[Murat Çetin] Sadat- Wagner

Samanyoluhaber.com yazarı Murat Çetin'in analizi

MURAT ÇETİN

Rusya Lideri Putin ile AKP Lideri Erdoğan arasındaki siyasi işbirliği sanıyorum ileri dönemlerde bazı akademisyenler tarafından tez konusu yapılacaktır. Her iki liderin tutum ve davranışları her iki lider ile ilgili bir akademik çalışma yapmayı gerektiriyor ve doğrusu her iki lider de bunu hak ediyor. Belediye başkanlığından siyaset basamaklarını hızla çıkan Tayyip Erdoğan ve dünyanın en etkin istihbarat birimlerinden KGB’de yetişerek siyaset sahnesinde yükselen Vladimir Putin! Her iki lider de neredeyse çeyrek asırdır ülkelerini yönetiyorlar. Ve karşılaştırmalı olarak bakıldığında her iki liderin de benzer tarafları çok fazla. 

Siyaset yapma şekilleri de birçok açıdan birbirine benziyor. Her iki lider de siyasette başarılı olmak için birçok şeyi mubah görüyor. Her iki lider de partisinde tek adam konumunda. Her iki liderin de siyasetini etkin bir şekilde yürütebilmesi için kendisine sadık iş insanları bulunuyor. Her iki liderin kendi denetiminde bir medyası var. Her iki lider de kendi ülkelerinin ordusu üzerinde etkin durumda. Her iki lider de bununla yetinmeyerek resmi ordunun dışında kendilerine bağlı (Putin Wagner’i, Erdoğan SADAT’ı yapılandırdı) paramiliter güçler oluşturdu. 

Her iki lider de kendisine muhali isimleri bertaraf etmek için her türlü yöntemi kullandı ve kullanıyor. Her iki lider de Batı karşıtı. Her iki liderin de petrol, doğalgaz ve enerji konularında kendilerine bağlı ortaklıkları bulunuyor. Ve dahası her iki lider birbirlerini çok iyi tanıyor ve birbirlerine güvenmiyor. Ve bu nedenle her iki lider mecburiyetten kaynaklanan siyasi işbirliğini uzatabildiği kadar uzatmak istiyor. Şimdi diyeceksiniz ki “Bu yazı ile nereye varmak istiyorsun?” Anlatayım!

Putin ve Erdoğan’ın kendilerine bağlı paramitiler güç oluşturduğu ifade ettim. Evet, Wagner Putin, SADAT ise Erdoğan’ın siyasi iradesine uygun olarak kurulmuş ve gayri nizami harp usullerini kullanan iki şirkettir. Kuruluş yöntemleri, şekilleri, hedefleri ve bağlı oldukları siyasi iradenin talimatına uygun yapılanmaları oldukça benziyor. Wagner ve SADAT’ın hangi bölgelerde hizmet verdiklerini öğrenmek için resmi internet sitelerine bakmak yeterli. Wagner ve SADAT’ın özellikle Suriye, Irak, Libya, Cezayir, Kafkaslar ve Balkanlarda Zaman zaman birlikte çalıştıkları ve zaman zaman karşı karşıya geldikleri hatta birbirlerinin etkisini kırmak için örtülü mücadeleye giriştikleri güvenlik ve istihbarat dünyası tarafından bilinen bir gerçek. 

Kuşkusuz Türkiye’de iktidar SADAT’ı göz ardı etmek için elinden geleni yaparken Rus paralı asker grubu Wagner ve lideri Yevgeni Prigojin 2023 yılında adından oldukça söz ettirdi. Zengin bir iş insanı olan Prigojin, "Putin'in şefi" diye tanınıyordu ve Prigojin için Putin “kurtarıcı bir liderdi.” Ancak Putin’in Şefi olarak Prigojin, 23-24 Haziran 2023 tarihinde Rus ordusunun kendi savaşçılarını hedef aldığını iddia ederek Rus Silahlı Kuvvetleri'nin elitlerini devirme sözü verdi. Moskova'ya doğru yürümeye başlayan Wagner militanları, Rusya'nın güneyindeki Rostov-na-Donu'yu ele geçirdi. 23 Haziran'da başlayan ayaklanma, 24 saatten kısa sürdü. Belarus Lideri Aleksandır Lukaşenko arabuluculuğunda Putin ile Prigojin arasında yapılan görüşmeler sonucunda Wagner ilerlemesini durdurdu. Anlaşma kapsamında suçlamalar düşürüldü ve Prigojin, Wagner üyeleriyle birlikte Belarus'a geçip Minsk'in ordusunu eğitmeyi kabul etti. Prigojin, ayaklanmadan sonra genellikle sessizliğini korudu. Bu olayın üzerinden daha üç ay geçmeden Prigojin’in şüpheli bir uçak kazasında ölümü bütün dikkatlerin yeniden Wagner’e çevirdi. Prigojin’in ölümünden sonra Kremlin Sarayı’nın Wagner savaşçılarını Rus ordusuna sadakat yemini etme çağrısında bulunması Wagner’in geleceği konusunda birçok soru işaretinin oluşmasına neden oldu. 

En merak edilen ise Wagner yoluna nasıl devam edecek, Prigojin’in öldürülmesi sonrası yapılan intikam yeminlerine sadık mı kalacak yoksa Putin’e mi biat edecek? Putin’in, Prıjigon’un ölümünden sonra Wagner’in bazı illegal faaliyetlerine ilişkin verileri yok etmek için yoğun bir gayret içinde olduğu Rusya dışındaki bağımsız Rus medyası tarafından çokça yazılıp çiziliyor. Putin’in atacağı olası adımlar ya da Wagner’in tavrının ne olacağını yaşayarak göreceğiz. 

Aslına bakılırsa Wagner ve Prigojin olayı Türkiye’nin de nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Tayyip Erdoğan’ın sırtını dayadığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) personel kazandırma konusunda yetkin olan SADAT’ın bundan sonra nasıl bir süreç içinde hareket edeceğini görmek gerekiyor. Wagner, Putin için bir tehdit unsuru olduktan sonra gözden düştü ve lideri öldürüldü. Ancak SADAT ve onun yönetim kadrosu için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Zira SADAT ve yönetimi Tayyip Erdoğan’ı sadece bir lider olarak değil kurtarıcı “Mehdi” olarak görüyor. Bu nedenle SADAT için Erdoğan desteklenmesi gereken bir dini önder!

Aynı durum SADAT için de söz konusu. SADAT, Tayyip Erdoğan için daha da güçlenmesi istenilen paramiliter şirket olma özelliğini koruyor. Zira SADAT, yurtdışındaki gayri nizami operasyonlarını hala sürdürüyor. 15 Temmuz 2016 darbe olayının uygulanmasının en etkin unsurlarından olan SADAT’ın yeni yapılanma süreci içinde olduğu, Eylül-Ekim 2023 tarihlerinde yaşları 23-30 arasında 830 kişi alacağı, bu kişilerin 6 ay sürecek eğitim sonrasında Silahlı Özel Güvenlik sertifikası verileceği ve bunun yanında Suriye-Afganlı bazı gençlerin Türkçe eğitimden geçirildiği çok güvenilir kaynaklardan tarafından aktarılan bilgiler. 

Kim kimin için taş döşüyor

Peki tüm bu hazırlıklar ne için? Kuşkusuz SADAT’ın TSK ile Suriye’deki faaliyetleri de önemli bir başlık. TSK kadrosu, Suriye’deki radikallerle doğrudan temas kurmaktan çekindikleri noktada SADAT’ı kullandı. Erdoğan’ın siyasi direktifleriyle MİT üzerinden yapılan silah sevkiyatında alanda silahları teslim edebilecek, güvenliği sağlayabilecek tek güç TSK’ydı. TSK bu işten mümkün olduğunca uzak durabilmek için son teslimatlarda SADAT kadrolarını kullandı. Bunda Suriye’ye silah ve mühimmat taşıdığı ortaya çıkan MİT Tırları’nın Ocak 2014 tarihinde durdurulması etkili oldu. Bu tarihten sonra ne TSK ne de MİT kendisine riske etmedi ve bütün işlemler SADAT üzerinden yapılmaya başlandı. Ayrıca ABD ile yürütülen eğit donat faaliyetlerinin dışında, Türkiye’nin eğitim verdiği daha uç radikal gruplara eğitimde de SADAT kullanıldı. Bu çerçevede özellikle Afrin’de bir eğitim kampının olduğu iddiaları gündemden düşmedi. SADAT’ın verdiği silah ve gayri nizami harp eğitimine ilişkin videolar sürekli olarak yayınlandı. 
 
Erdoğan için SADAT’ın asıl misyonu Suriye ve Libya gibi coğrafyalarda yapılan faaliyetler değil. Erdoğan için SADAT’ın asıl önemi TSK’nın şekillendirilmesi ve TSK’daki kadrolaşmada. 15 Temmuz’dan sonra TSK’ya 20 bine yakın subay alındı. Bu süreçte alım mülakatlarında SADAT etkindi. Erdoğan iktidardan devrilse de ideolojisinin devamı için TSK içerisinde önemsenmeyecek bir kadrolaşma oluşturmuş durumda. Bu kadrolar Erdoğan devrilse de tasfiye edilmedikçe varolacaklar ve bu kadroların odak noktası SADAT. 15 Temmuz darbe planında fikir ve eylem birliği yapan TSK içindeki “Mehdi” bekleyen SADAT’çılar Türkiye’nin geleceğindeki önemli bir tartışma noktası. Ulusalcı kesim için TSK içerisindeki SADAT kadroları bir numaralı gündem. Görünen o ki SADAT’çılar ve Ulusalcılar yeni bir sürece hazırlanıyor. Asıl sorulması gereken soru ise şu: Yeni süreçte SADAT’çılar ile Ulusalcıların 15 Temmuz darbe planında olduğu gibi işbirliği içinde olacaklar mı, yoksa bir ayrışma mı yaşanacak? Yani demem o ki bir süredir döşenen taşların anlamı ne, kim kimin için taş döşüyor? 

31 Ağustos 2023 15:04
DİĞER HABERLER