Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu, güncel gelişmeler üzerine Rusya-Ukrayna savaşında NATO'nun durumunu sorguladı.
Çok sayıda okuyucu için bu başlık ağır gelmiş olabilir. Ancak, ABD merkezli Responsible Statecraft dergisi, NATO'nun askeri doktrininin Ukrayna savaşında başarısız olduğunu ve Rusya'nın gerçek muharebe koşullarında NATO ittifakını geride bıraktığını ortaya koyan çarpıcı bir analiz yayınladı. Soğuk Savaş döneminde geliştirilen "Air Land Battle" konseptinin, konvansiyonel silahlara ve derin arka hatlara ulaşabilen insansız hava araçlarına sahip bir düşman karşısında işlevsiz kaldığı belirtildi. Analize göre Ukrayna ordusu, geçen yaz Zaporijya bölgesindeki başarısız karşı taarruzun ardından NATO doktrinini terk etmek zorunda kaldı. Ağır kayıplarla sonuçlanan bu operasyon, Batı'nın askeri yaklaşımının modern savaş koşullarına uygun olmadığını acı bir şekilde gösterdi.
Baltık ülkelerinde yapılan son NATO tatbikatlarında Fransız birliklerinin siper temizleme operasyonlarını drone kullanmadan, sadece piyade silahlarıyla gerçekleştirmesi, ittifakın değişen savaş dinamiklerine ayak uyduramadığının kanıtı olarak gösteriliyor. Rus ordusunun ise tüm seviyelerde drone kullanımını benimsediği vurgulanan analizde, keşiften hedef tespitine kadar her aşamada insansız sistemlerden etkin şekilde yararlanıldığı belirtiliyor. Rusya'nın yeni savaş teknolojilerine hızla adapte olabilme yeteneği, NATO'nun katı ve eski doktrinleriyle karşılaştırıldığında belirgin bir avantaj sağlıyor. Uzmanlar, NATO ülkelerinin geçmişte kalarak operatif uyum sağlama yeteneğini kaybettiği sonucuna varıyor. Rusya'nın hem taktik hem de teknolojik alanlarda ittifakı geride bıraktığı vurgulanırken, doğrudan bir çatışma durumunda NATO'nun savaş kabiliyetinin ciddi şekilde sorgulanacağı ifade ediliyor.
Amerikalı subay: NATO, Ukrayna’yı kurtaramadı
Makalede görüş bildiren uzmanlar, Ukrayna cephesindeki deneyimlerin NATO'nun askeri doktrinini acilen revize etmesi gerektiğini gösterdiğini, aksi takdirde teknolojik üstünlüğün Rusya'ya geçmeye devam edeceğini belirtiyor. Makalede anlatılanlar, Batı'nın askeri stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği yönündeki tartışmaları alevlendirecek nitelikte. Buna ilaveten, günlük yaklaşık 500 adet İHA üretimine ulaşan ve balistik füze sayısı açısından zirveyi zorlayan Rus askeri sanayi bütçesindeki artışları da eklemek gerekir.
Benzer bir yaklaşım ABD özel kuvvetlerinin emekli yarbaylarından Tony Shaffer’den geldi. YouTube kanalı Judging Freedom'a konuşan Shaffer, "Rus birlikleri sistematik şekilde ilerlerken, Ukrayna artık ABD'nin askeri ve mali desteğinden yoksun. Bu koşullarda NATO strateji üretse bile Ukrayna ordusu en fazla iki ay dayanabilir" dedi. Shaffer, Rusya'nın yavaş ancak metodik ilerleme stratejisinin başarılı olduğunu vurgularken, Ukrayna'nın iki hayati desteğini kaybettiğini belirtti: "ABD'nin mali yardımları sona erdi ve bunların yeniden başlayacağına dair bir işaret yok. Aynı şekilde Amerikan silah sevkiyatları da durma noktasına geldi." Avrupa'nın yardım sözlerine ise şüpheyle yaklaşan emekli subay, "Avrupalıların Ukrayna'ya yardım edecek parası yok. Kendi aralarında milyarlarca dolarlık borçları var. Yenemeyecek bir ülkeye silah ve fon sağlamaları mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Son gelişmeler neticesinde Moskova çıtayı yükseltti
Batılı uzmanların yukarıda dillendirdiği bu örnek yaklaşımları, Kremlin’de karar alıcılar çok iyi görüyor. Eskiden beri ABD ile AB arasındaki rekabetin olduğu, Washington’da yönetime öngörülemeyen bir liderin geldiği ve şimdilerde İsrail-İran savaşının Batıyı meşgul ediyor oluşu yine Kremlin’in iyi değerlendirdiği avantajlar arasında. Bu nedenle “Rusya’nın Davosu” denilen St. Petersburg Ekonomi Forumu’nda Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptığı açıklamalarda ülkesi adına çıtayı biraz daha yükseltti. Ülke liderlerinin, büyük şirket yöneticileri, ekonomi uzmanları, bilim insanları, medya ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katıldığı bu forumu Putin, Rusya adına çok güzel bir PR fırsatı olarak değerlendiriyor. Ayrıca BRICS, Avrasya Ekonomik Birliği, Şangay İşbirliği Teşkilatı ve ASEAN gibi örgütlerin yer alması, Kremlinin hedeflerini reelize etmeye destek çıkan uluslararası organizasyonlar olarak ortaya çıkıyor.
Putin: Tüm Ukrayna bizim
Sky News Arabia Genel Müdürü Nadim Koteich'in yönettiği bir oturumda, "Sayın Başkan, ordunuz Moskova'nın kendine ait saydığı dört bölgenin ötesine de geçiyor. Nereye kadar gidecek? Nihai hedef nedir?" sorusuna Putin, "Defalarca söyledim, Rus ve Ukrayna halkını tek bir halk olarak görüyorum. Bu anlamda tüm Ukrayna bizimdir" cevabını verdi. Ayrıca tarihi bir referansı konuşmasına ekleyerek “Bu öylesine bir söz veya masal değil, tarihi bir kuraldır: Rus askerinin ayağını bastığı yer bizimdir." dedi. Putin, Rus ordusunun temas hattının her bölgesinde her gün ilerleme kaydettiğini belirterek, Ukrayna'nın savaş kabiliyetini kaybettiğini ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin ancak %47 oranında personel doluluğuna sahip olduğunu iddia etti.
Savunma sanayiindeki üretim artışına rağmen silahlı kuvvetlerin en ileri teknolojilerle donatılması gerektiğini vurgulayan Putin, "Askeri yeteneklerimizi yeni teknolojik temelde güçlendirmeliyiz" dedi. Putin konuşmasında, pahalı askeri teçhizatın insansız hava araçları tarafından imha edilmesi gibi olumsuz deneyimlerden çıkarılan derslerin de dikkate alınacağını belirtti. Savunma sanayi kuruluşlarının üretim kapasitelerini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Rus lider, "Ordumuzu teknolojinin son ürünleriyle donatmalıyız. Bu sadece ekipman temini değil, aynı zamanda altyapının modernizasyonunu da kapsıyor" şeklinde konuştu. Askeri ve sivil üretim arasındaki keskin ayrımın ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Putin, "Daha fazla sayıda işletmenin çift amaçlı ürünler üretmesini sağlamalıyız. Savunma sanayii ile sivil sektör arasındaki entegrasyonu güçlendirmeliyiz" çağrısında bulundu. Bu yaklaşımın hem kaynak verimliliğini artıracağını hem de teknoloji transferini hızlandıracağını vurguladı.
Putin, dost ülkelerle askeri-teknik işbirliğini derinleştirme niyetini de açıkladı: "Bu işbirliği sadece mevcut teçhizatın tedariki veya modernizasyonuyla sınırlı kalmamalı. Ortak teknoloji geliştirme projelerine odaklanmalıyız." Rusya'nın yabancı ortaklarla birlikte anahtar teslimi savunma sanayii tesisleri kurmaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi. Bu açıklamalar, Rusya'nın Ukrayna'daki savaş deneyimlerinden çıkardığı dersler doğrultusunda savunma kapasitesini çok yönlü olarak güçlendirme stratejisini yansıtıyor. Özellikle drone teknolojileri ve elektronik harp sistemleri gibi alanlarda atılım yapma hedefi öne çıkıyor. Uzmanlar, Putin'in vurguladığı çift amaçlı üretim modelinin, Batı yaptırımları altındaki Rus ekonomisi için hayati önem taşıdığı görüşünde.
Rusya’nın büyük hedefleri
Ağır yaptırımlara ve Batının baskılarına rağmen kendinden emin olarak Rusya’nın geleceği hakkında hedeflerini anlatan Putin, “dost ülkelerle” askeri-teknik işbirliğini geliştirme niyetini yinelerken NATO’nun tutumunu eleştirdi. NATO ülkelerine saldırı planlarının olmadığını da dile getiren Rusya Devlet Başkanı, savunma kabiliyetlerinin yeni teknolojilerle güçlendirileceğini belirtti. Rusya'nın Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 4. büyük ekonomisi olduğunu vurgulayan Putin, bu yılın ilk dört ayında %1.5'lik büyüme kaydedildiğini açıkladı. Nisan ayında bu oranın %1.9'a yükseldiğini belirten Putin, "Petrol-dışı GSYİH 2024'te %4.9 büyüdü. Durgunluk ve resesyon risklerine karşı tetikte olmalıyız" uyarısında bulundu. Yıllık enflasyonun 16 Haziran itibarıyla %9.6 ile Merkez Bankası beklentilerinin altında gerçekleştiğini kaydetti.
Hükümetten yıllık teknoloji raporu hazırlamasını isteyen Putin, iş dünyasının Ar-Ge yatırımlarını ikiye katlama hedefi koydu. Son iki yılda patent başvurularının %13 arttığına dikkat çekti. Tarihi düşük işsizlik oranının (%2.3) altını çizen Putin, genç işsizliğin %7.5 ile dünyadaki en iyi seviyelerden olduğunu belirtti. Yoksulluk oranının 2000'de %29'dan 2024'te %7.2'ye düştüğünü, nihai hedefin %5 olduğunu açıkladı. Sanayi ve madencilik atıklarının geri dönüşümü için özel projeler başlatılmasını öneren Rus lider, "Bu hem kârlılık sağlar hem de çevresel zararı azaltır" değerlendirmesinde bulundu. 2024'te 77 bin yeni marka tescil edildiğini (bir önceki yıla göre %12 artış) açıklayan Putin, hafif sanayi, yazılım ve ev kimyasalları alanındaki yerli markaların destekleneceğini duyurdu. Sonuç olarak bu açıklamalar, Rusya'nın Batı yaptırımlarına rağmen ekonomik dönüşüm ve teknolojik bağımsızlık stratejisini kararlılıkla sürdürdüğünü gösteriyor. Forumda öne çıkan vurgular, ülkenin çok kutuplu dünya düzeninde güçlü bir aktör olma hedefini destekler nitelikte.