Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığına adaylığı konusunda kararlı olduğunu açıkladı. Bununla da yetinmedi, Millet İttifakı’nı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan sert sözler söyledi, bu sayede yandaş medyanın gözdesi oldu. Muharrem İnce, sergilediği tutumla, Türkiye’nin Erdoğan diktatörlüğünden kurtulmasına vesile olabilecek en kritik seçimde, “İkinci Turhan Feyzioğlu” olarak sahnede olduğunu gösterdi.
SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ
Muharrem İnce, dün akşam katıldığı Habertürk televizyonundaki Teke Tek adlı programda, AKP’lilerden de oy alacağını iddia etti. Sunucu Fatih Altaylı’nın “İkinci turda onlar geri Erdoğan'a verecek ama” demesi üzerine ise, “Olabilir, ona bir şey diyemem” şeklinde cevap verdi. İnce geçen hafta yaptığı bir açıklamada ise, “İkinci tura Erdoğan ile Kılıçdaroğlu kalırsa, ben istesem de bana verilen oyların hepsini Kılıçdaroğlu’na taşıyamam” ifadelerini kullanmıştı.
Bu açıklamalarıyla, adaylığının seçimi ikinci tura bırakma projesi olduğunu dolaylı olarak itiraf etmiş oldu Muharrem İnce. Birinci turda kazanma ümidi neredeyse hiç kalmayan Erdoğan’ın şu an en önemli stratejisinin ve planının, ilk turda kaybetmemek, yani seçimin ikinci tura kalmasını sağlamak olduğu biliniyor. İkinci turda, başta kimlik siyaseti olmak üzere her türlü Makyavelist politikaları tatbik ederek seçimi almayı planlıyor.
İşte tam da bu noktada, seçimi ikinci tura bırakabilmek için, Erdoğan’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na gidecek oyları başka bir adaya yönlendirmesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun muhtemel oylarının bölünmesi için, Erdoğan’ın kullanabileceği iki mühim koz var. Birincisi, CHP geleneğinden gelen Muharrem İnce, diğer ise milliyetçi çizgideki Sinan Oğan.
Muharrem İnce, CHP’lilerin ve Sinan Oğan da İYİ Partililerin oyunu alabilirse, Kılıçdaroğlu’nun oyları bölünecek ve ilk turda yüzde 50’yi geçmesi engellenecek. Bu sayede seçim, kimlik siyasetinin egemen olacağı ikinci tura kalacak. Erdoğan en başından beri, iş kimlik siyasetine kalırsa, halkın kendisini tercih edeceğini düşünüyor. Kılıçdaroğlu’nu bu şekilde alt edebileceğini hesaplıyor.
Kimlik siyaseti hususunu özellikle vurguluyorum; zira, maalesef seçmen tercihlerinde, en önemli kriter olmasa da, etnik aidiyet ve inanç değerleri gayet etkili. Üstelik bu durum sadece milliyetçi muhafazakar seçmenlerde değil, CHP ve kendisini solda gören kesimlerde de oldukça tesirli.
CHP’de en başından bu yana, ulusalcı kimliği ile bilinen bazı isimlerin Kemal Kılıçdaroğlu’na mesafeli olduğu sır değil. Bu zihniyetin medyada da ciddi yansımaları ve sahipleri var. Meral Akşener’in Altılı Masa’yı terk ettiği 48 saatlik zaman diliminde, Kılıçdaroğlu’na yapılan itirazları ve hatta eşi Selvi hanımla alay edenleri hatırladığınızda, bu isimlerin kimler olduğunu fark etmiş olursunuz.
Şimdi, AKP’lilerle birlikte aynı ulusalcı isimler, alttan alta Muharrem İnce’yi aday olması için teşvik ediyor. İnce’nin seçimi kazanamayacağını ve aday olmasının cumhurbaşkanlığı koltuğunu Erdoğan’a altın tepside sunmak olabileceğini bilmelerine rağmen, belki de bildikleri için, bu şekilde hareket ediyorlar.
CHP’den istifa edip Muharrem İnce ile Memleket Partisi’ni kuran ve sonra oradan da istifa edip soluğu AKP’de, Erdoğan’ın önünde alan Mehmet Ali Çelebi, bu zihniyetin siyasetteki temsilcilerinden biri. Doğu Perinçek de aynı ekolün kadim matruşka aktörlerinden. Meşum zihniyetin medyadaki temsilcileri ise Soner Yalçın ve Nedim Şener.
Tarihi bir arka planı var bu zihniyetin. ‘Derin Devlet’e eklemlenmiş en önemli temsilcilerinden biri, Bülent Ecevit’in etkinliğini artırması üzerine CHP’den istifa edip Cumhuriyetçi Güven Partisi’ni kuran Turhan Feyzioğlu idi. Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Büyükelçiliği’ne atadığı eski Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun dedesidir Turhan Feyzioğlu, malum.
Turhan Feyzioğlu siyasi hayatı boyunca darbeci komutanlarla ve derin devlet unsurlarıyla gayet yakın ve sıcak ilişki içinde bulundu. Bülent Ecevit’e karşı mücadele yürüttü. CHP’nin birinci olduğu 1973 seçimlerinden sonra, CHP ile değil, diğer partilerle işbirliği yaptı. CHP’nin en çok milletvekiline sahip olduğu Meclis’te, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte ‘Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin kuruluşunda yer aldı.
Hem 1973 hem de 1977 seçimlerinde çok kilit rol oynadı Feyzioğlu. 12 Eylül darbesinin yapan Kenan Evren, Feyzioğlu’nu başbakanlığa atamıştı. Atama tepki çekince karar durdurulmuş, Turhan Feyzioğlu’nun başbakanlığı sadece 5 saat sürmüştü.
İsmet İnönü’nün kendisinden sonra CHP’nin başına getirmek istediği ve derin devletin Ecevit’i iktidardan uzak tutmak için kullandığı bir isimdi Turhan Feyzioğlu. Torunu Metin Feyzioğlu da onunla aynı yolu seçti, şimdi Erdoğan’ın kanatlarının altında “büyükelçilik” yapıyor.
Şimdi Turhan Feyzioğlu’nun çizdiği yoldan siyasette Muharrem İnce yürüyor. Feyzioğlu, Ecevit’in önüne konulan bir bariyerdi, İnce ise Kılıçdaroğlu’nun. Devleti şahsi mülkü gören bariyer sahipleri, müttefikleri Erdoğan koltuğunu korusun diye elinden geleni yapıyor.