"İnsanın akıl sağlığını yitirmesi için bütün şartlar mevcut bu ülkede. Âdetâ kafası yalnızca fesada çalışan kör cahilliğin kol gezdiği bir çıfıt çarşısında dolanır gibiyiz. İçini karıştırma sırasının orduya geldiği, sıklaşan pislik atma gayretlerinden de anlaşılabiliyor, pekâlâ. Nitekim şimdi de Harp Akademilerine giriş sınavı sorularının çalındığı dedikodusu üzerinden bir “paralelci” avına çıkabileceklerini sanıyorlar."
(...)
Siyasal kişiliği asker kişiliğinin tamamen önüne geçmiş bulunan koca İsmet Paşa’nın bile, biz Harbiye’de öğrenciyken Okul Komutanımız Namık Kemal Ersun’a kahve içmeye gelmesi, heyecan yaratmayan bir sıradanlıkta olurdu.
Alpaslan Türkeş’in de orduda neden sanıldığı kadar tutmadığı, üstünde durmaya değer bir konudur.
Sakın artık birer “sivil” oldukları için olmasın?
Cumhurbaşkanı olsalar bile generallere hâlâ “komutanım” diye hitap etmenin, askerlerde sivillerin anlayamayacağı bir karşılığı vardır.
Hitler, Mussolini ve Stalin’in, sivil oldukları hâlde neden üniforma giyme ihtiyacı duyduklarına da bir bakmak lâzım.
Fakat şimdi konumuz bunlar değil!
Harp Akademilerinin sınav soruları çalınabilir mi?
Hemen söyleyelim:
Çalınamaz!
Çünkü pratikte bir faydası olmaz.
Sınavlar dört gün sürer.
Bir ve ikinci günün genel ve askerî kültür bilgilerinden ziyade, asıl üç ve dördüncü günde işlenen “taarruz” ve “savunma” meselelerinin hâlli önemlidir.
Eğer askerî literatürü sular seller gibi bilmiyorsanız, hiçbir şey yapamazsınız.
Ya da ancak şöyle olursa,
(...)