Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun dava arkadaşlarından, BBP eski Milletvekili Ökkeş Şendiller, 28 Şubat süreci dahil, darbe dönemlerinde bile bugünkü kadar hukuksuzluk ve kitlesel bir zulüm görülmediğini söyledi.
BBP'nin merhum lideri Yazıcıoğlu'nun 28 Şubat'ta dimdik durduğunu hatırlatan Şendiller, “Bugün daha ağır hak ihlallerinin yaşanmasının sebeplerinden biri de Yazıcıoğlu gibi demokrat duruş sergileyecek bir liderin eksikliğidir. Yaşadığımız döneme baktığımda bir suikasta maruz kaldığına daha çok inanıyorum. Yazıcıoğlu'nu bugünler için yediler.” ifadelerini kullandı.
Zaman Gazetesi'ne konuşan Ökkeş Şendiller, 28 Şubat'ın yıldönümünde çarpıcı açıklamalar yaptı. BBP milletvekili olarak 2 dönem Meclis'te görev yapan Şendiller, aktif siyasette uzun süre Yazıcıoğlu'nun yanında bulundu. Şendiller, 28 Şubat ile bugün içinden geçilen süreci Zaman'a değerlendirdi. Hizmet Hareketi'ne ‘terör örgütü' yaftasının yapıştırılmaya çalışılmasını ‘zulüm' olarak yorumladı. 12 Eylül gibi darbe dönemlerinde bile bugün yaşanan hukuksuzlukların yaşanmadığını belirtti. Yazıcıoğlu dosyasının göz göre göre kapatıldığını anlattı. Şendiller'in açıklamalarından satır başları şöyle:
DARBELERDE BENZERİ YOK: “1960 darbesi travmaydı. 12 Mart ve 12 Eylül'ü iliklerimize kadar yaşadık. Hiçbir darbe döneminde bugünkü kadar hukuksuzluk ve kitlesel zulüm görmedik. 28 Şubat'ta dindar-muhafazakârların her rengi ötekileştirildi, hedefti. Bugünkü ayrıştırma öylesine vahşi, acımasız ki, ülkemizin darbeler tarihinde bir benzeri yok. Camide yan yana namaz kılan Müslümanlar birbirine düşman hale getirildi. Akraba, eş-dost birbirinden uzaklaştırıldı. Çok tehlikeli bir düşmanlaştırma, bir kutuplaşma. Toplumun ayrışması sosyal patlamaya doğru gidiyor.”
HUKUKSUZLUKLAR KAYGI VERİCİ: “Askeri yargılardan, cezaevlerinden geçtik. Hukuksuzluklara maruz kaldık. İnanın darbe dönemlerinin hakim ve savcıları bugünkülerden daha bağımsız ve vicdanlarına göre karar veriyordu. Çocuğuna Deniz Gezmiş'in ismini veren solcu bir hakim bile karşıt görüştekine böyle davranmıyordu. Daha acımasız ve sistematik olan şimdiki hukuksuzluklar yüzünden ülkem ve milletim adına kaygı duyuyorum. Bu böyle gitmez. Millet, bu eşi benzeri görülmemiş iktidar gücünün zulme dönüşmesine karşı bir çıkış yolu bulacaktır.”
‘TERÖR ÖRGÜTÜ' YAFTASI ZULÜM: “Hukuk hükmünü vermeden, iddialar üzerinden terör örgütü yaftası büyük bir zulümdür. Yasaları işletirsiniz, mahkemeler kararını verir, eğer suçlu varsa cezasını verirsiniz. Delil ortaya koymayan iddialarla, sübut bulmayan suçlamalarla insanları cezalandıramazsınız. Bugün Türkiye'de maalesef bu yapılıyor. Polis akademisindeki öğrencinin suçu nedir? O çocukları neye göre mağdur ediyorsunuz?”
O OKULLAR MİLLETİN UMUDU OLDU: “Okullara, dershanelere baskın yapılıp kapatılmasının izahı yok! Bu millet, çocuklarını bu okullara senin (devletin) eğitiminden ümidini kestiği için gönderdi. Bu ülkeyi yönetenlerin de istisnasız çocuklarını gönderdikleri okullar nasıl oluyor da bugün terörle mücadele polislerince basılıyor? Şimdi uyduruk ‘FETÖ' iddiasıyla bir cemaatin okullarını kapatıyorsunuz.”
SORUN ADALETSİZLİK: “Bugün problemimiz, mahkemeler adalet dağıtamıyor. Polis okullarını kapat, emekli ederek, tutuklayarak emniyeti dağıt. Niye? Devletin yetişmiş kadrolarını dağıtıyorsun da sonuçta ne oluyor? Ankara'nın göbeğinde bombaların patlamasını engelleyemiyorsunuz. Suriyeli dediğiniz terörist Vanlı çıkıyor. Dağdaki terör şehre indi.”
MUHSİN YAZICIOĞLU'NU ARIYORUZ: “28 Şubat'ta tanklar yürütüldüğünde demokrasiye Yazıcıoğlu sahip çıktı. Siyasi iktidar seyrederken Başkanlık Divanı'nı olağanüstü topladı ve ‘Namlusunu millete çevirmiş tanklara selam durmayacağız' dedi. MGK kararlarına imza atmazdı. Son iki yıldır 28 Şubat'tan daha ağır hak ihlallerinin yaşanmasının sebeplerinden biri de, Yazıcıoğlu gibi korku-kaygı duymadan demokrat duruş sergileyecek bir liderin eksikliğidir. Her güç odağına karşı mağdurun yanında durmaktan çekinmeyen liderler olsaydı bugünkü zulümler bu dereceye vardırılamazdı.”
‘SUİKAST' DÜŞÜNCESİ PEKİŞTİ: “Yaşadığımız döneme baktığımızda bir suikasta maruz kaldığına daha çok inanıyorum. Niçin? Bugün birilerinin at oynatabilmesi için Yazıcıoğlu'nun olmaması gerekiyordu. Bu işin bir operasyon olduğunun baş delili bu. Arama, aramama-kurtarmamaya dönüştü. İlk gün devlet oraya hem de 3 saat sonra ulaştı. Peki neden ulaşılamadığı söylendi? Çünkü bunların açığa çıkmaması için birileri devrede ve üst üste karartma hamlesi yapıyor.
DEVLET BULAMADI DEĞİL, BULMADI: “Önce Malatya'daki mahkeme kapatıldı. Kahramanmaraş'ta bir savcıya görev verdiler. Dosyanın kapanacağı, savcının ödüllendireceği bilgisi bize gelmişti. Adi hırsızlık suçlamasıyla bir kişilik dava. Diğerleri için dosya kapatıldı. ‘Devlet bulamadı' değil, bulmadı. Savcı göz göre göre kapattı dosyayı. Çorlu'ya başsavcı yapıldı. Hanımı da ilçe sağlık müdürü.”
AYDINLANMASINDAN KORKUYORLAR: “Olayın aydınlanmasından korkanlar var. Milletin şuuraltı, vicdanı, ‘Muhsin Başkanı yediler' diyor. Ben de ekliyorum: Yazıcıoğlu'nu bugünler için yediler. Türkiye'nin iktidarın güç zehirlenmesi kadar muhalefet problemi de var. Alternatifsiz hükümetler her zaman diktaya gider. Hükümeti uyaracak, yanlışlarını toplum desteğini sağlayacak bir üslupla eleştirecek muhalefete ihtiyaç var. Yazıcıoğlu'nun şehadetinin bu yönüyle operasyon olduğuna artık daha çok inanıyorum. Çünkü Türkiye'nin ona ihtiyacı vardı. Bugün yaşaması birilerinin fena halde planlarını altüst edecekti.”
Hani Yalçın Topçu etek giyecekti?
Ökkeş Şendiller, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ardından kısa bir süre için partinin başına geçen Yalçın Topçu'ya da göndermelerde bulundu: “Yalçın Topçu, ‘Hesabını sormazsak etek giyeceğiz' demişti. Neden Saray'da başdanışman oldu? Niye! ‘Bana yapılan teklifler, benim AK Parti'ye geçeceğimi söyleyenlere yapılsaydı, değil parti, dinlerini değiştirirlerdi' demişti. İnsanlara dinini değiştirecek teklif nasıl bir teklif idi? Ve neden Topçu'ya yapıldı. Peki teklifi kabul etti mi? Bakanlık ve Saray başdanışmanlığı, teklifin kabul edildiği anlamına mı geliyor? Gençler, ‘Muhsin Başkan katilleri istifa' diye adliye önünde bağırıyor. Etek giyeceğim diyenler giymiyor… 90 yaşındaki anam bile ‘bu çocuğun (Yazıcıoğlu) başını yediler' diyor. Etek giymeyen, ‘Allah'ın takdiri, kaza' demeye başladı…”