"Erdoğan’ın Gezi ile başlattığı toplumu kutuplaştırma siyaseti toplumsal kesimler arasında derin bir uçurum yarattı. Muhalefet şimdi onu iktidar körlüğü ile fark edemediği bu uçuruma iterek seçimi kazanıyor."
Devlet Bahçeli’nin Erdoğan için kullandığı sıfatlar yenilir-yutulur cinsten değil. Tuhaf olan, bugüne kadar edilmiş bu en ağır hakaretleri Cumhurbaşkanı’nın duymazlıktan gelmesi.
Erdoğan tersine HDP ve kendisine karşı ironik ama nezaketli bir dil tutturan Demirtaş ile polemiği tırmandırıyor. Neden? Siyaset bir hesap işi. Bu hesapların arasında sonuç alabilmek için doğru rakipleri seçmek de var. Sövene sesinizi çıkartmayacak, ama nehrin aşağı kısmında su içenlere “neden suyu bulandırıyorsun?” diye efelik taslayacaksınız. Seçimlerde kösele gibi bir suratla döveceğiniz adamı seçmeye “siyasî strateji” deniyor. Erdoğan başkomutan edasıyla yürüttüğü seçim kampanyasında HDP’yi baraj altında bırakmayı aslî, oy oranını talî hedef olarak görüyor. Bu yüzden Bahçeli’ye cevap vermiyor, Demirtaş’a yükleniyor. Hesap doğru; ama kullandığı araçlar yanlış. HDP barajı geçerse bu başarı Erdoğan’ın eseri olacak. Erdoğan karşıtlığı HDP’nin batı bölgelerindeki yükselişinin ana dinamiği. Erdoğan HDP’nin kurduğu kampanya dolabına habire su taşıyor. Basit kurnazlığın sağduyuya mağlup olduğu bir durum bu; sebebi ise siyasî körlük, tavukkarasına benzeyen bir tür iktidar körlüğü.
(...)