Mülteci akını çocuk işçiliğini artırıyor

Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Hatice Canhilal, mültecilerin yoksulluğunun beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, çocuk dilenciliği, çocuk fuhşu ve çocuk ticaretini de artırdığını söyledi.

Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Hatice Canhilal, Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildiğini hatırlattı. Canhilal, modern çocuk hakları ve çocuk adalet sistemi paradigmasına da ışık tutan sözleşme ile devletlerin; ayrım gözetmeme, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleştiklerini, ancak bu noktada söz konusu değerlerin içselleştirilmesi sorunsalının gündeme geldiğine dikkat çekti.

Suriye'deki iç savaş nedeniyle yaşanan kitlesel göçlerin Türkiye'nin göç yönetimi ve yasadışı göçle mücadeledeki yetersizliğinden en fazla yara alan kesimin çocuklar olduğu vurgulayan Avukat Canhilal, şunları kaydetti: "Bu süreçte çocukların yaşama ve korunma haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiği görülmektedir. Yasal kapsamda yaşama, sağlık, eğitim ve barınma haklarına ilişkin düzenlemeler mevcut olmakla birlikte, göç yönetimindeki idari yetersizlikler ve altyapı sorunları nedeniyle sığınmacı ve mülteci çocuklar yasaların sağladığı bu haklara erişememekte, iyi beslenememekte, sosyal izolasyon ortamında büyümekte, hastalandıklarında uygun tedaviler görememekte, nitelikli eğitim haklarından mahrum kalmakta ve her türlü riske açık hale gelmektedirler. Mülteci yoksulluğu, beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk fuhşu ve ticareti de mücadele edilmesi gereken komplike sorunlar olarak artış göstermektedir. Çocuk Haklarına dair sözleşmenin 22. maddesine göre, Türkiye kendi topraklarında mülteci olan tüm çocukların sözleşmede yer alan haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür."

ÇOCUKLARA YÖNELİK RİSKLER ORTADAN KALDIRILMALI

Çocuklara yönelik risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için öncelikle idari kapasitenin güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Canhilal, "Göç yönetimine dair idari mekanizmaların geliştirilmesi, yasadışı göç ve insan ticareti ile mücadelede eden kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi ve eş zamanlı olarak uluslararası işbirliği mekanizmaları oluşturulması, göçmenlerin topluma entegrasyonu için politikalar geliştirilmesi, özellikle çocuk ölümleri, çocuk ticareti ve fuhşuna ilişkin soruşturmaların bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması gerekmektedir." dedi.

Devletin, çocukların yaşama hakkını korumak zorunda olduğunu ifade eden Canhilal, yazılı açıklamasını şöyle tamamladı: "Çocukların, sadece savaş hallerinde değil her türlü silahlı çatışma ortamında gerek doğrudan ve gerekse yakınlarının uğradığı zarar nedeniyle dolaylı olarak en çok risk altında bulunan kesim olduğu; yaşama ve korunma haklarının etkin bir şekilde sağlanması gerektiği tüm uygar toplumlarda genel kabul gören bir durumdur. Ülkenin bazı il ve ilçelerinde bir süredir devam etmekte olan silahlı çatışmalar, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, devletin yükümlülüklerini işletmesini zorunlu kılmaktadır. Sözleşme kapsamında devlet çocukların yaşama hakkını teminat altına almak zorunda olduğu gibi silahlı çatışmalardan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak üzere mümkün olan her türlü önlemi de almak zorundadır. Yaşam hakkı ihlal edilen çocuklara yönelik soruşturmanın bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturma ve dava aşamalarında ölüm olaylarında hayatını kaybedenlerin yakınlarının hukuki süreçlere katılımının sağlanması ve soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz gereğidir." CİHAN
19 Kasım 2015 12:58
DİĞER HABERLER