Bir AK Partili ‘Cenazedeyim' diye mesaj atınca panikledim, bir yakınını kaybettiğini düşündüm.
Bir AK Partili ‘Cenazedeyim' diye mesaj atınca panikledim, bir yakınını kaybettiğini düşündüm.
Heyecanla ‘Hayırdır, kim öldü' diye sordum. ‘Kongredeyim' dedi. Tamam anladım, başka söze hacet yok. Sıradan biri değil, partinin kurucusu. En üst düzeylerde görev yaptı. Zor zamanlarda davaya vücut verenlerden. Bir başkası ‘İçerisi kalabalık. Boş yer yok. Ama coşkusuzluk, ruhsuzluk ve iştahsızlık var. Partinin durumu ağır. Hiçbir şey yokmuşçasına davranan hasta yakınları gibi herkes sessiz, rol yapıyor.' dedi. AKP'de eleştiriler, itirazlar hep fısıltıyla. Sebebi malum. Havuç ve sopa... İkisi de büyük.
Aslında olağan bir kongreydi. AKP, yapmak zorundaydı. Erteleme imkânı yoktu. Olağanüstü şartlarda gitti. Ve olağanüstü sonuçlar doğurdu. En çok yankılanan kongre oldu.
İki seçim arasında gerçekleşen kongrede yapılacaklar bellidir. Seçimin dışına çıkılmaz. Bir önceki seçimin muhasebesi ve yeni seçimin stratejisi belirlenir. En az konuşulan seçim oldu. 7 Haziran yenilgisinde teşkilatların sorumluluğu neydi, ne tür dersler çıkarıldı öğrenemedik.
Kongreye MKYK listesi damgasını vurdu. Tartışması öncesinde başladı. Kongre günü bile krizin habercisiydi. Davutoğlu, Erdoğan'ın yurtdışında olacağı 12 Eylül'ü özellikle tercih etti. Belli ki manevra kabiliyetini artıracağını hesapladı. Ama sicili kötüydü. Erdoğan, 7 Haziran listesinde kendisinden kaçırdığı son dakika değişikliklerini unutmadı. Kazakistan seyahatini iptal etti. Listeyi emin ellere teslim etmesine rağmen Davutoğlu'na güvenmedi, güvenemedi. Liste kavgası kongreden önce yaşandı, sonuca bağlandı. Salonda sadece onaylandı. Herkes biliyor ki Davutoğlu, ne itiraz ettiklerini listeden çıkarabildi ne de birlikte çalışmak istediklerini listeye yazdırabildi.
Bir AK Partili, “Davutoğlu'nun sünnet edileceğini biliyorduk. Reis kızgındı. Ama bu kadarını beklemiyorduk. Kelimenin tam anlamıyla hadım edildi.” dedi. Cumhuriyet tarihinde hiçbir genel başkan bu duruma düşmemişti. Akbulut dahil. AKP'nin başı başka, gövdesi başka. Büyük bir uyumsuzluk var.
Doğrusu ‘sancıdan' haberdardım ama Davutoğlu'nun bu kadar sıfırlanacağını beklemezdim. AK Parti'nin AKP'ye dönüştüğünü, Gül'lerin, Arınç'ların yerini Efkan Ala'lar, Süleyman Soylu'ların aldığını defalarca yazdım. MKYK listesi de, kongrede yaşananlar da benim için sürpriz değil.
Devasa görüntüsü aldatıcı. Rakamlar gerçeğin ifadesi değil. Gövdeye kurt gireli çok oldu. AKP, içinden çürüdü. Artık dava yok, misyon yok. Ruh gitti. İskelet kaldı. AKP'nin omurgasını eskiden olduğu gibi partiye gönül verenler, dava sahipleri değil, AKP'den geçinenler oluşturuyor.
MKYK'da sıfırlanan sadece Davutoğlu değil, biraz iddiası olan herkes ufaldı. Örnek mi? Numan Kurtulmuş... Tek başına kaldı.
AKP analizleri gerçeklikten çok uzak. Öze dönüşten, yenilenmeden Erdoğan'ın mührünü vurduğundan söz ediliyor. Bu kongre tablosu ne öze dönmekle, ne yenilenmekle ne de Erdoğan'a tam bağlılıkla açıklanabilir. Bir kere öze dönüş yok. Yenilenme, isim ve yüz değişikliğiyle olmaz. İlke ve değer gerekir. AKP Erdoğan'ın çizdiği çerçevenin dışına hiç çıkamadı ki. Davutoğlu, Saray'a rağmen hangi politikayı yürüttü?
Bu kongre Davutoğlu'nun sıfırlandığı, partinin birliğinin bozulduğu, AK Partililerinin tasfiye edildiği kongre olarak tarihe geçecek. Şu an bir büyük duygusal kopuş var AKP'de. Buzdağı gibi dev bir parça ayrıldı. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. AK Partililerin birçoğu pek yakında kara propagandanın ve psikolojik savaşın hedefi olacak. ‘Bu parti seni şu makama taşıdı' cümleleriyle başlayan öfkeli çıkışları sık duyacağız. Not edin: Davutoğlu'nun paketleneceği günler uzak değil.