Ekonomistlerden Prof. Ahmet Şahinöz, Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Prof. Dr. Mustafa Durmuş, Erdoğan’ın canlı yayında “müjde” olarak duyurduğu doğalgazın ekonomiye etkisinin olmayacağını öne sürdü. Şahinöz, “Türkiye’de cari açık sorunu hep var olacaktır” dedi.
Tayyip Erdoğan’ın dün canlı yayında açıkladığı doğalgaz rezervi bulunmasıyla ilgili ekonomistlerin şerhi var.
Erdoğan ve damadı Albayrak’ın rezervle ilgili açıklamalarını yorumlayan Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile Ekonomi-Politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş, verilen “müjde”nin ekonomiye etkisinin olmayacağını savundu. Mezopotamya'dan Selman Güzelyüz'ün haberine göre bu uzun süreli bir yatırım gerektiren proje.
EN AZ 5 YIL SONRA EVLERE GELİR
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomist Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, doğalgaz müjdesinin ülke ekonomisine sadece kısmi psikolojik etki dışında bir faydasının olmayacağını söyledi.
Şahinöz, “Şimdi bu ekonomide psikolojik bir etki yapar ama döviz kurları başta olmak üzere diğer alanlar üzerinde çok radikal bir değişiklik yapmaz. Kısmen bir psikolojik etki yapar. Bu işin birinci yönü. Diğer yönü ise, uzmanlar bulunan doğalgazın, çıkarılması, üretilmesi ve işlenmesi sürecinin en az 5 yılda olacağını söylüyor. Yani bugün bulanan doğalgaz; hemen bugün Ayşe teyzenin faturasına yansımayacaktır. Söylemek istediğim, beş yıl sonra enerjide kısmi bir rahatlatma olabilir. Ama ne yazık ki başka alanlar üzerinde olumlu bir etki yapacağını söyleyemiyorum” diye konuştu.
Şahinöz, Hazine Bakanı Allbayrak’ın ileri sürdüğü “Cari açık konusu gündemimizden çıkacak" söyleminin gerçekle uyuşmadığını vurguladı. "Türkiye’nin cari açık sorunu sadece enerjiyle alakalı değildir" diyen Şahinöz, cari açık sorunun temelinde ekonomideki yapısal sorunların olduğunu hatırlattı. Şahinöz, “Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’de cari açık sorunu hep olacaktır” dedi.
"EKONOMİYE KATKI SAĞLAMAZ"
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy da uzun yıllara yayılmış 30-40 milyar dolarlık bir brüt rezervin ekonomiye olumlu etkisini beklemediğini dile getirdi. Ulusoy, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin son iki yılda küçülme ya da büyümemeden dolayı kaybı yaklaşık 80 milyar dolar. Yine turizmde gelir kaybı sadece bu yıl 20-35 milyar dolar iken, uzun yıllara sarih 30-40 milyar dolarlık brüt rezervin ekonomiye ilaç olmasını beklememek gerekir.”
Ulusoy, ayrıca cari açık meselesinin çoğu zaman enerji faturasıyla ilgisinin olmadığına belirterek, “Özellikle de bizim gibi ülkelerde. Enerji faturası yükseldikçe, büyümeye verdiği katkı fatura maliyetinin çok üstünde olmaktadır” yorumu yaptı.
PİYASA AÇIKLAMAYI BEĞENMEDİ
Ekonomi-Politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş ise, piyasaların Erdoğan tarafından verilen müjdeyi beğenmediğini ve açıklamaların piyasalar üzerinde olumlu etki oluşturmadığını ifade etti. Erdoğan’ın konuşması sırasında gözünün sürekli döviz kurunda olduğunu söyleyen Durmuş, şöyle devam etti:
“Açıklama başladığında dolar kuru 7.22 seviyesindeydi. Kur 7.33’ü gördü. Yaklaşık 10 kuruş arttı. Borsada da bir düşüş var. Dolayısıyla piyasalar bu müjdeyi pek sevmedi. En azından ilk tepkileri bu. Ya da çok yeterli bir müjde olarak görülmedi. Üstelik dün de zorunlu karşılık oranlarında bir yükseltme söz konusu oldu. Bütün parasal sıkılaştırmaya rağmen bu ‘müjde’ de dövizin ateşini kesmeye yetmedi.”
Durmuş, rezervlerin nasıl kullanacağı sorusunun açıkta kaldığını belirterek, şunları söyledi:
“Açıklamalardan bunu kimin nasıl işleteceğini görmedik. 2023 yılında doğal gazın sunulacağını açıkladı Cumhurbaşkanı. Fakat 2023 yılı biliyorsunuz takıntılı bir yıl. Uzmanlar 7-10 yıl arası bir zaman alacağını söylüyor. Böyle bir teknolojiye sahip miyiz bilmiyorum. O nedenle bu politik bir söylem olabilir. Kitleleri biraz yukarıda tutmak… ‘Biz bunları yapıyorsak siz de bize desteğinizi sürdürün ve 2023 yılında iktidarda olalım, kaynakları en iyi şekilde kullanalım’ mesajı çıkıyor. İşin şöyle tartışmalı bir boyutu var. Varsayalım ki bu kaynak bulundu, işletildi, ekonomi de büyüdü. Bütün toplumsal sınıflara eşit derecede faydası olacak mı? Yoksa bundan birileri nemalanacak mı? Böyle bir gelişim bütün toplumun yararına işletilebilir mi? Yoksa fiilen bir grubun yararına mı işleyecek? Bunları sormak lazım. Türkiye bunu kendisi işletecekse ayrı bir konu.”
Durmuş, en erken 10 yıl sonra konuşulacak bir konunun şimdiden ekonomiye etkisini, konuşmanın çok anlamsız olduğunu sözlerine ekleyerek, Erdoğan’ın konuşmaları sırasında Berat Albayrak’a iki kez üst üste teşekkür etmesinin tesadüf olmadığına dikkati çekti.
Durmuş, iktidarın uzun bir süredir özellikle ekonomideki krizi yönetememek ve pandemi nedeniyle eleştirildiğini ve söz konusu eleştirilerin odağında ise siyasal iktidarı temsilen Bakan Albayrak’ın olduğuna vurgu yaptı.
Durmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Cumhurbaşkanı iki kez bakana teşekkür etti. ‘2017 yılında Enerji Bakanıydı onun sayesinde çalışmalar başlamıştı’ sözleriyle eleştiriler karşısında onu korumaya dönük çaba gibi kendisini gösterdi.”