Nesin: NATO'yu tiye alırsan G-3 ve Kırıkkale'yle oyalanırsın

''Rus uçaklarının alınması konuşuluyor, bakkaldan sakız alıyoruz ya, Özal ve Erdoğan’ın ülke yönetimi gibi, ülkeyi bakkal sanarak yönetme uzmanımsılara da bulaşmış durumda.''

Ahmet Nesin / artigercek.com
NATO'yu tiye alırsan G-3 ve Kırıkkale'yle oyalanırsın Erdoğan...
 
Önceki bikaç yazımda da yazmıştım, babamın en sevdiği fıkra her daim Türkiye’nin durumunu çok güzel anlatır. 68 Kuşağı’nın en canlı dönemi, 6. Filo askerleri Dolmabahçe’de tepkiyle karşılaşmış, herkes az ya da çok politize olmuş durumda ve 2 Karadenizli Beyoğlu’nda çakırkeyf dolaşıyorlar. Tam da o sırada 2 Amerikalı bahriyeli asker çıkmış karşılarına, onlar da çakırkeyf ama en kısası 1.90. Temel de politize ya, “Co hom ula” der demez yumruğu yemesiyle yere yapışmış. Tam doğrulacak, bir yumruk daha, yine yerde. Eli beline gidiyor, tam bıçağı çekecek, yine yerde. Dursun sonunda dayanamamış ve “Ula Temel, pıçağu niye çekmeysun” diye bağırmış. Temel yerde, şaşıbeş bakarak ve yüzü gözü kan içinde, “Furacağum, furacağum da tikine turamayrum.”

Ula işte pizim Rizeli Erdoğan da NATO’dan çıkacak da, haçen pi türlü tikine turami.

Hem Ergenekon ve Balyoz darbe girişimleri hem de 15 Temmuz darbe girişimini yıllardır yazıyorum ve bunun bir Şenghay 5’lisiyle NATO’cuların savaşı olduğu artık çok açık ortada. Fethullah Gülen ekibi yok mu işin içinde, mutlaka var ama Adil Öksüz’ün kimliği tam netleşmeden, Ergenekon ve Balyoz davaları sulandırılmış hali arındırılmadan ve de 15 Temmuz darbe girişimi gecesini Recep Tayyip Erdoğan, Hulusi Akar ve Hakan Fidan bütün netliğiyle anlatmadan işin gerçeği bir sır gibi kalacak. 5-10 yıl sonra anılar yazılmaya başladığında aynı 12 Eylül generallerinin itirafları gibi her şey açığa çıkmaya başlayacak ama ölenler ve faşizmin darbesini yiyenler kaybettikleriyle kalacaklar.

Bilhassa 15 Temmuz darbe girişimine karşı yapılan darbe sonrası bilhassa S-400’ler çok konuşuldu ve doğal olarak da NATO’dan çıkmamıza ramak kaldı palavraları ön saflarda uzmanların ağzından düşmüyor. Hatta ABD artık bizi NATO’da istemiyormuş ve bahane arıyormuş. Bunun bu kadar olmadığını ve Türkiye’nin NATO’daki gücünü sonraki yazımda yazacağım.

Gelelim biz NATO’dan çıkmayı her gece televizyonlardaki tartışmalarda uzmanımsılardan dinlerken ülke olarak neler yapmışız. Denizci subay arkadaş aşağıdaki şekilde anlatıyor:

NATO’daki kadrolarda azaltıma gidilmedi,

NATO kadrolarındaki personel için her ay yüzbinlerce Avro maaş vermeye devam ediliyor,

Şenghay 5’lisini savunan general/amiraller NATO kadrolarını tayin ediyor,

NATO tatbikatlarına askerî birlik, askerî personel, askerî gemi veriyoruz,

NATO toplantılarına katılıyoruz,

NATO’nun geleceğe dönük planlarına katkı sağlıyoruz,

NATO’ya akredite kurumlara askerî personel gönderiyoruz,

Mükemmeliyet Merkezleri (Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (1), Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi (2) gibi) kurup işletiyor bunların da reklamını yapıyor,

NATO Standardizasyon Kurulu toplantısı yapıyoruz.

Örneğin Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi görevini açıklarken “TMMM’nin görevi, gelecekteki güvenlik açıklarını gidermek amacıyla, NATO ve üye ülkelerde gerekli değişimi sağlamak için, terörizm ve terörle mücadele üzerinde elde edilen geniş kapsamlı bilgiler ışığında önemli kararların alınmasını sağlamaktır. Söz konusu değişim, NATO’nun tanımlı üç temel görevi olan toplu savunma, kriz yönetimi ve ortak güvenlik unsurlarında gerçekleşmektedir.” diyor.

Bikaç bilgi de Deniz Kuvvetleri’nden vereyim, Deniz Kuvvetleri’nin kurduğu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi’nin kuruluş amacı anlatılırken “NATO’nun akıllı savunma projesi kapsamında bir deniz güvenliği mükemmeliyet merkezi kurulmasına karar verilmiştir.” deniliyor. Hele misyonunda “MARSEC COE'nin misyonu, Deniz Güvenlik Harekâtı icra ederken müttefiklerin kabiliyetlerini artırmak ve NATO Deniz Güvenlik Harekâtı görevlerinde Alan Uzmanlığı sunarak NATO Denizcilik Paydaşlarına destek olmaktır.” diyor.

Yani misyon ifadesinde görülüyor ki en önce gözetilen kimlik NATO kimliği.(3)

Önceki yazıda F-35 sorununu da yazmıştım. Onların yerine Rus uçaklarının alınması da konuşuluyor, bakkaldan sakız alıyoruz ya, Özal ve Erdoğan’ın ülke yönetimi gibi, ülkeyi bakkal sanarak yönetme uzmanımsılara da bulaşmış durumda. Bu bakkalcılığı ben böyle basitçe anlatabilirim ama havacı bir komutan daha ciddi anlatıyor ve “F-35 yerine Rusya’dan uçak alırız” söylemi gerçekçi değil. Rusya’nın ürettiği uçak geliştirilme aşamasında, seri üretilmiyor. Üretilse dahi birçok açıdan F-35 uçağının gerisinde olacak. Kaldı ki 60-70 yıldan bu yana tüm savunma mimarisini, teknolojisini ve askeri öğretisini, (büyük eksiklikleri olsa da) demokratik değerleri önde tutan NATO ve ABD sistemlerine adapte eden Türkiye’nin, demokrasi ve insan hakları konularında pek de kaygısı olmayan başka bir bloka adapte olması, on yıllarca sürecek, sonu belirsiz bir macera olacak.”

Benim yine sloganım aynı, NATO’suz ve Bağımsız Türkiye…




04 Ağustos 2019 13:06
DİĞER HABERLER