[Murat Çetin] Korkudan eriyorlar!

Kendilerine karşı olan herkesi şeytanlaştırmadılar mı?
Murat ÇETİN- Samanyoluhaber.com 

 “İstanbul’a kar geldi, İmamoğlu balıkçıdaydı” dediler bu defa!  İmamoğlu o gün İngiltere Büyükelçisi ile yemek yemiş, şimdi yakındır İmamoğlu’nun kraliçe majestelerinin adamı olduğunun ilan edilmesi! Öyle yapmadılar mı bunlar, kendi içlerinden çıkan Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül’ü bir süre sonra kraliçenin adamı ilan ediverdiler! Yıllardır bilmelerine rağmen SP Lideri Temel Karamollaoğlu’na İngiliz asıllı eşi üzerinden saldırmadılar mı? Kendilerine karşı olan herkesi şeytanlaştırmadılar mı?

İşine gelmediklerine “Eyyy!” diye haykırırken bir süre sonra bu haykırmalarını yutmadılar mı ? Öteye gitmeye ne gerek var! 15 Temmuz’un finansörü ilan ettikleri Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) şeyhi ile sarmaş dolaş olmadılar mı ? Şimdi de Kaşıkçı cinayeti sonrasında demediklerini bırakmadıkları Suudi Arabistan yönetimi ile barışmak için adım atmıyorlar mı? Onlar değil mi bir süre önce İsrail’le kavga ederken geçen ay gönderdikleri özel uçala hahamları Ankara’ya getirtip, Saray’da özel ayin yaptıran! Sayalım mı daha, saymakla biter mi? Bitmez elbette ama bunlarda ar damar kalmadı ki anlasınlar !

Şimdi ise yaptıklarının bir benzerini yapıyorlar. Hedefte bu defa yine İmamoğlu var! Dün teröristleri işe almakla suçlanan İmamoğlu bu defa balıkçıda vakit geçirmekle suçlanıyor! Aman efendim hasıl balıkçıya gidermiş! Aman efendim nasıl olur da bir büyükelçisi ile vakit geçirirmiş! Dedim ya yakındır kraliçenin adamı olarak suçlanması! 

Bir süre önce teröristleri! işe almakla suçlanan ve hakkında inceleme başlatılan İmamoğlu her fırsatta hedef haline getirilmeliydi. Peki neden? 1994 yılından 2019 yılına kadar yani tam 25 yıl bir bakıma İstanbul’un yönetimini elinde bulunduran Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmesini bilmişti de ondan! Erdoğan, yenilgiyi hazmedemeyen bir lider. İstanbul’da sözde Binali Yıldırım’ın özde kendisinin kaybettiği yerel seçimlerdeki bu yenilginin acısını unutamıyor. Şimdi ise korkuyorlar. Eğer olur da İmamoğlu aday olursa İstanbul’da aldıkları 800 bin oyluk farkın daha da büyümesinden endişe ediyorlar. Ve bu farkın bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde 8 milyona çıkmasının içten bile olmadığını görebiliyorlar artık. Yaşanan ekonomik kriz sonrasında Cumhur ittifakının oy oranını yüzde 35’lerde sürünüyor. Yüzde 51’in artık mümkün olmadığını görüyorlar ve ondan korkuyorlar. 

Millet İttifakı’na “adayı açıkla!” baskısı kuran Erdoğan ve ortağı Bahçeli, cevapsız kalan bu çağrılar karşısında hırslarını en büyük potansiyel aday İmamoğlu’ndan çıkarıyor. İmamoğlu’nu dövmekle bir bakıma Milet İttifakı’nı dövdüklerini sanıyorlar. Bu korkularında da yerden göğe kadar haklılar. Şunda şüphe yok ki 2019 yerel seçimlerindeki başarısı nedeniyle İmamoğlu, Millet İttifakı’nın en güçlü Cumhurbaşkanı adayları arasında bulunuyor. 2019’da HDP başta olmak üzere Cumhur İttifakı karşısındaki bütün muhalif kesimlerden oy aldı. Aradan geçen süre içinde başarısı da yine bu kesimler tarafından takdir ediliyor. Aday olması halinde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin yanı sıra DEVA ve Gelecek Partileri’nden de oy alması beklenmelidir. Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu’nun geçen hafta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener ile bir araya gelmesi ittifakın genişlemesi açısından büyük önem taşıyor. DEVA Partisi Lideri Ali Babacan’ın da bu yöndeki çabalarını yabana atmamak gerekiyor. Küçük sol partilerle birlikte üçüncü bir ittifak kurma arayışı içinde olan HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde Millet İttifakı adayını desteklemesin hiç de şaşırtıcı olmaz.

Erdoğan’ın daha önce söylediği bir söz vardı “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır.” İşte İmamoğlu’nun üzerine bu kadar gidilmesinin tek nedeni bu!  İstanbul’u alan İmamoğlu’nun şimdi bütün Saray’ı ele geçirmesinden korkuyorlar. Ama asıl tek korku bu değil! Erdoğan, saltanatının gitmesinden öte yargılanmaktan korkuyor. Sadece Erdoğan değil artık birçok AKP’li bunu görüyor. Ve onun için gelecek ilk seçimi ne olursa olsun kazanmak istiyorlar.

 Bu hırsları nedeniyle karanlıkta ıslık çalıyorlar ! Hem korkuyorlar hem ıslık çalmayı sürdürüyorlar. Millet İttifakı’nın seçimleri kazanacağından eminler ve bunu engellemek için türlü türlü senaryo hazırlıyorlar. Hile üstüne hile, oyun içinde oyun kuruyorlar. Kaybetmek için değil kalmak için plan yapıyorlar ve bunun için de her şeyi mübah görüyorlar. Kendi saltanatları için ülkeyi yakacak kadar gözü dönmüş bir şekilde ortalıkta dolanıyorlar. Onlar korktukça toplumun da korku duvarları yıkılıyor. Korku duvarları yıkıldıkça zıvanadan çıkıyorlar ve daha büyük korkutmak için bahane arıyorlar.  

 Sedef Kabaş’ın tutuklanması da bundan. Sezen Aksu’ya saldırmaları da ! Hasılı bir MİNİK SERÇE’ye taş atacak kadar zavallı hale geldiler. Ama Minik Serçe  AVCI başlıklı şiirinde korkusuzca anlatmış artık korku duvarlarının yıkıldığını!

 “AVCI

Sen beni üzemezsin

Zaten çok üzgünüm

Nereye baksam acı

Nereye baksam acı

Ben avım sen avcı

Vur bakalım….

Sen beni sezemezsin

Dilimi ezemezsin

Nereye baksam acı

Nereye baksam acı

Kim yolcu kim hancı

Dur bakalım…

Beni öldüremezsin

Sesim, sazım, sözüm var benim

Ben derken ben herkesim

Sonuç olarak 47 yıldır yazıyorum….

Yazmaya da devam edeceğim. 

 SEZEN”
27 Ocak 2022 15:30
DİĞER HABERLER