'Ne işin var senin Genç Parti'de İbo?'

'Ne işin var senin Genç Parti'de İbo?'
Yağmurdereli, AKP'yi neden seçtiğini anlattı.
İBRAHİM TATLISES'İN ŞANSI YOK GİBİ ... İbrahim'e "Ne işin var senin Genç Parti'de?" diye sordum. "Sen ne anlarsın siyasetten?" dedi ve ekledi "Peki sen koskoca Osman Yağmurdereli utanmıyor musun 8. sıradan aday olmaya?" Ben ona şöyle cevap verdim. "Benim seçilmem garanti. Sonra sen bana 'Sayın vekilim' ben sana 'İbo' diyeceğim." Şaka bir yana, İbrahim Urfa'dan bağımsız katılsa kazanabilirdi şimdi seçilme şansı yok gibi. AKP İstanbul milletvekili adayı yapımcı Osman Yağmurdereli: "CHP dışında bütün partilerden teklif geldi. AKP'yi halkın partisi olduğu için seçtim. Trabzon'un en zengin ailelerinden birinin kızıyla, entelektüel bir ailenin memur oğlu evlenir ve üç çocukları olur. Baba eşinin babasının evinde yaşadığı için ilk iki çocuğuna isim koyulmasına ses çıkarmaz. Sıra üçüncü çocuğa geldiğinde, genç memur büyümüş, kendi yerel gazetesini, matbaasını kurmuş, Demokrat Parti'de siyaset yapan ünlü bir isim olmuştur. Böylelikle oğlunun ismine kendi karar verir "Osman olsun" der. Bugünkü Pazartesi Sohbeti konuğum sanatçı Osman Yağmurdereli. Aslında onun sıfatı çok. Şarkıcı, oyuncu, yapımcı, müzik öğretmeni, sanat dünyasının Osman Abi'si. Şimdi ise çiçeği burnunda milletvekili adayı. Peki hangi partiden? AKP'den. Şaşıranınız varsa açıklayalım. Osman Yağmurdereli AKP'ye katıldığı için çevresinden aldığı tepkileri zaten gizlemiyor. "Sevdiklerim, dostlarım, beni sevenler önce şaşırdı. Kimisi anlatınca, durdu düşündü ve hak verdi. Kimisi ise pek tasvip etmedi ama karşı da çıkmadı." Yağmurdereli kocaman bir kahkahayla sözlerine devam ediyor. "Şimdi beni yakından takip ediyorlar." Çok yakın zamanda hakkında "Bağırsak kanseri oldu, ölüyor" haberleri çıkan Yağmurdereli ile hastalığını, AKP'yi ve siyasette hedeflediklerini Kemerburgaz'daki evinde konuştuk. * Siyaset merakı babadan herhalde. - Eh biraz öyle. Babamın siyasi çalışmalarına annem de katılırdı. Babam CHP'li aile geleneğini bozan bir damattı. 7 yaşında 27 Mayıs'ı yaşadım. Babamı alıp götürdüler. Salıverdiklerinde ise kapımızda her gün işe götürmek için iki Jandarma beklerdi. Bir dönem ANAP'ta oldum ama Nesrin Nas başkan olunca istifa ettim. * Babanız bağırsak kanserinden vefat etmiş. - Babamla aramızda acayip bir ilişki vardı. Biz baba-oğul değil, iki dosttuk. 65 yaşında bağırsak kanseri oldu, o güne kadar diş çektirmişliği bile yoktu. Doktorlar yurtdışına bile götürmeyin ölecek dediklerinde, biz İngiltere'ye gittik. Orada da umut yok dediler. Döndük. Hastalığı boyunca, Maksim'de sabah saat dörde kadar sahne almama rağmen, her sabah yedi uçağıyla babama Ankara'ya giderdim. Bir kez rahmetli Cemal Ulusoy'un cenazesine katılacağım diye gitmedim o zaman babamı kaybettik. * Erkek için zordur baba kaybı... -Fırladım arabayla yola ağırlaştığının haberini alınca ama yetişemedim. Sonra odada onunla yalnız kaldım, öptüm yüzünü, alnını, vedalaştım. Gözümün önünde eridi gitti diye düşündüm. * Peki siz kanser olduğunuzu öğrenince, aklınıza geldi mi babanız? -Gelmez mi? Önce onu andım. Çok konuştuk babamla hastalık hakkında. Geceleri sadece onunla dertleştim (ağlıyor). * Siz de mi bağırsak kanserisiniz? -Bağırsakta vardı ama asıl karaciğere yayılmıştı. Doktor arkadaşım ağlayarak yanıma geldiğinde "Tamam bittik, buraya kadarmış" dedim. Sonra Süalp Tansan ile tanıştım. O bana sizi hasta olarak kabul etmek bir doktor için risk çünkü başarısız olursam, tüm Türkiye'nin sevdiği birinin benim yüzünden öldüğü düşünülecek. Ama bana yardım ederseniz bunu yeneriz dedi. Bir yıldır savaşıyoruz. Geçenlerde yine batında bir şeyler gördü 3-4 kez daha kemoterapiye gireceğim. * Saçlarınız dökülmemiş. -Dökülmedi. İnanır mısın? Saçlarım dökülmedi diye "Kanser değil yalan söylüyor" dediler. İğrenç bir şey. Hiç unutmam ilk kemoterapiden döndüğüm zaman eve geceyi sabah ettim. Hiç uyumadım. Hep bahçemdeki ağaçlara baktım, onlarla konuştum. Siz ne şanslı canlılarsınız, 100 yıl yaşıyorsunuz" diye. Kimse benim ne yaşadığımı bilemez tabii (ağlıyor). Sonra "Durun yapacak daha çok işim var" dedim. * Siyaset de öyle mi çıktı? -Aslında hep aklımda vardı ama bunun da etkisi oldu. CHP dışında bütün partilerden teklif aldım. AKP'yi, Cumhurbaşkanlığı sürecinde haksızlık yapıldığını düşündüğüm için seçtim. Rahmetli Atatürk bugün kalkıp CHP'nin halini görse gerisin geriye yatardı. Örneğin İlhan Kesici için üzüldüm. * Ya AKP'yi görseydi? -"Böyle bir parti varmış, halkın istediğini yapan, demokratik" derdi. * Şaka ediyorsunuz herhalde. -Hayır. Biri halkın, diğeri devletin partisi. Niye türban sorununu bugüne kadar çözmedi diyorlar. AKP 361 katılımla Cumhurbaşkanı'nı bile seçemedi. Zannetti ki her şey demokratik yollardan yürüyecek. Ben biraz da Genelkurmay'ın emuhtırasından rahatsız olduğum için siyasete girdim ve AKP'ye geçtim. * Siz aslında daha çok MHP çizgisindesiniz. Gençliğinizde solcularla kavgalarınız varmış, hatta bacaklarınız bıçak yaralarıyla doluymuş. -Doğru ama bugün yapılanları beğenmiyorum. Bir devlet adamı urgan atar mı meydanlara? * Peki ya Uzan ve Genç Parti? -Bu devlet Uzan'ın bankası için 9 katrilyon ödedi. Kimin ne vaat vermeye hakkı var. Uzan'ı tanırım. Çok akıllı, kültürlü, hırslı biridir. İdealleri için hiçbir engel tanımaz. BALÇİÇEK PAMİR - Sabah
09 Temmuz 2007 09:41
DİĞER HABERLER