"Savcılar iddianame yazmak için, hem o polislerin Cemaat ile bir irtibatını bulmaya hem de darbe hazırlığı içinde olduklarını delilleriyle ortaya koymaya çalışıyor. İşte bu yüzden 1 yıl geçti, hâlâ iddianame yazılamadı."
22 Temmuz 2014’te önde gelen birçok değerli polis memuruna operasyon düzenlenmişti. Önce Selâm Tevhid örgütünün izini süren Organize Suç ve Terörle Mücadele ekipleri ve yurt genelinde İstihbaratçı polisler toplandı. 1 yıl ne kadar çabuk geçmiş! Tabii bir de cezaevindekilere soracaksınız…
Bir yıl dolmasına rağmen hâlâ iddianame yazılamadı. Yazmak da çok zor. Zira, Selâm Tevhid’e ilişkin dinlemelerin yasa dışı olmadığı ve her biri için hâkim kararı alındığı ortaya çıktı. Mamafih şimdi hâkimleri de soruşturuyorlar. Selâm Tevhid dosyası, Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü ile irtibat içinde olan İran casuslarını kapsıyordu.
Buradan yola çıkarak, “Bir hükümet darbesi yapılmak istendi” sonucuna nasıl varacaksınız? O dosyanın içinde Hakan Fidan’ın ismi geçiyordu ama Fidan hakkında dinleme kararı alınmamıştı. Başbakan Erdoğan’ın adı ise, dosyanın hiçbir yerinde mevcut değildi. Buna mukabil, onun eski ev sahibi ve bir dönem AK Parti milletvekilliği yapmış olan Faruk Koca’nın, Devrim Muhafızları’yla kurduğu irtibat mercek altına alınmıştı. Casusluk iddiaları, yeni atanan savcılar tarafından takipsizlik kararıyla sonlandırıldı. Bununla yetinmediler; İran casuslarını takip eden polislere, dinleme izni veren hâkim ve savcılara “paralel çete” yaftası vuruldu; “darbe yaptıkları” ileri sürüldü.
(...)