Mümtaz'er Türköne: Muhtemelen aldıkları emir cümlesi bir adresi verip “çak!” Demekten ibaret.

Mümtaz'er Türköne: Muhtemelen aldıkları emir cümlesi bir adresi verip “çak!” Demekten ibaret.
"Kalem iktidarın emrine girip özgürlüğünü kaybedince, peşi sıra insicamını, mantığını, kalitesini de kaybediyormuş. "
Kalem iktidarın emrine girip özgürlüğünü kaybedince, peşi sıra insicamını, mantığını, kalitesini de kaybediyormuş. Çözümü zor bir paradoks: Fikir bu kadar aşağılara düşünce iktidara da faydası değil zararı dokunuyor. Onca para, onca iktidar desteği ve onca medya imkânı; peki sonuç? Seçim mağlubiyetinin sebepleri arasında Yandaş Medya'daki kalem ve söz sahiplerinin iticiliğinin, pespayeliğinin payını teslim edenler iktidar cenahında da çıktığına göre demek ki Üsküdar'da sabah olmaya başlamış. Kimsenin şahsî suçu değil, despotizmin parlak ve orijinal beyinlere, ince dokunmuş fikirlere ihtiyacı yoktur. En yalınkat, en kaba ve düşük düzey, zorbalığın hüküm sürmesi için mecburiyettir. Oryantal despotizmin ülkeyi nasıl kopkoyu bir karanlığa sürüklediğini sadece kalem ehline bakarak çıkartabilirsiniz. Ülke geriye gitti. Hakikat, iktidar hırsının oyuncağı oldu.

Kalem dediğin bir tehditi, bir hakareti mermi gibi namluya sürecek ve sonra gelen “ateş” emrine göre tetiğe basacak. Keskin nişancı gibi mangaldaki külü üflemelerine bakmayın, despot hedefin tutturulmasını değil, çıkan sesi önemser. Sesi çoğaltan ise, kalem değil despotun kiraladığı kaleme sağladığı barut, yani medya vasatıdır. İşte bu yolun sonuna gelindi. Havuz medyasındaki dağılmanın, hedefsizliğin sebebi de bu.

Dikkatinizi çekmiş olmalı. Yandaş medyada çıkan hedefe ayarlı tehdit ve hakaret içeren yazıların tamamı aslında bir cümleden ibaretti. Muhtemelen aldıkları emir cümlesi bir adresi verip “çak!” Demekten ibaret. Bu tek cümleyi çoğaltıp bir köşe yazısı boyutuna çıkartmak zor. Bu yüzden kırılmış plak gibi aynı nakaratı tekrarlayanlara medyada, ancak İstihbarat'ın “haber elemanları” ve yaptığı işle hiçbir ahlâkî bağlantısı olmayan tetikçilerde rastlanıyor. Araya sıkıştırdıkları “biz böyle istiyoruz” lâfı, kalemin ve fikrin pespayeliğini saklayan bir zırha dönüşürken, “siz kimsiniz?” diye soracağınız en basit soru, sadece o kalemden çıkan cerahatin kaynağını gösteriyor. Neyse ki sandığa tosladılar, merak etmeyin sayıları azalacak ve konumlarını kaybedecekler. Fikir fukaralığı demokrasi ile ters orantılıdır, özgürlükler gelişir ve iktidar denetlenirse bu tür sesler kesilir. Sivil örgütler ayağı ile resmi tamamlayabiliriz.

...

21 Haziran 2015 11:11
DİĞER HABERLER