''UDİ’nin önerisine göre, Gülen hareketi ile bağlılığı muteber kaynaklarla ortaya konan sığınma başvurucuları, ya da Türkiye’deki otoriteler tarafından böyle bir bağ ile suçlandığını ve bu gerçek veya iddia edilen bağ sebebiyle Türk otoriteler tarafından zulüm görme riski taşıdığını gösterebilen insanlar, Göçmenlik Kanunu’nun 28. maddesinin birinci paragrafının (a) harfi gereğince korunma hakkına sahiptirler.''
TALİMATLAR
Genelgenin talimatlar bölümü başvuruların nasıl değerlendirileceğine dair yönerge hükmü taşıyor ve 5 maddeden oluşuyor:
1.Bütün mülteci başvuruları Göçmenlik Kanunu’nun 28. maddesi birinci paragrafının (a) ve (b) harfleri gereğince somut ve bireysel olarak değerlendirilecektir, değerlendirme ise başvuranın faaliyetleri, geçmişi ve profili ve geri dönmesi durumundaki ne tür tepkilerle karşılamayı riske ettiği ele alınarak yapılmalıdır. Bununla birlikte Gülen hareketi ile somut (veya iddia edilen) bir bağı olmak veya bu hareketin prensiplerine sempati duymak 28. maddede belirtilen korunma hakkına genel anlamda herkesin sahip olduğu anlamına gelmez.
2.Değerlendirilmesi gereken, geri dönme durumunda geleceğe yönelik tepkilerin riskidir. Artık darbe girişiminin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Dolayısıyla UDI Türk hapishanelerindeki ve nezarethanelerindeki ihlâllerin hangi ölçekte olduğunu ve belli profillerin özellikle hassas durumda olup olmadıklarını içerecek şekilde Türkiye’deki durumu ve gelişmeleri yakından takip etmelidir. Başvurunun sonuçlanmasında belirleyici olacağı düşünüldüğünde, UDI Landinfo’dan ve Türkiye’deki Norveç dışişleri birimlerinden yeni ve güncel bilgi temin etmeyi değerlendirmelidir.
3.Prensip olarak hakkındaki iddiaları mümkün olduğunca kanıtlamak başvuranın sorumluluğundadır. Yetkililer korunma talebinde bulunan kişiden ilgili bilgileri ortaya koymasını talep etme hakkına sahiptirler. UDI, başvuranın iddialarını destekleyecek belgeleri mümkün olduğu ölçüde sunmasını talep etmelidir.
4.Temmuz 2016 ayında Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimi demokratik bir şekilde seçilen bir hükümete karşı yapılan bir saldırıdır. Darbe girişimiyle bağlantılı olarak cezai eylemlere katıldığı veya yardım ettiği sebebiyle ileriye dönük cezai kovuşturma korkusu yaşadığını öne süren başvuranlar için UDI, 1951 Birleşmiş Milletler Mülteci Sözleşmesi kapsamında esasın olup olmadığını, beklenilen cezanın Göçmenlik Kanunu’nun 28. madde birinci paragraf (a) harfi kapsamında zulüm olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini ya da cezai bir kararın Göçmenlik Kanunu’nun 28. madde birinci paragrafının (b) harfini ihlâl edip etmeyeceğini değerlendirmesi gerekmektedir. Böyle bir durumda sığınma şartlarının yerine geldiği kabul ediliyorsa, UDI’nin Göçmenlik Kanunu’nun 31. maddesinin birinci ya da üçüncü paragrafının hükümleri gereğince mülteci olarak değerlendirilme hakkının reddini değerlendirmesi gerekmektedir.
5.Darbe girişiminden bu yana çok sayıda Türk vatandaşı özel veya kamu sektöründeki pozisyonlarından azledildi. Bu durum tek başına “zulüm” kategorisinde değerlendirilmeyi temin etmez. Eylem veya eylemlerin Göçmenlik Kanunu’nun 28. maddesinin birinci paragrafının (a) harfine göre zulüm olarak değerlendirilmesi için, bahsi geçen kişi veya kişilerin Göçmenlik Kanunu’nun 29. maddesinin birinci paragrafının (a) veya (b) harfinde geçen zulüm tanımına denk düşmesi gerekmektedir.
6.UDI’nin GI-03/2016 nolu talimatla ilgili davalar hakkındaki yönergelerin uygulanıp uygulanmayacağı hakkında somut bir değerlendirme yapması gerekmektedir. (Temel ulusal çıkarları veya dış politika meselelerini etkileyebilecek olan davalar)
samanyoluhaber.com