Sanatçı Gökmen’in ‘Yusuflara Selam Olsun’ albümü yakın zamanda müzikseverlerle buluşacak. Norveç Time To Help Derneği ve Norveç Nordlys Kadınlar Derneği’nin davetlisi olarak Oslo’ya giden Gökmen ile albümün hazırlık aşamalarını konuştuk. Bazı problemlerle karşılaştıklarını belirten Gökmen, “Albümümüzü hiçbir yapımcı üstlenmedi. ‘Kötü ev sahibi, insanı ev sahibi yaparmış.’ derler ya, aynen öyle oldu. Biz de ‘GKM Prodüksiyon’u açtık ve albümümüzü çıkardık. Bu olumsuzluklar bizi yapımcı yaptı.” dedi. Albümle suçsuz yere hapis yatan emniyet müdürlerinin ailelerine ve çocuklarına destek olmaya çalışacaklarını belirten Gökmen, onları ilk günden beri kendi ailesi gibi gördüğünü anlattı. Burç FM’de yayınlanan radyo programında da ailelerden gelen mesajları okuduğunu hatırlatan Gökmen, albümün gelirlerini emniyet müdürlerinin aileleri için harcayacağını dile getirdi. Gökmen, “Albüm satışından gelen gelirle, sahne alarak, bu aileler ve onları sevenler ile güzel bir yerde akşam yemeği verip, moral gecesi düzenlemeyi düşünüyorum. Programda, ailelerine ve çocuklarına küçük hediyeler alıp, farklı bir gece yaşatma arzusundayız.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de sanatın ve sanatçının değerinin olmadığını kaydeden Gökmen, “Mesele sahiplenme hadisesi. Sen AKP’nin sanatçısı isen, o parti iktidarda olduğu müddetçe siz iyi bir sanatçısınız. Müzikte adam kayırmak olmaz. Müzik özgürlük, ruh ve gönül işidir. Bu iş topille olmaz. Maalesef bizim ülkemizde Ankara’da dayın yoksa, yaptığın müzikte de birazcık sıkıntılar var demektir.” diye konuştu. “Sanatçı olmak, birilerinin gücünün arkasına sığınmak değildir.” diyen Gökmen, hükümetin baskıcı tutumuyla ilgili soruya “Hükümetin dediği gibi konuşur, istediği gibi hareket ederseniz, siz baştacı edilirsiniz.Velev ki yanlışa yanlış derseniz, doğruyu savunursanız, haklının, mazlumun, ezilmişin yanında olursanız ve karşı tarafın istediği gibi bir insan olmazsanız konser ve dizileriniz iptal olur. Televizyon programlarına çıkamazsınız.” cevabını verdi.

Müzik lisesindeki öğretmenlerinin İstanbul Üniversitesi hayalini duyduklarında ‘Diyarbakır Dicle Üniversitesi neyine yetmez.’ diyerek kendisiyle dalga geçtiklerini anımsayan Gökmen, Diyarbakır’da gittiği dershanelerin hayatındaki etkilerini paylaştı. Yeni açılan Sur Dershanesi’nden anne, babasına bahsettiğini belirten Gökmen, o günleri şöyle anlattı: “Annemin iki bileziği vardı ve onunla beraber Sur Dershanesi’ne gittik. Bizi Karadenizli bir öğretmen karşıladı. Bendeki o samimiyeti yüzümden anlamış olsa gerek ki, bana, ‘Gökmencim İstanbul’u mu kazanmak istiyorsun?’ diye sordu. Ben de ‘evet’ cevabını verdim. Öğretmenim, ‘Haydi, bismillah diyelim başlayalım.’ dedi. Ama ben, cevaben, ‘Gücümüz belki yetmeyebilir öğretmenim.’ dedim. Onlar da, maliyetlerin yarısını kendileri, yarısını da bizim karşılayabileceğimizi söylediler. Böylelikle annemin bir bileziğini onlara verdik ve diğer bileziği de bize kalmış oldu.”

Diyarbakır’daki dershanelerin kendisi gibi birçok kişinin elinden tuttuğunu söyleyen Gökmen, şöyle konuştu: “Kimi doktor oldu, kimi öğretmen, kimi polis ve kimisi de benim gibi sanatçı oldu. Bundan dolayı, benim dünyamda dershane ve okuma salonları çok önemli. Herkesin de dershaneleri desteklemesi gerektiğini istiyor ve bundan mutluluk duyan biri olarak daima olumlu şekilde destekçileri olduğumu her yerde haykırıyorum: “Allah, Diyarbakır Sur Dershanesi’ndeki öğretmenlerden ebeden razı olsun.”