Muhacir aile ve sabır tavsiyesi

''Zâlimler zulmederler, kendilerine göre plan yaparlar. Bütün problemler üzerine Kaderin de bir planı vardır… Bütün planlar, biter ama o yüce planlar devam eder. İşte şimdi olduğu gibi… ''
Safvet Senih / samanyoluhaber.com

“Toplum” gazetesinin Mart 2018 sayısında “Giyotindeki Son Sözleri: YAŞASIN ÖZGÜRLÜK” başlıklı yazıda şöyle deniliyor: Bundan tam 75 yıl öncesiydi. Yani Hitler Faşizmi’nin yoğun baskılarının yaşandığı Almanya yılları… Faşizmin postalları altında inleyen Almanya’da tehlikeyi geç de olsa gören muhaliflerin, ancak ve ancak korsan eylemler ile direniş sergilendiği bir dönemden söz ediyoruz. Ve o yıllara uzanıyoruz.

Yıl 1943. Münih Üniversitesi’nde bir şeyler oluyor. Bir grup öğretim üyesi ve bir avuç öğrenci, Hitler Faşizmi’ne karşı farklı yöntemlerle eylemler yapıyor. Bunun bedelini de GİYOTİN ile ödeyen cesur insanlar onlar. İşte bu kesimden isimleri en öne çıkan ise, “Geschwister Scholl” diye bilinen ve bugün hemen her şehirde isimleri okulda anılan “Scholl Kardeşler” den söz ediyorum.

Onların giyotinde başlarının kesilmesinin üzerinden 22 Şubat 2018 bağlamında, tam 75 yıl geçmiş.

HANS  Scholl, Münih Üniversitesi’nde bir tıp öğrencisi. Kız kardeşi SOPHIE Scholl ise, Psikoloji ve Biyoloji okuyor. Her ikisi de BEYAZ GÜLLER adlı bir demokrat direniş örgütü üyesi.

Üniversite öğrencileri artan faşizan baskılara karşı duyarlı kılmak için, ellerinden geldiğince, korsan eylemler gerçekleştiriyor. Ortalık ise, NAZİ AJANI kaynıyor. Büyük tehlikeye rağmen, birkaç gün içinde altı ayrı bildiri dağıtmayı başaran Scholl Kardeşler, bu direniş örneğinde yalnız değil kuşkusuz. Başka öğrenciler ve bir grup öğretim üyesi de, aynı eylemin perde arkasında yer alıyor. Ancak üniversite içinde, üst katlardan altıncı korsan bildiriyi kalabalığın yoğun olduğu giriş fuayesine attıktan hemen sonra, eylemcilerin kimlikleri kısa sürede tespit ediliyor. Baş ihbarcı ise üniversitede  hademe olarak çalışan Jacob Schmidt isimli bir hizmetli.

Aynı gün yakalanıp, kısa bir sorguya bile gerek duyulmaksızın 22 Şubat 1943 günü saat 17’de, başları GİYOTİN ile kesiliyor, devrimci sol siyaseti benimsemiş, o yıl 21 ve 24 yaşındaki korkusuz kardeşlerin. HANS ve SOPHIE  Scholl’ün, Münih Stadelheim semtindeki cezaevinde yaşanan bu acı yazgısının son ve tek sözü ise YAŞASIN ÖZGÜRLÜK haykırışı oluyor. Acılı anne babaya ise, idam öncesinde, çok kısa bir görüş izni verilmesi de baskısının korkunç yüzünü gösteriyor olsa gerek… Faşizmin, diktatörlüğün korkunç yüzü işte öyle bir şey… Onlar bugün cesaretleri ve direniş ruhlarından ötürü, Münih Obergiesing’deki Perlacher Forst Mezarlığında uyuyor ve her yıl özel bir törenle anılıyor.

Günümüzde yani bu süreç münasebetiyle bize gönderilen bir e-maili sizlere arz ediyorum. Kaynağın sağlamlığında şüpheniz olmasın:

“İzinlerini alamadığım için isimlerini yazamıyorum. Sizden ricam, paylaşırken şehir ismi de yazılmasın…

“Yakın zamanda bir muhacir ailemizi burada (Almanya’da) yaşayan bir abimiz evine yemeğe alıyor. Karşılamadan sonra içeri buyur ediliyorlar. Yenge içerde mutfakta yemekleri hazırlarken evin büyük kızı misafirlerle ilgileniyor… Misafir ailenin çocukları ile oynuyor. Hatta muhacir ablaya yaşadıkları sıkıntılardan dolayı moral verici tesellilerde bulunup ‘Sabredin!’ diyor. Üç ve beş yaşlarındaki iki misafir kızı eğlendiriyor. Sonra yemeğe geçiliyor.

“Muhacir aile ve ev sahibi oturuyorlar fakat sofrada bir problem var… Muhacir aile ev sahibesine “Kızınız gelmeyecek mi abla?’ diye soruyor. Abla ‘Benim bir kızım var, o da bu.’ diyor ve  14-15  yaşlarındaki mutfakta kendisine yardım eden kızını gösteriyor. Muhacir abla “Yok ablacığım, hani bizi karşılayan ve benimle sohbet edip çocuklarımla konuşan kızınız!..’ diyor. Ev sahibesi, içeri koşup bir fotoğraf getiriyor… Muhacir abla resme bakıyor. ‘Evet işte bu kızınız!’ diyor. Sonra da  ‘Abla o gitti mi? Bizim çocuklar onu yordu mu?’ deyince, ev sahibesi ‘Bu, benim seneler önce lösemiden vefat eden kızım!.’ diyor. Kan kanserinden genç yaşında şehit olan bir kızımız bile, muhacirlerimizi başlarını okşuyor, çocuklarımızla oyun oynuyor. Ne mutlu!..”

Evet işte böyle…

Zâlimler zulmederler, kendilerine göre plan yaparlar. Bütün problemler üzerine Kaderin de bir planı vardır… Bütün planlar, biter ama o yüce planlar devam eder. İşte şimdi olduğu gibi… 
17 Mayıs 2018 10:05
DİĞER HABERLER