Nedir bu Venezuela ile uyuşturucu trafiği hikayesi?

"Peker'in iddiaları mevcut iki dinamik göz önüne alındığında makul olabilir: Latin Amerika'dan Türkiye'ye artan kokain kaçakçılığı ve Türkiye'nin Venezuela ile şeffaf olmayan ilişkileri."
İmdat Öner || Ahvalnews.com
Türkiye-Venezuela karanlık ilişkilerinin sebebi uyuşturucu ticareti mi?

Yaklaşık üç yıl önce, Maduro yönetimine yönelik artan yaptırımların ortasında, Türkiye ve Venezuela arasında hızla gelişen altın ticareti uluslararası medyanın manşetlere konu olmuştu. Benzer bir şekilde, mafya lideri Sedat Peker'in Venezuela'dan yeni bir uyuşturucu kaçakçılık rotası olduğuna dair iddiaları da kısa süre önce Türkiye'de manşet oldu.

Peker, kısa bir süre önce YouTube'a yüklediği bir videoda, eski başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ın Venezuela'dan Türkiye'ye kokain gönderme işine dahil olduğunu iddia etti.

Peker, geçen yıl Kolombiya'dan Türkiye’ye gönderilen 4.9 ton kokaine el konulmasının ardından,  Yıldırım'ın Aralık ve Şubat aylarında Venezuela'ya giderek yeni bir rota oluşturduğunu, ayrıca Venezuela'nın kuzeyindeki La Guaira limanında bir yer kiraladığını iddia etti.

Peker'e göre, ABD Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi'nin (DEA) Venezuela üzerinde hiçbir kontrolünün olmaması ve Kolombiya'dan kokain transferi kolay olmasından dolayı Venezuela'yı seçtiler. Ona göre planlanan sevkiyatlar daha küçük paketler halinde yatlara aktarılacak ve bu yatların bir kısmı Türkiye'nin batısındaki Bodrum kasabasında bulunan lüks bir yat limanı olan Yalıkavak Marina'ya gidecekti.

Türkiye'nin Karakas Büyükelçiliği tarafından geçtiğimiz Aralık ayında Twitter'dan paylaşılan fotoğraflar, Yıldırım'ın Venezuela ziyaretini doğruluyor. Eski başbakan oğlu hakkındaki ciddi iddiaları alenen reddetti ve yalnızca Aralık 2020'de Kovid-19 malzemelerini teslim etmek için Venezuela'ya gittiğini iddia etti. Ancak Türk yetkili, Yıldırım'ın malzeme almadığını belirterek bu iddiayı yalanladı.

Türkiye daha önce Venezuela ile altın, petrol ve hurda metal işini yapmış, ancak bu durum ülkeyi ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya bırakmıştı. Ancak kokain ticareti, Ankara ile Karakas arasında büyüyen ilişkilerin bir parçası olarak hiçbir zaman kamuoyunun dikkatine gelmedi. Dolayısıyla, Peker'in iddiaları mevcut iki dinamik göz önüne alındığında makul olabilir: Latin Amerika'dan Türkiye'ye artan kokain kaçakçılığı ve Türkiye'nin Venezuela ile şeffaf olmayan ilişkileri.

Türkiye daha önce Afganistan'dan Avrupa'ya eroin kaçakçılığı yapan çeteler için başlıca güzergah noktasıydı. Türkiye'ye destinasyonlu ele geçirilen son kokain sevkiyatları, Türkiye'nin Latin Amerika'dan Avrupa ve Asya'ya uzanan yeni bir kokain kaçakçılığı rotasının da giderek daha fazla uğrak yeri haline geldiğini gösteriyor.

Örneğin Kolombiya, kıyı bölgesindeki nakliye konteynırlarında Türkiye'ye gitmek üzere olan beş ton kokain ele geçirdiğini duyurdu. Peker, karmaşık devlet-mafya ilişkilerine dikkat çeken videolarından birinde bu ele geçirmeyle ilgili bazı şok edici detayları da paylaştı. Geçen yıl Kolombiya narkotik birimleri tarafından ele geçirilen kokainin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sadık müttefiki eski içişleri bakanı ve emniyet müdürü Mehmet Ağar'a ait olduğunu iddia etti.

Türk halkı eski bakanın uyuşturucu işine karışmasını tartışırken, birkaç gün sonra Panama narkotik birimi Ekvador'dan Türkiye'ye gönderilen 616 paket kokaine el koyduğunu açıkladı. Geçen yıl Türkiye'de Brezilya'dan gelen bir kokain sevkiyatına daha el konuldu. Kısacası, son birkaç yılda Latin Amerika'dan Türkiye'ye giden yaklaşık yedi ton kokain narkotik birimleri tarafından ele geçirildi.

Peker'in de değindiği gibi, Türkiye'ye giden kokainin artan sayıda ele geçirilmesi uyuşturucu tacirlerini operasyonlarını çok daha güvenli bir yere kaydırması makul olabilir.

Bu noktada Kolombiya kokaini için önemli bir geçiş rotası olan Venezuela, Güney Amerika'da yeni bir kaçakçılık rotası başlatmak için en uygun yerlerden biri olarak görünüyor.

Yakın tarihli bir ABD iddianamesi, Maduro yönetiminin, deniz limanları ve havaalanları aracılığıyla Avrupa ve ABD’ye tonlarca kokainin sevkiyatını kolaylaştıran "Cartel de Los Soles" adlı bir uyuşturucu karteline dönüştüğünü gösteriyor.

Ayrıca Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque, geçtiğimiz Şubat ayında yaptığı halka açık konuşmasında, "Cartel de Los Soles"un Türkiye'deki bazı uyuşturucu kaçakçılık ağlarıyla çalıştığını iddia etti. Bu gerçeklere dayanarak, Venezuela hükümetindeki bazı kilit isimlerin Türkiye'ye giden başka bir uyuşturucu kaçakçılığına karışmış olabileceği iddia edilebilir.

İkincisi, Türkiye ile Venezuela arasındaki belirsiz ilişkilerin tarihi, Peker'in iddialarının güvenilirliği hakkında daha iyi bir fikir verebilir. Gerçekten neler olduğunu anlamak için iki ülke arasındaki ilişkilere daha yakından bakmakta fayda var.

Türkiye ile Venezuela arasındaki diplomatik ilişkilerin neredeyse 60 yıllık bir geçmişi var, ancak yakın zamana kadar rutin diplomat alışverişinden biraz daha fazlaydı. Ancak 2016 yılında Türkiye'de yaşanan başarısız darbe girişimi, Ankara ile Karakas arasındaki ikili ilişkilerde bir dönüm noktası oldu. Maduro hükümetinin yaygın yolsuzluk, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kaldığı son iki yılda iki ülke rahat bir finansal, siyasi ve askeri ortaklık kurdu.

İki ülke arasında büyüyen ticari bağlarda şeffaflığın olmaması başından beri sorun oldu. Türkiye ile Venezuela arasındaki şeffaf olmayan altın ticareti buna iyi bir örnekti. Venezuela altını, 2018'den bu yana rafine işlemleri için Türkiye'ye gönderiliyor ve sadece o yıl yaklaşık 900 milyon dolar değerinde altın Türkiye’ye sevk edildi.

Bunun karşılığında Türkiye, Venezuela için makarna, ayçiçek yağı, buğday unu, kırmızı mercimek ve süt tozu gibi temel tüketim maddelerinin ana tedarikçisi haline geldi.

Şeffaf olmayan mali anlaşmaların kapsamı ve içeriği yeterince belgelenmemiş olsa da, ABD Hazine Bakanlığı tarafından açıklanan bilgiler, iki ülke arasında kurulan gıda karşılığı altın mekanizmasının Maduro yönetiminin hükümet tarafından finanse edilen sözleşmelerden büyük kârlar elde etmesine nasıl yardımcı olduğunu ve geniş çaplı yolsuzluk planlarına ve ağlarına nasıl dahil olduğunu iyi açıklıyor.

Ayrıca, uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı skandallarında isimleri geçen bazı üst düzey Venezuelalı politikacıların sık sık Türkiye’yi ziyaret etmesi, uyuşturucu kaçakçılığı hakkında soru işaretleri doğuruyor. Bunlardan biri, uyuşturucu kaçakçılığındaki önemli rolü nedeniyle ABD tarafından yaptırım uygulanan en üst düzey Venezuelalı yetkili olan Tarık el İssami. Ankara ile Karakas arasındaki altın ticareti anlaşmasını sonuçlandırmak için 2019 yılında Türkiye'yi ziyaret etti, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kabul edildi.

Bu gerçekler ışığında, Türkiye'deki siyasi çevrelerle bağlantılı ve güçlü bir mafya yapılanması, Maduro hükümeti altında Latin Amerika'da kokain kaçakçılığının önemli bir oyuncusu haline gelen Venezuela'dan büyük miktarlarda uyuşturucu getirmeyi planlamış olabilir.

Kokain kaçakçılığı iddiaları, hem Türkiye hem de Venezuela'daki üst düzey yetkililerin kişisel zenginleşmesini sağlayan karanlık işin bir başka olası açıklaması olabilir.

Türk hükümetinin Peker'in ileri sürdüğü iddiaların soruşturulması yönündeki önergeyi reddettiğini de belirtmekte fayda var. Hükümet, Latin Amerika'daki kokain yakalamalarıyla ilgili henüz herhangi bir soruşturma başlatmadı. Hükümetin bu ciddi iddialara karşı herhangi bir işlem yapma konusundaki bariz isteksizliği, hükümet üyelerinin yasadışı işlere karışmasıyla ilgili soruları daha fazla gündeme getiriyor.

ABD'nin DEA'sı, Peker'in Erkam Yıldırım'ın Venezuela'da uyuşturucu kaçakçılığı için yeni bir rota oluşturmadaki rolüne ilişkin iddialarını doğrulayabilirse, Türkiye'nin Amerika'nın arka bahçesinde artan varlığı, Ankara ile Washington arasında bir başka tartışma konusu olabilir.
10 Haziran 2021 12:55
DİĞER HABERLER