"Yıllar boyunca her sabah iktidar sahibi olarak uyananlar, Neşet Ertaş'ın dile getirdiği "Seni ilelebet benimsin sandım" yanılgısına kapılır, uzun soluklu iktidarların kötü huyları da üstüne binince pişmanlık için çok geç kalırlar."
Uzun süren iktidarlar ister istemez alışkanlığa dönüşüyor ve varlık gerekçelerini kaybediyor. Yıllar boyunca her sözünüzde keramet aranınca, siz de uçmaya başlıyorsunuz.
Şeyhler uçmaya mütemayil olunca uçuracak müridler her zaman bulunuyor. Halbuki iktidar olmak bisiklet sürmeye benziyor. Sürekli pedal çevirmeniz ve hareket halinde olmanız gerekir ki düşmeyesiniz. Azmedip ustalaştıkça merdivenleri bile iki tekerleğin üzerinde tırmanmaya, akrobatik hareketlere başlıyorsunuz. Sonra bütün engeller bitince, hafif bir meyilde aşağı doğru pedal çevirmeden ilerliyorsunuz, hep böyle olacak sanıyorsunuz; ama aniden hiç beklemediğiniz şekilde yandan gelen bir kamyonun altına giriyorsunuz.
Yıllar boyunca her sabah iktidar sahibi olarak uyananlar, Neşet Ertaş'ın dile getirdiği "Seni ilelebet benimsin sandım" yanılgısına kapılır, uzun soluklu iktidarların kötü huyları da üstüne binince pişmanlık için çok geç kalırlar.
İktidarda süren yolculuk aynı zamanda bir yalnızlaşma serüveni. Kadro sürekli yenileniyor ve başlangıç çizgisinde önemli roller üstlenenlerin hiçbiri liderin yanında kalamıyor. İktidar gücü tek kişinin elinde yoğunlaştıkça başlangıçtaki fedakâr kadrolar yerini profesyonel emir kullarına bırakıyor. İktidar odağı, tekelleşme sürecini tamamlıyor; bu sefer ortaya başka bir sorun çıkıyor. Mücadele kendi içine döndükçe, iktidar kendisini yeniden üretme yeteneğini kaybediyor.
Firavun'un tanrılık iddiası, elindeki gücün sınırsızlığının ve rakipsizliğin eseriydi. Denetleyen ve dengeleyen bir güç olmayınca Firavun, iktidarını taşıyabileceği en uç noktaya taşıdı. Neron, iktidarının gücünü seyretmek için Roma'yı yakmıştı. Denetimsiz iktidar, iktidar sahibinin de başına belâ. Kaldıramayacağı, taşıyamayacağı bir gücün, kendi gücünün altında ezilmeye ve iktidar olarak varoluş sebebini kaybetmeye başlıyor.
(...)