Muhalif medyaya mali ve adli baskı

Gazetecileri Koruma Komitesi Türkiye Temsilcisi Öğret, Türkiye'de özgür basına yönelik baskılara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. İktidarla arası iyi olmayan medya kuruluşlarının mali ve adli sorun yaşadığını söyledi.

İktidarın gazeteciler üzerinde yargı baskısını kullandığını vurgulayan Özgür Öğret, “Öyle bir noktaya gelindi ki bu konuda şikayet edilme gibi bir refleksin kalmadığını görüyoruz. Durum vahim” diye konuştu. Amerika merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Türkiye'de son dönemde artan medya üzerindeki baskılarla ilgili ÖZGÜR DÜŞÜNCE Gazetesi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özellikle yabancı gazeteciler üzerinde artan baskının bir kara listenin varlığını işaret ettiğini belirten Öğret, gazetecilerin hava alanından geri gönderildiğini hatırlattı. Gelinen noktada iktidarla arası iyi olmayan tüm medya kuruluşlarının mali ve adli sorun yaşadığına dikkat çeken Öğret, yargının baskı aracı olarak kullanıldığını söyledi.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HIZLA ERİYOR

Öğret, “Türkiye'de iktidar gücü kimdeyse bugüne kadar beğenmediği hoşuna gitmediği gazetecilere yönelik yargı baskısını gördük. Öyle bir noktaya gelindi ki bu konuda şikayet edilme gibi bir refleksin kalmadığını görüyoruz” dedi. “Öte yandan yerel ve uluslararası tüm raporlar Türkiye'deki basın özgürlüğünü hızla gerilemekte olduğu üzerinde hem fikir” ifadesini kullanan Öğret şöyle devam etti: “Türkiye'de basın özgürlüğü sorunu yok dense de hemen her çeşit basın özgürlüğü problemi olduğu açık. Medyaya baktığınız zaman iktidara yakın olmayan medyada ‘Benim hiçbir sorunum yok' diyen bir örnek bulabileceğimize inanmıyorum.” Son günlerde yabancı gazetecilerin sınır dışı edilmesiyle ilgili gerekçeleri araştırdıklarını belirten CPJ Türkiye temsilcisi Öğret, yaşanan sürece ilişkin şunları anlattı:

İNİSİYATİF Mİ POLİTİKA MI…

“Gazeteciler üzerindeki baskının neden arttığını öğrenmek için hükümete sormak lazım. Hükümet yetkilileri gazetecilerin Suriye'ye yasa dışı geçtiklerini, bazılarının ise gazetecilik akreditasyonuyla gelmedikleri cevabını verdiler. Ancak Türkiye çok sayıda yabancı gazetecinin gelip gittiği bir ülke. Yabancı gazetecilerin bu coğrafyadaki merkezlerinden birisi Beyrut, son birkaç yıldır bu merkezlerden biri İstanbul oldu. Türkiye'ye gelen her gazetecinin gazetecilik vizesiyle gelmediğini biliyoruz. Ben de yabancı gazetecilerle temas halindeyim. Bu yüzden asıl soru bir kara listenin olup olmadığı. Belli kişilere mi bu yöntem uygulanıyor? Uygulanmıyorsa bunun bir izahı olması gerekiyor. Hükümet kara liste yok diyor ancak gazeteciler havaalanlarından çevriliyorsa bu bir kara listenin varlığına işaret ediyor. Bu bakımdan bu liste var mı yok mu hükümetin bir açıklık getirmesi gerekiyor. Bu belli memurların inisiyatifi midir yoksa komutla yapılan bir politika mıdır bunu araştırıyoruz.” Türkiye'de iktidarın gazeteciler üzerinde yargı baskısını kullandığına dikkat çeken Özgür Öğret, dava soruşturmalarında basın özgürlüğünün önüne geçildiğini belirtti.

HiKAYELER  DEĞiŞiYOR AMA…

“Türkiye'de iktidar gücü kimdeyse bugüne kadar beğenmediği hoşuna gitmediği gazetecilere yönelik yargı baskısını gördük. Burada güç odakları değişince isimler değişiyor ancak uygulama maalesef değişmiyor. Şu anda Türkiye'de basın özgürlüğü sorunu yok dense de hemen her çeşit basın özgürlüğü problemi olduğu açık. Ve bu sorunların çoğu yargıdan kaynaklanıyor. Gazetecilerin tutuklanması, gazetecilerin sahadayken güvenlik güçleri tarafından rahatsız edilmeleri, sözlü tacize maruz kalmaları ve bunların yargı tarafından hoş görülmesi söz konusu. Öyle bir noktaya gelindi ki bu konuda şikayet edilme gibi bir refleksin kalmadığını görüyoruz. Bunun dışında mahkeme salonuna taşınan durumlarda ya da savcılık soruşturması aşamasında değişmeyen bir şey var o da yasal kovuşturmalar ve davalarla basın özgürlüğünün önüne geçiliyor olması. Hikayeler değişiyor ama ana yapısı hiç değişmiyor.

iKTiDAR iLE ARASI iYi OLMAYAN HER MEDYA PROBLEMLi

(CPJ) Türkiye temsilcisi Özgür Öğret, yerel ve uluslararası kurumların farklı kriterlerde Türkiye ile ilgili gözlemleri ve raporları olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Hepsinin birleştiği ortak nokta Türkiye'deki basın özgürlüğünün hızla gerilemekte olduğu. Bu konuda herkes hem fikir. İktidar bunun aksini iddia etse de birbirine karşıt görüşlerdeki medya kuruluşları da dahil olmak üzere, iktidar ile arası iyi olmayan her medya kuruluşunun sorunları var. Bu kimi zaman adli olarak kimi zaman mali olabiliyor. İpek Medya ve Feza Grubu'na el konulduğunda olduğu gibi. Ama medyaya baktığınız zaman iktidara yakın olmayan medyada ‘Benim hiçbir sorunum yok' diyen bir örnek bulabileceğimize inanmıyorum.”

Özgür Düşünce

01 Mayıs 2016 07:07
DİĞER HABERLER