Nükhet İpekçi: Can Dündar'a kardeşime gelir gibi geldim

MİT TIR'ları haberleri nedeniyle tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e destek amacıyla başlatılan 'umut nöbetini' Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi ile belgesel yapımcısı Günel Cantak devraldı. İpekçi, "Bu bizim defalarca yaşadığımız bir durum. Bastırılmış, sesi kesilmiş, yok edilmiş, hayatı elinden alınmış, basın çalışanlarının ardında kalanlar... Ülkemizde yıllarca o masumiyetin o dürüstlüğün savını savunmak zorunda bırakılıyorlar. Onun ötesinde Can Dündar'a kardeşime gelir gibi geldim." dedi.

MİT TIR'ları haberleri nedeniyle tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e Silivri Cezaevi önünde destek devam ediyor. 'Umut nöbetini' Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi ile belgesel yapımcısı Günel Cantak devraldı. Cezaevi önünde nöbete başlayan İpekçi, "Biz buraya Can Dündar'ın Erdem Gül'ün masumiyetine bütün kalbimizle, bütün aklımızla inandığımız için geldik. Ben duruşma gününün sonunda hiçbirimizin aklının almadığı asla idrak edemeyeceğimiz haberi aldığımda Erdem Gül beyin annesi Fatmagül hanımın sözlerine takılı kaldım. Oğlunun dürüstlüğünü ve namusluluğunu söylemek zorunda hissetti kendini. Bu bizim defalarca yaşadığımız bir durum. Bastırılmış, sesi kesilmiş, yok edilmiş, hayatı elinden alınmış basın çalışanlarının ardında kalanlar... Ülkemizde yıllarca o masumiyetin o dürüstlüğün savını savunmak zorunda bırakılıyorlar. Onun ötesinde Can Dündar'a kardeşime gelir gibi geldim. Onu o gün adliyeden kardeşimi götürürler gibi bir duyguyla o korkunç hislerle gitmesine göz yumduk hep birlikte. Çünkü mahkemeler ve mezarlıklar arasında geçen yıllar içinde Can Dündar'ın kardeşliğini çok yakın hissetmiş biriyim. Onun gazeteciliğini çok yakından izlemiş biriyim." diye konuştu.

"Bu son olsun dediğimiz her seferde umudumuzun kırıldığı her seferde o bize umut oldu ve aydınlık oldu." diyen İpekçi sözlerini şöyle sürdürdü: "Mete Akyol'un bu akılalmazlığa son vermek için başlattığı bu umut zincirine 80 yaşındaki Mete Akyol'dan 28 yaşındaki Güner Cantak'la bu umuda bu dürüst hakiki gazeteciliğe bize devlet sırrı diye yutturulmak istenen ve asıl vatan hainliğinin yıllardan beri sır olarak saklanıp da açığa çıkmamış devlet eliyle işlenen bir takım cinayetlerin, örtbas edilen cinayetlerin, açığa çıkmamış çıkartılmamış haberlerin izini süren genç gazetecilerin de varlığı olacak bizim umudumuz. Mete Akyol'dan Güner Cantak'a uzanan bir zincirin gözlemcisiyim, tanığıyım. Sürekliliğimiz umudumuz olacak. Bu işinde artık son bulması gerekiyor."

'SİLİVRİ HEPİMİZ İÇİN ZİNDANA DÖNÜŞTÜ'

Belgesel yapımcısı Günel Cantak ise şöyle konuştu: " Can Dündar ve Erdem Gül çok büyük bir gazetecilik başarısına imza attıkları için şuanda arkadaki hapishanedeler. Belki hapishane demek az kalıyor. Silivri hepimiz için uzun yıllardır zindana dönüştü ülkedeki muhalifler için. Son halkası Can Dündar ve Erdem Gül'dü. Çünkü onlar Türkiye'de hala gazeteciliğin yapılabilir olduğunu bize göstermeye çalıştılar. Bunun pahalıya malolduğunu ispat etmeye çalışıyor birileri. Ama biz burada durmaya ve onları içeriden çıkarmaya çalışacağız." CİHAN
04 Aralık 2015 14:41
DİĞER HABERLER