[Numan Yılmaz Yiğit] Ali Açıl ve Emsali Abilerimizin bıraktığı iz

Samanyoluhaber.com yazarı Numan Yılmaz Yiğit'in yazısı

NUMAN YILMAZ YİĞİT

 Allah rahmet eylesin ,Ali açıl abi ruhunun ufkuna yürüyeli bir hafta oldu. Onun hakkında  yazılı ,görsel medyada çıkan haber ,yazı  ve konuşmalar  ,Sosyal medyada yapılan paylaşımlar bizlere onun mükemmel bir insan ve aile reisi iyi bir mümin hakiki bir hizmet insanı olduğunu gösterdi.
    
 Bu şehadet çok önemliydi. Zira Buhari’de geçen bir rivayette  Efendimiz (as)yanından geçen iki ayrı cenazeden birisi hakkında  insanlar  övgüde bulunurlarken diğeri hakkında da nahoş şeyler söylemeleri  üzerine  Efendimiz (as)her ikisine de ‘Vacip oldu’ buyuruyor. Hz. Ömer, “Ya Resulallah! Vacip olan nedir?” diye sorunca, Peygamberimiz (a.s.m) “Şu kişiyi  hayırla yâd ettiniz, ona cennet vacip oldu; şunu da kötülükle yâd ettiniz ona da ateş / cehennem vacip oldu. Siz Allah’ın yeryüzündeki şahitlerisiniz.” (Buharî, Cenaiz, 86)buyurmuştu .Bu hadisten yola çıkarak Allah’tan recamız tüm bu  şehadetlerin Allah nezdinde  Ali Açıl abi hakkında makbul olmasıdır. 
    
Ali Açıl Abi’ nin kerimesi Melike  Erdem  hanımefendinin babası hakkında TR7/24 de yayınladığı  ‘Benim babam’ yazısı aslında onu anlatmaya yetti de arttı bile. Onun ev içre hayatını, ahlakını hane halkı tarafından nasıl algılandığını öğrenme fırsatı bulduk. Bir insanın  hem sosyal hayatta hem de ev içre bu kadar büyük kalabilmesi oldukça zordur. Ama görülüyor ki Merhum Ali Abi her ikisini de başarabilmiş.
   
 Ali Açıl ve ruhunun ufkuna yürüyen diğer emsali abilerimiz  gerçekten de arkadan gelenlere iyi ,güzel ve hayırlı bir miras bıraktılar. Efendimiz (as)’ın ‘"...Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakırlar; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur."( Tirmizî, İlim, 19)buyurduğu gibi bu büyük zatlarda arkadan gelen nesillere mal mülk servet-i saman değil, ,imanı, Müslümanlığı, örnek bir  ahlakı ve dine hizmet düşüncesini miras bıraktılar. Hem de hafızalardan silinmeyecek  bir şekilde. Bu sebeple  kendilerinden  sonra açtıkları bu çığırda yürüyen herkesin elde edeceği  manevi mükafatın bir katı da onların amel defterlerine yazılacağı muhakkaktır. Çünkü toplum için çok hayati konularda onlara önderlik yaptıkları gibi , Hizmet insanına misal  oldular. Onların yürüdüğü yollar iz oldu ve  arkadan gelenler de o izleri takip ettiler. Dolayısıyla da  maksatları olan rıza-i ilahiyeyeyi kazandıracak yolları öğrenme imkanını elde ettiler. Hadiste ‘“Kim iyi bir çığır açarsa açtığı çığrın ecri ve kendisinden sonra, onunla (o çığırla) amel edenlerin ecirleri, sevaplarından hiçbir şey eksilmeden ona aittir.’buyrulmaktadır. (Müslim, İlim, 15)Bu yönüyle sürekli akıp gelen bu sevap çağlayanları ile inşallah ,bu abilerimizin hasenat defterleri dolup taşacak, onlarda berzahta ve öbür tarafta bundan istifade edeceklerdir.
     
 Ali Açıl abi ve emsalleri ,gençliğin , komünizmin  tesirinde inançsızlıkla kıvrandığı bir zamanda Fethullah Gülen Hoca Efendiye yol arkadaşlığı yaparak onun tavsiye  ettiği projeleri hayata geçirme konusunda  hem malları hem de hayatlarını ile bitmez tükenmez bir gayret ile çalışan insanlardı. O yıllarda pek çok Müslüman sadece ‘Kendine Müslüman ‘iken bu necip  insanlar milletin evladına Allah’ı tanıtma, sevdirme heyecanıyla Anadolu’yu karış karış dolaşarak oradaki esnafı ,iş adamlarını neslin imanını kurtarmaya teşvik ettiler. Hizmet yolunda çoğu zaman eşinden çoluk çocuğundan ayrı kaldıkları gibi  , mallarını ,hayatlarını bu uğurda sarf ettiler. Anadolu insanı Allah yolun da hiçbir beklentiye girmeden sadece Allah için koşturmayı bu abilerimizden öğrendi dense sezadır.
   
 O dönemlerde en hassas Müslümanlar bile ancak senede bir zekatlarını verir, diğer yardımları da sadaka nev’inden olurdu. Hayır kuruluşları hayırseverlerin sadaka kabilinden verdikleri yardımlarla ayakta durmaya çalışırdı. Böyle olunca da  hizmetleri sınırlı olurdu. O günlerde  insanımız  adeta ‘Vermeyi’ unutmuştu. Böyle bir dönemde ‘Neslin imanını kurtarma’ yükünün yalnızca zekat ve  sadakalarla kaldırılamayacağını gören bu abilerimiz bütün imkanlarını seferber ederek  ellerini taşın altına koymuşlardı. Kuranın ,pek çok yerde , müminleri davet ettiği ‘İnfak-Allah yolunda mal ve imkanlarını sarf etme’ emrini ‘Himmet etmek’ suretiyle ,  yani ‘Allah için gayretli olma, öne atılma, çabalama, al-i himmet olma’ ile öncelikle kendi nefislerinde hayata geçirdiler. Fiili olarak uyguladılar. Sonra da  bunun olabilirliğini insanımıza gösterdi ve öğrettiler. Dolayısıyla da Kuran’ın mühim bir emri ,Efendimiz (as)ın önemli bir uygulaması ,‘İnfak-Himmet’ ameli Anadolu insanı arasında yeniden ihya edildi. Onlar buna vesile oldular. Bu ihya ile ülke ve insanımız maddeten ve manen bir diriliş dönemi yaşadığı gibi hatta ulaşabildiği kadarıyla  insanlığın belli bir kesimi de  ihya oldu,denilebilir. ‘…Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur…(Maide Suresi,32)ayetinin işari manasından bakılacak olursa, bu abilerimizin ‘İnfak-Himmet’ amelleriyle milyonlarla insanın Allah’ı tanımasına zemin hazırlayan kurumların açılmasına vesile olmalarından ötürü , elde ettikleri/edecekleri  ecri hesap/tahmin etmek mümkün değildir. Allah onlardan ebediyen razı olsun. Onların hayata taşımak için çabaladıkları  bu ‘İnfak-Himmet’ ameli artık şimdilerde Hizmet insanları için rutin bir vazife gibi algılansa da insanımızın buna alıştırılmasında -Allah’ın inayeti ile-Ali Açıl ve emsali abilerimizin yeri çok büyüktür. İnsanımıza kazandırdıkları bu ‘Himmet Ahlakı’ ile Hizmet dairesi içinde her nerede kim himmette bulunursa bulunsun onların da bu hayırlardan bir hissesi olacağı muhakkaktır.
   
Onların faziletleri tabi ki bu kadarla sınırlı değildir. Burada  gerek Ali abi’ de gerekse de o emsal abilerde müşahede ettiğim önemli bir hususu zikretmeden geçemeyeceğim. O da ;onların Allah’a ve Peygambere olan bağlılıkları ,bununla irtibatlı olarak da ,gerçek alim ve hocalara olan saygıları idi. Bilhassa Allah için Fethullah Gülen Hoca Efendiye olan muhabbetlerini tarife imkan yoktu. Hoca Efendiyi her ziyarete geliş- gidişlerinde  gözyaşları ile gelir gözyaşları ile ayrılırlardı. Hoca Efendiye olan güven, saygı ve muhabbetleri vesilesi ile onu temsil ettiklerine inandıkları ‘Hoca ve Hizmet İnsanı’ olarak bildikleri kişilere  çocukları yaşında  bile olsalar fevkalade saygılı davranır hürmette kusur etmezlerdi. Aslında bu saygı sevgileri onların asalet ve faziletlerinden kaynaklanıyordu. Bilhassa Ali abi’ de ilme, ilim ehline, alime ve samimi olarak dine hizmet eden ‘Hoca’ lara karşı içten ve samimi bir sevgi ,muhabbet  müşahede edilirdi. O ve emsali abilerimizin ihlas ve samimiyet ifade eden bu ahlakları Hizmet hareketini bugünlere taşıyan en önemli amillerden biridir, denilebilir.
     
Hoca Efendinin ihlas ve samimiyetine inanmış olan bu  insanlar onun tavsiyesine uyarak herkesle beraber kurulu düzenlerini terk etmişler   hicret niyetiyle bazıları  önceden bazıları da ‘Cebr-i lutfi ‘ile dünyanın dört bir tarafına hicret ederek ,yerleşmişlerdi. Ali Açıl abi’ de  kendini düşeni yapmış ve Çin’e gidip gelerek orada bir okul açılışı için gecesini gündüzüne katmıştı. Oradan oraya devam eden hicret yolculuğu en sonunda  Kanada ‘da noktalandı. Hiç ara vermeden Kanada merkezli hizmetlerine devam etti ve yine bir hizmet seyahati dönüşü ‘Hizmet Yolunda’ tam da kendine yakışır bir vaziyette ruhunun ufkuna yürüdü. Zaten o ve emsali abilerin hicret etmek ,hicret diyarında vefat etmek duygu düşünceleri her zaman  dualarında yer alan bir husustu.
  
  ’ Diler ve dua ederiz Allah onlara‘ Onların Rabbi de dualarına şöyle icabet buyurdu: “Sizden gerek erkek gerek kadın, hayır işleyen hiçbir kimsenin çalışmasını zayi etmem. Çünkü siz birbirinizdensiniz, birbirinizden farkınız yoktur. Benim rızam için hicret edenlerin, vatanlarından sürülenlerin, Benim yolumda işkenceye, zarara uğrayanların, Benim yolumda savaşanların ve öldürülenlerin, Elbette kusurlarını örtecek ve elbette onları Allah tarafından mükâfat olarak içinden ırmaklar akan cenetlere yerleştireceğim. En güzel ödüller Allah'ın yanındadır.(Al-i İmran ,195) ayetinde  ifade ettiği çerçevede muamelede bulunur. 
    
Onlar güzel bir şekilde göçtüler  ahirete ,bizler bakalım akıbetimize diyerek Ali Açıl ve emsali abilerimizin aziz hatıraları adına , onları en azından birer Fatiha  ile anıp , dua  listelerimize   dahil etmenin , vefa gereği ,bize düşen bir vazife olduğunu hatırlatarak noktayı koyalım.

26 Ocak 2024 13:41
DİĞER HABERLER