Mike Flynn davasında yine Türk hükümeti ve AKP Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ilgilendiren bir başka gelişme yaşandı.
Mueller’in Rusya soruşturmasında gözler yine AKP lobicilerine ve Alptekin bağlarına çevrildi
Flynn-AKP ilişkileri nedir?
Öncelikle hatırlanacağı gibi ABD’nin başkentinde AKP hükümeti ve hükümete yakın olan Ekim Alptekin ismindeki bir işadamını da ilgilendiren bir soruşturma sürüyor. Aslında bu soruşturma ABD Başkanı Trump için ‘hayat-memat’ öneminde. Bu soruşturmayı yöneten kendisi de geçmişte 10 yıl boyunca FBI Direktörlüğü yapmış Özel Müfettiş Robert Mueller III. Mueller, Trump’ın 2016’daki seçim kampanyasında Rus devleti ve istihbarat kurumları ile işbirliği yapıp, yapmadığını soruşturuyor.
Washington Hattı'nın haberine göre bu ana soruşturmanın yanında ise Virginia’nın Doğu Bölgesinde Trump’ın ilk Ulusal Güvenlik Genel Sekreteri olarak 23 gün görevde kalmış Mike Flynn’in Ruslarla ilişkisini soruşturan bir başka soruşturma var. Bu soruşturma için de ”Büyük Jüri” kurulduğu biliniyor. Bu soruşturmayı da Mueller üzerine aldı. İşte bu soruşturmada Flynn’in Rusya dışında, Türkiye ilişkilerinin soruşturmanın odak noktasında olduğu daha önce açıklandı.
Cumartesi günü Washington Post’a işte Flynn-Türkiye ilişkilerine yeni bir boyut getiren bir haber yayınlandı.
Habere göre Mueller, başkentte Flynn ile çalışan iki lobici şirketi SGR ve Mercury’nin belgelerine el koydu. Konunun SGR ile ilişkisi doğrudan Flynn’in Türk hükümeti ile yaptığı iş ve bağlantılar. WPost şöyle yazıyor:
”Talebi bilen kaynakların ilettiğine göre savcılar SGR’nin Flynn’in Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bağlantılı olan Hollandalı şirketle (Ekim Alptekin’in Inova şirketi, IT), yaptığı iş hakkında bilgileri istediler. Flynn’in şirketi Flynn Intel Group SGR’yi, Flynn Intel Group (FIG)’in Türkiye için yapacağı lobinin PR tarafını yapmak için anlaşmıştılar.”
”Flynn önce SGR’ye yapılacak projeyi Türkiye’deki iş ortamının iyi olduğunu anlatmak olarak tasvir etti. Daha sonra, baskı altına alınınca, Flynn yeni doldurduğu belgelerde kontratın ABD’de Fethullah Gülen hakkında kaygıyı yükseltmek için olduğunu açıkladı. Erdoğan hükümeti Gülen’i başarısız darbe için sorumlu tutmakta ve ABD’yi iade etmesi için ikna çalışmasında. Flynn ayrıca sonradan doldurduğu bu belgelerde 2 Türk bakanı ile Gülen’in iadesini tartıştığını kabul etti.”
Flynn’in iki Türk bakan ile görüşmesi, Mart ayı başında, hatta ilk haftası, Flynn ”yabancı ülke için lobicilik başvurusu – FARA” belgelerini doldurana kadar bilinmiyordu. O iki bakan Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Enerji Bakanı ve aynı zamanda Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak idi. Ayrıca Flynn, daha önce sadece 5 bin dolar aldığını söylediği anlaşmada 530 bin dolar aldığını açıklamış ve büyük bir şok yaşatmıştı.
SGR’nin Flynn ve Türkiye ile ilişkisi
Aslına bakılarsa herşey Kasım 2016’da, seçim gününden bir gün önce Mike Flynn’in başkentteki the Hill gazetesine ”Gülen’i iade edin, Erdoğan’ı müttefik olarak tanıyın’ ana temalı yazısı ile başladı. Bu yazının daha sonra ABD Adalet Bakanı yetkilileri tarafından soruşturmaya başlamak için neden olduğu güvenilir kaynaklarca ABD basınına yansıdı. Bu yazıda Türkiye’nin dış politika hedeflerini ABD’nin öncelikli hale getirmesini tavsiye eden Flynn, bu yazınin kendi çıkarları için yazıldığını, lobiciliği ile ilgili olmadığını ileri sürmekte ki buna pek inanan yok.
İşte Kasım 8’de yayınlanan o yazıyı, the Hill’de basılmasına yardım eden PR şirketi SGR idi.
7 Kasım’da SGR’nin yazıyı the Hill’de yayınlaması için harekete geçtiği FARA dökümanlarında yazıyor
Bundan dolayı SGR’nin Flynn Intel Group’dan 40 bin dolar aldığı yine FARA dökümanlarından yazıldı.
Flynn’in doldurduğu FARA belgelerinden
Bir diğer dikkati çeken durum ise, Flynn’in ve onu işe alan Alptekin’in bir şirketin çıkarı ile alakası olmayan, tamamen Türkiye, daha doğrusu AKP hükümetinin çıkarı için yapılacak işlerin SGR’den istenen çalışmalar olduğu görülüyor. ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri ve iş ortamını düzeltmek için çalışmalar yaptığı yine aynı FARA dökümanında görülüyor. Yine bu durum, Flynn’in veya Alptekin’in lobiciliğinin özel bir şirket çıkarı için değil AKP hükümeti adına yapıldığı ve bunun ‘saklandığı’ yönündeki şüpheleri artırıyor.
8 Kasım tarihli Flynn’in the Hill’deki yazı basılmadan önce, Alptekin’in önceden bu yazıyı görmediğini söylediği halde, yazının Alptekin’in gözetiminden geçtiği daha sonra Flynn tarafından itiraf edildi, ve Alptekin tarafından da kabul edildi. Alptekin WHatti‘na önce bu yazıdan hiçbir şekilde haberi olmadığını, hatta haberi olsa bu yazının yazılmaması yönünde kanaat bildireceğini söylemişti.
Newroz Komisyonu Ağı
Başkentte bir anlamda ‘Avrasyacıları’ bir araya getiren ‘Newroz Commission’ isimli bir derneğin kurucusu Bijan Kian. Kian, bu komisyonda birçok orta asya ülkesi temsilcilerini bir araya getirdiği gibi, Rus Büyükelçisi Kislyak’in da bulunduğu öğrenildi. Kian’ın da FBI’ya, Ekim Alptekin ile yaptığı işlemleri bildirmediği Haziran ayında ortaya çıkmıştı.
Bijan Kian ve Flynn Newroz Komisyonu Galasında
Bu arada Ekim Alptekin’in, Türk hükümeti tarafından Türk-Amerikan İş Konseyi (TAIK) başkanlığına 2014 yılında atandığı, ve Washington merkezli Newroz Komisyonu kurumunda Türk hükümetini temsilen görev almasını da birçokları, Alptekin’in Washington’daki işlerini kendi başına değil, AKP hükümeti adına yaptığını gösteren bir başka kanıt olarak göstermekteler.
Washington merkezli Newroz Commission, üyelerinin aynı zamanda geldikleri ülkeyi temsil ettiklerini kaydediyor.
SGR ve Rusya bağlantısı
Tabi Flynn ve Türkiye isimleri geçer Rus bağlantısı olmaz mı?
İlginç bir şekilde Flynn ile Türk hükümeti lobiciliği üzerine çalışan SGR, 2017’nin başında Rus Devlet Bankası Sberbank ile de Rusya üzerine konan ambargoları kaldırmak için lobicilik anlaşması imzaladığını da görüyoruz. Sberbank Rusya’nın Ukrayna’ya karşı uyguladığı politikalar nedeniyle 2014 yılında ABD ambargolarına muhatap olmuştu. Sberbank aynı zamanda Trump’ın damadı Jared Kushner ile ‘esrarengiz’ görüşmeler yapan Gorkov’un da önceki bankası. Bu anlaşma da Kushner ile Gorkov’un 2016 sonunda görüşmeleri sonrası yapıldı.
SGR, elinde tüm savcılık kuvvetleri olan Özel Müfettiş Mueller’e şimdi Flynn ile yaptığı AKP işleri ile ilgili telefon kayıtları, emailler ve tüm belgeleri vermek zorunda.
Mercury – Alptekin- Flynn – AKP ilişkisi
Flynn, SGR’ye aynı zamanda Gulenopoly olarak ün yapan ve Gülen’in ABD’deki ”para çarkını,” okullarını monopoly şeklinde yansıttığı bir de çizimi de yaptırdı. Bu çizim daha sonra Mercury’de çalışan bir başka lobicinin yine the Hill gazetesine yazdığı yazıda karşımıza çıkmıştı:
Flynn bu çizimi hiç bir zaman kullanmadı ve daha sonra Ekim Alptekin’in itirafına göre, bu çizim ona verildi. Peki bu nerede karşımıza çıktı? İşte burada Mercury karşımıza çıkıyor.
Indiana’nın eski milletvekili Denny Rehberg ocak ayında yine the Hill gazetesine yazdığı yazıda bu çizimi kullandı. Bu çizimin daha sonra Alptekin tarafından oraya yollandığını Alptekin açıkladı. Alptekin bu çizimi Mercury’nin ortaklarından biri olan Morris Reid’e verdiğini 10 Mart tarihinde açıkladı. Alptekin bu çizimin Rehberg tarafından kullanmasının nedenini ise bilmediğini söyledi. Alptekin daha önce WHatti’na bu çiziminin kendisinin vermediğini söylemişti. Bütün bunlar yine Mercury, Flynn, Alptekin ve Türk hükümeti lobicilik bağlarını gösteren bir başka kanıt.
Rehberg’in çalıştığı lobi şirketi? Evet bildiniz: Mercury
Mercury Public Affairs’in müşterilerinden biri de Amsterdam & Partners.
Robert Amsterdam’ın şirketinin 2015’den itibaren Türk hükümeti için lobi çalışmaları yaptığı ve Gülencilerin ABD’deki charter okulları hakkında bir kitap hazırladıkları biliniyor.
Washington’da yapılan lobicilik amatörlüklerinden biri işte tam burada karşımıza çıkıyor. Ne Flynn’in 8 Kasım the Hill yazısı altında onun Türk hükümeti ile lobicilik bağı ne de Rehberg’in ocak 2017 tarihli yazısı altında onun Mercury ile olan lobicilik ilişkisi yazılmıştı. Halbuki ABD’de bu lobicilik işleri çok ama çok hassastı. Bu yanlışları AKP’nin Washington’daki lobicilerinin sürekli yapmaları hiç şüphesiz bolca dikkat çekiyordu.
Rehberg’in yazısı da Flynn’in yazısı gibi Gülen’in iadesi ve Türkiye ilişkilerin düzeltilmesi gereği üzerine odaklanıyordu ve sanki aynı ellerden çıkmış gibi idi.
Mercury grup Erdoğan’ın 2016’nın Mart ayı sonundaki Washington ziyaretinde ciddi çalışmalar yapmış, Ermenistan’ı hedefe koymuş ve Erdoğan’ın toplantıları için organizeler yapmış, davetiyeleri basmasıyla hatırlanıyordu.
Mercury’nin de, SGR gibi Rusya bağlantılarının olduğu, Mueller’in de Mercury’yi özellikle Trump’ın eski kampanya manajeri Manafort ile bağlantıları için üzerine gittiği yine Washington Post tarafından haberleştirildi.
2016 yılının Mart ayındaki bu davet Turkish Heritage Org (THO) adına olsa da, bu davetiyelerin Mercury tarafından dağıtıldığı öğrenilmişti.
Bir STK olan ve siyasetten uzak olması gereken THO’nun Türk hükümeti lobicisi Mercury ile neden bir lobicilik ilişkisine girdiği anlaşılamamıştı.
Mueller’in Mercury’den özellikle Ukrayna’daki Yanukovich lehine, yani pro-Rusya lobiciliği hakkındaki belgeleri istediği WPost tarafından haberleştirildi.
Mercury, Türk hükümeti AKP için yaptığı lobiciliği Haziran 1 tarihinde sona erdirdiğini FARA dökümanı ile bildirdi.,
Sonuç:
Özellikle son 2, 3 yıldır AKP hükümetinin Washington’da yeni kurduğu lobicilik kurumları ile yer kapmak istediği ama bu işleri yaparken bazı ‘sakat’ ve ‘amatör’ yöntemleri seçtiği konuşuluyordu.
Bunda hiç şüphesiz Gülencilerle 2013’den sonra düşülen büyük kavga ve Gülencilerin ABD gibi bir ülkenin 50 eyaletinde çalışmalar yapması ve AKP için lobiciliğin büyük kısmını yüklenmesinin ardından, lobicilik alanında çekilmesiyle AKP bir anda boşta kalmıştı. Gülenciler 50 eyalete dağılan yüzlerce derneği ile yaptıkları lobiciliğin yerini AKP doldururken yaptığı acemelikler ve yanlışların büyük payı oldu.
Bunun yanısıra yine son zamanlarda Flynn skandalında ismi geçen bazı genç Türk işadamlarının ‘az zamanda çok iş yapma’ çabasıyla, birçok kuralsızlığı ve dikkatsizliği lobiciliğe eklemlesi ile başa gelen belalardan kurtulunamadığı anlaşılıyor. Washington’daki Türk lobiciliği ile uzun yıllardan beri iç içe olan bir kaynağın, son yıllarda AKP hükümetinin gözüne girmek için bazı ‘acemi’ işadamlarının ‘züccaciye dükkanına giren fil gibi’ ortalığı dağıttığını anlatıyordu. Profesyonel lobiciler bu yeni ‘yetme’ kurum ve işadamlarının yarattığı ‘tehlikeden’ çok şikayetçilerdi.
Şu da bir gerçek: Eğer Trump değil de Clinton seçimi kazanmış olsa idi, çok büyük ihtimalle Flynn’in yazdığı Türkiye yazısı da, yapılan lobicilik hataları da unutulup, gidecek, bu büyük skandallara dönüşmeyecekti. Trump’ın kazanması ilk haftalarda AKP hükümeti tarafından büyük bir sevinçle karşılanmıştı. Bunun nedeni bugünlerde daha iyi anlaşılıyor. Ama o ‘zafer’ şimdilerde AKP lobiciliği adına büyük bir dert olarak geri dönmüş durumda.
Önümüzdeki dönemde AKP hükümetinin başını ağrıtabilecek muhtemel sıkıntılar şunlar:
Flynn’in soruşturmasında AKP hükümetinin rolü ne olarak karşımıza çıkacak?
Ekim Alptekin’in AKP hükümeti ile ilişkileri bu lobicilik çalışmalarında ortaya çıkacak mı?
Flynn’in AKP hükümeti ile doğrudan çalışıp, çalışmadığı ortaya çıkacak mı?
Flynn, birçoklarının beklediği gibi FBI ile ortaklık yapıyor mu? Yapıyorsa neler anlattı?
Flynn’in FBI’ya teslim ettiği 600 sayfalık belgelerde Türk hükümeti ilişkisi nasıl anlatılıyor?
Alptekin’in de FBI soruşturmasının ilgi alanında olduğu kesin bir şekilde biliniyor. Eğer Flynn ceza almamak için FBI ile ortaklık yapıyorsa, Alptekin’in de doğruları söylemesi gerekiyor zira Büyük Jüri’ye yeminli ifade veriliyor ve yalan söylemenin çok büyük cezası var.
Alptekin, iddia ettiği gibi Flynn’e ödediği paranın kaynağını şeffaf şekilde gösterebilecek mi? Alptekin’in Hollanda şirketinin borç içinde yüzdüğü de ortaya çıkmıştı.
Konunun Türk hükümetini, Kremline’e bağlayacak bağları ortaya çıkacak mı?
Geçtiğimiz aylarda Politico’da 2 yazı ile Türk-Rus Washington lobi ile ilgili (David Zailkin) somut kanıtlar ortaya çıkacak mı?