"MİT, kendi sorumluluklarını gizleme çabasında. 1 Ocak ve 19 Ocak 2014 tarihli mühimmat yüklü MİT TIR’ları açık bir suç oluşturuyor. TIR’ların takibini yapan savcılar cezaevindeyken, MİT yetkilileri serbestçe dolaşıyor."
Savcılar (Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, TIR soruşturmalarını yürüten Aziz Takçı ve Özcan Şişman), Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde TIR’larla ilgili bütün bildiklerini anlattılar. Artık, “Bayırbucak Türkmenleri’ne yardım malzemesi gönderiyorduk” masalının ne büyük bir yalan olduğu iyice anlaşıldı. Savcıların ifadeleri, baştan sona YouTube’da. Hatta Suriye’ye gönderilen silah ve mühimmatın, 1 ve 19 Ocak 2014’le sınırlı olmadığı da ifadelerden anlaşılıyor. TIR’larla sevkiyat, başka tarihlerde de gerçekleşmiş. Savcıların yaptırdığı bir tatbikat sonucunda, 6 ve 26 Ekim 2013’te taşınan yükün El Ahrar-ı Şam’a ait bir binanın yanındaki araziye boşaltıldığını şoförler beyan etmiş. Nitekim El Ahrar-ı Şam bayrağının dalgalandığı o binanın fotoğrafları, Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlandı.
Bu haberler üzerine MİT savunmaya geçti ve Haber Türk gazetesinde bir haber çıktı. Daha sonra Cem Küçük (Star) tarafından alıntılanan bu habere göre MİT’in, Adana Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman’ı 13 defa uyarmasına rağmen ne Şişman ne de Emniyet harekete geçmiş ve bu ihmal yüzünden 53 kişinin ölümüyle neticelenen Reyhanlı saldırısı vuku bulmuştu. (11 Mayıs 2013.)
Cem Küçük, buradan yola çıkarak, hemen Özcan Şişman’a “paralel çete” damgasını yapıştırıyor ve hem savcılığı hem de emniyeti “vatan haini” ilan ediyordu. Buna “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” derler. Suçüstü yakalanan bazı MİT üyeleri, gündemdeki moda mazereti kullanarak, sorumluluğu bir anda “paralele” yükleyiveriyorlar.
Ahmet Şık (Cumhuriyet) Özcan Şişman’la avukatı vasıtasıyla irtibat kurdu ve ondan aldığı mektubu yayınladı.
Özcan Şişman’ın mektubunda dile getirdiği iddialar şöyle:
“2012 Kasım ayında, MİT yetkilileri bana, bir grubun bombalı saldırı hazırlığında olduğunu ihbar etti. Bu grup, Suriye istihbaratı adına faaliyet gösteriyordu.
Patlayıcıları, Hatay Yayladağı’ndaki Suriyeli muhalif askerlerin bulunduğu çadır kampta kullanacaklardı. Patlayıcılar çöp kamyonuna yerleştirilecekti. Bu bilgiyi ihbar kabul edip soruşturmaya geçtik ama teknik takip sırasında sadece bir defa saldırıya ilişkin görüşmeler tespit edildi. Bir operasyon için yeterli değildi. MİT yetkililerine, ‘Bilgileri polise anlatın, o şekilde engelleyin’ dedik.”
Özcan Şişman, kendilerine yapılan ihbarın Reyhanlı saldırısıyla ilgili değil Hatay’ın bir başka bölgesinde bulunan Yayladağı’na ilişkin olduğunu hatırlatıyor. Ve suça dair somut delil ele geçirilemediği için, operasyonun gerçekleşmediğini söylüyor. Şişman’a göre, MİT elemanları, içi boş bir ihbarda bulunarak, kendilerini bu işle meşgul ediyor.
Nitekim 8 Mayıs’ta (Reyhanlı patlaması 11 Mayıs’ta) polis muhbirinden saldırı olacağına dair müşahhas bilgiler geliyor. Polis muhbiri, bomba yüklü araçların hedefinin Konya ve Ankara olduğunu belirtiyor. Bunun üzerine savcılık, yardımı olur düşüncesiyle bilgileri MİT ile paylaşıyor. Bu noktada, Şişman’ın çok ciddi bir iddiası var:
“Bilgileri MİT’e iletmemiz büyük bir hata oldu. MİT ile paylaşmasaydık hedef, ihbarda ifade edildiği gibi Konya ve Ankara olarak kalır, bombalı araçlar bu illere ulaşana kadar engellenebilirdi. Hedefin Reyhanlı olarak güncellendiğini, buna MİT ile paylaşmamızdan sonra karar verildiğini düşünüyorum.”
Aslında MİT, bombalı araçla saldırı olacağı şeklindeki bir ihbarı, birçok detay bilgiyle beraber, 10 Mayıs günü mesai bitiminde kapalı bir zarf içinde, Emniyet Müdürlüğü girişindeki polise teslim etti. Lakin “Önemli” uyarısı yapmıyor ve teslimat, mesai bitiminden sonra gerçekleşiyor. Emniyet binasının girişindeki polis, MİT’ten geldiği ve ehemmiyet arz edeceği düşüncesiyle, evrakı hemen Terörle Mücadele Şubesi’ndeki amirlerine götürüyor. Özcan Şişman’a göre, MİT bu ihbarı, kendisini sorumluluktan kurtarmak maksadıyla, en son anda gerçekleştirmiş. Oysa, daha önce işin teferruatına vakıfmış. Bunu nereden biliyoruz… Hatay TEM Şube Müdürlüğü’nün elindeki telefon konuşmalarından. 2012 yılı Aralık ayından itibaren MİT, failleri takip ediyor; teknik takibe takılan telefon konuşmalarının içeriği, şüphelilerin eylem hazırlığı içinde olduğunu açıkça belli ediyor.
***
Özetlemek gerekirse… Savcı Özcan Şişman diyor ki: “1- Bombalı araç saldırısından MİT’in haberi vardı. Bize haber vermedikleri gibi savcılık ve emniyeti içi boş bir ihbarla meşgul etmeye çalıştılar. 2- Sadece saldırıdan 1 gün önce –kendilerini sorumluluktan kurtarmak amacıyla- ihbarı kapalı zarf içinde, mesai bitiminde intikal ettirdiler; işin aciliyetini belirtmediler. 3- En önemlisi polis muhbirinden bombalı araç saldırısını 8 Mayıs’ta haber aldık. Olay Konya ya da Ankara’da gerçekleşecekti. Bu bilgiyi MİT’le paylaşınca, teröristler planı değiştirip, aracı Reyhanlı’da patlattılar.”
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ