konuda mevcut liderler Vladimir Putin ve Tayyip Erdoğan’ı da sadece ekonomi/enerji iş birliği değil, aynı zamanda şahsi dostluklarının oluşunu da fırsat gibi değerlendiriyorlar.
Fakat Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkileri grafik örneğinden reel verilerle ortaya koyarsak iki ülkenin çok net, pragmatik yaklaşımlar sergilediğini görmekteyiz. Buna çok bariz örnek Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçen hafta yaptığı açıklamaları ve Rusya kamuoyunun bu açıklamalara verdiği sert tepkileri gösterebiliriz.
‘Eğer buralar temizlenmezse harekatı başlatacağız’
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığının 2020 bütçesi açıklamalarını yaparken Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'nın, Suriye'nin kuzeyi için imzalanan mutabakatlara uymadığını belirterek, "Sonuçta burada biz iki ülkeyle de beş gün içinde mutabakata vardık. ABD ve Rusya mutabakatın gereğini yaptılar mı hayır yapmadılar. Yapılması lazım çünkü biz üzerimize düşeni yaptık. Burada netice alamazsak tıpkı Amerika ile yaptığımız gibi yine gereğini yapacağız terör tehdidini mutlaka temizlememiz lazım’’ ifadelerini kullandı. Bağdadi’nin yakın adamı İthavi'yi yakalayıp Irak'a verdiklerini söyleyen Bakan, Bağdadi’nin nerede olduğunu, Irak'a verilen Bağdadi’nin yakın adamı İthavi olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu’nun bu açıklamalarını zikzaklı grafikteki kırılmalardan bir tanesi olarak düşünebiliriz. Başka bir kırılma ise Rusya’nın cevabı elbetteki. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya’nın Suriye’deki sözlerini tutmadığı açıklamalarını şaşkınlıkla karşıladıklarını söyledi. Konaşenkov, “Askeri eylemlerin başlaması yönünde çağrı içeren bu açıklamalar yalnızca Suriye’nin kuzeyindeki durumun gerginleşmesine yol açar. Rusya ve Türkiye liderlerinin imzaladığı ortak mutabakatta öngörülen istikrara değil” ifadelerini kullandı. Rusya’nın Türkiye sınırından Kürt grupların çıkarılmasına ilişkin tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini vurgulayan Konaşenkov, “Rusya’nın Türkiye ile olan 22 Ekim tarihli Soçi mutabakatının hükümlerini tam anlamıyla yerine getirdiğini ve getirmeye devam ettiğini hatırlatmak isteriz” dedi.
Washington açıklamalarına Moskova tepkili
Erdoğan-Trump görüşmesini facebook üzerinden değerlendiren, Türk-Rus Dostluk Forumu Genel Sekreteri Sergey Markov ‘’Erdoğan, Trump ile bazı konularda anlaştı. Artık Amerikan Patriot füzeleri Türkiye semalarını koruyacak. Anlaşılan, 5. nesil F-35 Amerikan uçakları da teslim edilecek. Peki ya S-400’ler? Ve Rus S-400'leri, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sarayını yine Türk Hükümetini devirmek isteyebilecek Amerikan uçaklarından koruyacak. Mükemmel çözüm Belissimo Bravo.’’ ifadelerini kullandı.
Daha önceki yıllarda İran’ın atom enerjisi potansiyelini ve Afganistan’da radikal grupları ve narkotik trafiğini araştırıp raporlar hazırlayan Amerikan merkezli bir enstitünün Rus uzmanıyla geçen hafta bir konferans vesilesiyle konuyu değerlendirme imkanı buldum. Uzman, ‘Rus ve Amerikan araştırmacılar olarak Kürtler üzerine bir çalıştay oluşturduk. Bu ekip özerk bölgeden güvenli bölgeye kadar bütün varyantları masaya yatırarak araştırma yapıyor. Kürt önde gelenleriyle görüşülüyor ve onların yaklaşımları değerlendiriliyor. Hazırlanan raporda bugünü ve yarını ele almaya çalışıyoruz’ dedi.
Erdoğan-Trump buluşması hakkında ise şu değerlendirmeyi yaptı: ‘’Dikkatle takip ettim. Basın toplantısını dinledim. Fakat yeni bir söylem, önemli ve sıradışı bir açıklama gelmedi. Asıl konular belirsiz kaldı. S-400 ile ilgili net bir açıklama gelmedi mesela. Halbuki bu konu bu basın toplantısında tabu idi. Basına kapalı görüşmelere ipucu, Erdoğan'ın Patriot füzeleri hakkındaki açıklamasıydı. İlginç bir teklif olması durumunda satın alınmasıyla ilgili sözleri.
Trump o görüşmede kendi zaferine ulaştı. Ayrıca önemli bir husus, Trump'ın Erdoğan'ın ikna yeteneğini kullanarak Senatörleri kendi safına çekmesiydi. Acaba Erdoğan S-400’ler hakkında ne vaat etti? Ve şimdi bu konuda Erdoğan’ın en az zararla çıkabilmesi için Putin'le konuşması gerekecek.
''Karşılıklı vaatlerden'' hemen sonra ABD Senatosu Hukuk Komitesi başkanı Cumhuriyetçi Lindsay Graham, 1915 olaylarını "soykırım" olarak kabul eden bir kararın yasama meclisinde görüşülmesini engelledi. Graham, basın toplantısından önce Erdoğan ile Oval Ofis’te konuşan senatörlerden biriydi. Ayrıca Türkiye ve Ermenistan'ın "bu sorunu birlikte çözebilecekleri" umudunu dile getirdi.''
Rus uzman, tekrar Amerikan Patriot füzelerine yönelen Türkiye’nin NATO’dan Suriye sınırına konuşlandırılmak üzere 2012 yılının sonlarında Almanya ve Hollanda tarafından sağlanacak Patriot füzeleri istemesini şu şekilde hatırlattı. ‘’Türkiye’nin bu girişimi Rusya tarafından tedirginlikle karşılandı ve iki ülke arasında bir anlaşmazlık yaşandı. Problem devam ederken, İran haber ajansı “Fars”a göre, Rusya, 19 Ekim 2012 tarihinde, Ermenistan üzerinden S-400 füzelerini Malatya’da bulunan NATO üssüne kilitledi. Ermenistan Savunma Bakanlığı, ülkesinde konuşlanan 102. askeri üssünün Rusya tarafından düzenli olarak askeri teçhizatlarını güncellediğini ve bu bağlamda hava savunma sistemini de güncellemesinin çok doğal olduğunu belirtti. Ermenistan’dan gelen bir diğer açıklama ise Rusya’nın Türkiye’ye karşı S-400’leri Ermenistan’daki üssüne yerleştirmesinin çok mantıklı olduğu şeklindeydi.
O günler, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’ye Patriot füzelerinin yerleştirilmesinin, bölgenin daha fazla istikrarsızlaşmasına neden olacağını savunarak, daha önce Türkiye ve Suriye arasında “doğrudan diyalog kurulmasını önerdiklerini, fakat bu önerinin gerçekleşmediğini” belirtmiş, bölgede kışkırtmalara karşı dikkatli olunması gerektiğini de vurgulamıştı. Lavrov, meşhur Rus yazarı Anton Çehov’dan alıntı yaparak ‘Eğer oyunun birinci sahnesinde duvarda asılı bir silah varsa, o silah üçüncü¨ sahnede patlamalıdır’ ifadesini de kullanmıştı.’’
Rusya, Türk ve Amerikan askerlerin boşalttığı yerleri kontrol altına aldı
Türkiye'nin 9 Ekim'de Fırat'ın doğusuna başlattığı askeri harekat sonrası ABD ve Rusya ile varılan anlaşma sonucu, ateşkes ilan edildi. Anlaşmaya göre, SDG Tel Abyad ve Serekaniye'den güçlerini çekti. Ancak bölgede çatışmalar devam etti. Rusya ve Suriye ordusu, çatışmaların hiç dinmediği Til Temir hattında ortak devriyeye çıkmaya başladılar. Rusya, hem Türk hem de Amerikan askerlerin boşalttığı yerleri kontrol altına aldı.
Rus askeri polisi ABD'nin Suriye'de Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı'nda boşalttığı üsse yerleşti. Bir Rus komutanın, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü YPG mensubu Şervan Derviş ile yan yana konuşma yapmasının ardından üssün devir teslimi gerçekleştirildi. Rus komutan ve YPG mensubunun Rusya bayrağı ve örgüt flamasını değiş tokuş etmesi Türkiye’nin tepkisini çekti. Bütün bu gelişmeler Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkileri gösteren zikzaklı vektörler çok kırılgan ve riskler barındırdığını gösteriyor.
*Lev Gumiliyev: (1912-1992) Sankt Peterburg doğumlu Rus tarihçi ve düşünce adamı. Etnik grupların oluşması ve sonlanması ile ilgili alışılagelmişin dışında düşüncelerle Neo Avrasyacılık olarak bilinen politik ve kültürel hareketlerin yükselişiyle ilgili tespitleri savundu. Hazar bölgesi çalışmaları yaparak, bozkır insanlarıyla ilgili çalışmalar yaptı. Eski Türkler ile ilgili doktora tezini yazdı. Gumilyov özellikle Perestroyka yıllarında ilgi çekmeyi başardı. Popülaritesinin bir göstergesi olarak, Kazakisan başkanı Nursultan Nazarbayev, Başkent Astana'da tam sarayının karşısına Lev Gumilyov Avrasya Üniversitesi'ni inşa ettirdi. Ölümünden sonra Rusya'da adına; 'Gumilyev Dünyası Vakfı' adında bir vakıf kurulmuş ve bütün eserleri yeniden yayınlanmıştır. Lev Gumiliyev’in düşüncelerini günümüzde “yeni-Avrasyacılar” adı altında Rus jeo-politikçi Aleksandır Dugin ve çevresi devam ettirmektedir.