Murat Yetkin: Bu atışma 7 Haziran'da hem milliyetçi Türk, hem muhafazakar Kürt oylarına yönelik bir ikili hamle mi?

Murat Yetkin: Bu atışma 7 Haziran'da hem milliyetçi Türk, hem muhafazakar Kürt oylarına yönelik bir ikili hamle mi?
"Acaba AK Parti 7 Haziran seçimlerinde PKK ile anlaşma nedeniyle milliyetçi Türk ve muhafazakar Kürt oyları kaybetmemek için böyle ikili bir hamle mi planlamıştır?"
(...)

Son bir haftadır ortaya çıkan tablo insanın aklına “Bütün bunlar Erdoğan’dan habersiz mi yapıldı?” sorusunu getiriyor.
Çünkü Erdoğan, üstelik tam da Öcalan PKK’ya silahlı mücadeleye son verme çağrısı yaptığı günün akşamında çıktı, zaten hükümetin Dolmabahçe’de HDP ile birlikte resim vermesini de yanlış bulduğunu söyledi.
İşin ilginç yanı bu iki söylediğinin de yanıtsız kalmamış olması. İlkinde Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Erdoğan’ın yanlış yaptığını söylemekle yetinmedi, Anayasal sorumluluğun hükümette olduğunu hatırlattı.
İkincisinden sonra da “Kendisini seviyoruz, sorunumuz yok, ama hükümet biziz” yanıtını verdi. Bu demirden leblebi gibi bir sözdür ve “Yürütme işini bırakın biz yapalım” sözünün nezaket sınırlarında söylenmiş halidir.
***
İşin diğer ilginç yanı, tıpkı Hakan Fidan’ın MİT’te Davutoğlu’nun isteğiyle istifa edip AK Parti adayı olmasının Erdoğan’ın baskısıyla geri alınmasında olduğu gibi, bu defa da Erdoğan-Arınç atışmasının “danışıklı dövüş” olduğu yorumlarının yapılması, inandırıcı bulunmamasıdır.
Acaba AK Parti 7 Haziran seçimlerinde PKK ile anlaşma nedeniyle milliyetçi Türk ve muhafazakar Kürt oyları kaybetmemek için böyle ikili bir hamle mi planlamıştır?
Siyasetin bu kadar sertleştiği ve kutuplaşmanın arttığı seçim ortamında hiç bir senaryoya kesinkes yoktur demek mümkün değil, ama sanki Arınç’ın çıkışları “iyi polis-kötü polis” oyunu için fazla gerçek.
***
Çünkü eğer bu bir “iyi polis-kötü polis” oyunuysa, pek inandırıcı değil.
Zaten bakın HDP’liler (eminim Kandil’deki PKK’lılar da) nasıl tadını çıkarıyor Ankara’daki bu kafa karıştırıcı durumun...
Selahattin Demirtaş dün Erdoğan’ı hedef alan iki şey söyledi bu tartışmayla ilişkili.
Birincisi, Erdoğan’ın tek olmak istediği ama tek başına kalacağı sözüdür.
İkincisi, Erdoğan’ın Dolmabahçe’de okunan 10 maddeye karşı olmasının HDP’yi tek başına süreçten çekmeye yetmeyeceği sözüdür; Demirtaş sırf Erdoğan karşı çıkıyor diye PKK’nın silahlı eylemlere başlamayacağını söylemektedir.
***
Yani Demirtaş, Kürt meselesinin muhatabının 2012 yılında nasıl Türkiye Cumhuriyeti hükümeti idiyse, bugün de öyle olduğu, muhatabın cumhurbaşkanı olmadığını söylemektedir.
Hükümet de HDP’de çözüm için birbirini muhatap aldığını medya yoluyla Erdoğan’a söylemektedir; görünüm budur.
Ve eğer Fidan olayında olduğu gibi bu da danışıklı dövüş değil, gerçek ise –ki bana öyle görünüyor- o zaman zaten üç döneme takılan Arınç’ın, kariyerini feda etme pahasına Erdoğan’ın hükümet işlerini kontrolüne alma eğilimine dur deme kararından söz edebiliriz.
***
Çünkü bu gelişmelerin zaten Fidan olayından bağımsız olduğunu düşünmek saflık olur; o zaman Fidan’ın Kürt meselesinin bu kritik aşamasında gitmesinin yanlış olduğunu söyleyen Erdoğan’ın kendisiydi.
Ama İzleme Grubu isimlerinin basına sızması konusunda Erdoğan’ın haklı olduğunu söylemek gerekiyor. Bu iş AK Parti saflarında hiç beklenmeyen bir alanda ikiliğe yol açmaya başladı bile.
Baksanıza... Sızan listelerde isimlerini göremeyen malum meslektaşlar oklarını nasıl isimleri çıkanlara çevirmeye başladı, izliyorsunuz değil mi?

23 Mart 2015 10:01
DİĞER HABERLER