"Kendi çıkardığınız kanunu çiğnediniz. Ceza Usul Kanunu’nun 27. maddesi dururken 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ni nasıl yetkisiz göreceksiniz, verdiği “reddihakim kararı”nı nasıl yok sayacaksınız?"
Seçimden sonra, varsayalım ki İktidar ile muhalefet yer değiştirdi, Cumhurbaşkanı sarayından dışarıya kafasını uzatabilir mi?
Hakimleri, işadamlarını, gazetecileri böyle uluorta tehdit edebilir mi? “Ya devletin varlığını kabul edeceksiniz ya da yok olacaksınız” demiş, Kuveyt dönüşü. Kendi gazetesi bu lâfı manşetinde “ya devlete biat, ya da yokoluş” diye bize tercüme ediyor. “İtaat” bile değil kayıtsız-şartsız bağlılık, yani “biat”. Devletin varlığını inkâr eden olmadığına, kurumlara değil kişilere biat edildiğine göre demek ki cumhurbaşkanı ile devleti aynı kişi zannediyorlar. Devletin vicdanını temsil eden yargıçların kuduz köpek muamelesi gördüğü, devlet malına sahip çıkıp devlet adına yolsuzluğu soruşturan polislerin hapishane hücrelerinde, hırsızların pahalı rezidanslarda kaldığı bir ülkede, kendini devlet yerine koyan adamı kimse takmaz. Hukukun uygulanamadığı ve adaletin olmadığı yerde geride devlet mi bıraktınız?
(...)