Neyin Emanetçisiyiz?

Samanyoluhaber.com yazarlarından Ertuğrul İncekul, 'Neyin Emanetçisiyiz' başlığıyla dikkat çeken bir köşe yazısı yazdı.
Hiçbirimiz bu yola macera olsun diye çıkmadık!

Hiçbirimiz bu yola büyük servetler vaat edildi diye çıkmadık!

Hiçbirimiz bu yola ünlü olalım, herkes bizi tanısın diye çıkmadık!

Hiçbirimiz bu yola büyük makamlar verilsin diye çıkmadık!

Hiçbirimiz bu yola hayatın keyfini çıkaralım diye çıkmadık!

Hiçbirimiz bu yola ülkemize zarar verelim diye çıkmadık!

Hiçbirimiz bu yola insanlığa kötülük yapalım diye çıkmadık!

Biz bu yola; devlet için kullandığı kalemi ayrı, şahsı için kullandığı kalemi ayrı olan Zübeyir Gündüzalp’i örnek aldığımız için çıktık.

Biz bu yola; Risale-i Nurlar basılsın diye elindeki tek arsasını hemen satıp getiren Tahiri Mutlu Ağabeyler’in duası olarak çıktık.

Biz bu yola; Romanya Köstence’de Tuna Nehri’nde öğrencilerini kurtarırken şehit olan Ali Aytekin’in destanıyla çıktık.

Biz bu yola; ileri yaşına rağmen, eşinin cenazesine bile katılamadan Orta Asya steplerinde koşturan Hacı Ata gibilerin rehberliğinde çıktık.

Biz bu yola; yıllarca yurt dışında, helalinden, binbir zorlukla kazandığı parayla aldığı benzin istasyonunu getirip, “Bu Hizmetin hakkı” diyen Yusuf Pekmezcileri gördük de çıktık.

Orta Asya’da Zaman Gazetesi dağıttığı için öldüresiye dövülen ve öldü sanılarak bir kenara atılan Abdullah Abiler gibilerin ızdıraplarıyla çıktık.

Biz bu yola; “Kız öğrencilere kamp yapacağız ama yerimiz yok” denince, hemen bir çanta hazırlayıp eşini de alarak, “15 gün ev sizin, kitaplarınızı okuyun, dualarınızı edin, kampınızı yapın! Biz başımızın çaresine bakarız” diyen ve Kazakistan’da toprağın bağrına düşen Nafiz Dedeoğlu gibi kahramanların hürmetine çıktık.

Biz bu yola; dünyanın bir ucu olan Moğolistan’a gidip binbir sıkıntı çeken, bir de arkasından para gelmeyince “Türkiye’dekilerin imkânı olsa gönderirlerdi” diyen Adem Tatlı gibi beklentisizleri tanıyarak çıktık.

Biz bu yola; Türkmenistan’da görev yaparken, yurdun üst katından düşen öğrenciyi duyunca, “İnşallah benim çocuğumdur” diyen mesuliyet abidelerinin şuuru ile çıktık.

Biz bu yola; Güney Afrika’da trafik kazasında hayatını kaybeden Galimbek öğretmen, Tanzanya’da bayrak gibi dalgalanan Erkan Çağıl, Somali’de terör saldırısında şehit olan Hıdır Çalka ve Kemale İsmailova öğretmenlerin emaneti için çıktık.

Biz bu yola; evinin yolunu unutan Mehmet Özyurt, Mehmet Ali Şengül, Miraç Birlik, Server Türk gibi adanmışların ömürlerini bu yola feda ettiklerini gördüğümüz için çıktık.

Biz bu yola; Meriç’ten geçerken canlarını yitirenler için, eğitimci Halime Gülsu, Gökhan Açıkkollu, zorlu yolları aşan ama ailesine kavuşamadan vefat eden Esma Uludağ, hücrede beyaz sandalyede Kur’an okurken can veren Mustafa Kabakçıoğlu, Yiğit Efe, vatan hasretiyle gözlerini yuman Cemal Uşşak gibi nice asrın masumlarıyla aynı safta olmak için çıktık.

Bu yola çıkarken bir söz verdik:

Bu yolu çilesiyle ve meşakkatiyle sevdik, seveceğiz.

Rasyonellikten ayrılmadan, evrensel doğrular ve güzelliklerden vazgeçmeden,

Sağda soldaki tezvirat ve iftiralara takılmadan,

Bu yolda son nefesimize kadar yürüyebilmek, edebimizi ve duruşumuzu muhafaza edebilmek en büyük erdem olsa gerek.
27 Mayıs 2025 13:17
DİĞER HABERLER