[Numan Yılmaz Yiğit ] Manevi beslenme yöntemleri ve Kur'an-ı Kerim

İman zaviyesinden bakıldığı zaman, insanın, şu fani dünyadaki en önemli kazanımı, iman-ı billahdır. Allah’ı bilme ve tanıma dünyevi ve uhrevi açıdan pek çok hayırların vesilesi olduğu gibi pek çok tehlikelerinde önünü alacak önemli bir değerdir.
NUMAN YILMAZ YİĞİT

İman zaviyesinden bakıldığı zaman, insanın, şu fani dünyadaki en önemli kazanımı, iman-ı billahdır. Allah’ı bilme ve tanıma dünyevi ve uhrevi açıdan pek çok hayırların vesilesi olduğu gibi pek çok tehlikelerinde önünü alacak önemli bir değerdir. 
  
Öncelikle imanın farkında olmak gerekmektedir. Farkında olunmayan bir şey alışkanlık ve gaflet perdesi altında insanın elinden kayıp gidebilir. Buna imanda ‘farkındalık,  şuur’ da denilebilir. Herhangi bir şeyin farkında olmak ise iki yolla mümkündür.

Birincisi; değerli ve kıymetli şeyler eğer gerçekten kıymeti takdir ediliyorsa -yani bir farkındalık varsa-koruma altına alınır ve ona zarar verebilecek unsurlara karşı dikkatli olunur.

İkincisi; o değer ve kıymet verilen şeye itina ile bakım -görüm yapılır; iyileştirilir, geliştirilir, büyütülür ve beslenir.

Birinci olarak; İman-ı billah şayet ebetleri elde etmeye vesile olacak paha biçilmez bir cevher ise -ki öyledir- o halde öncelikle imana zarar verebilecek unsurlar ne ise onlardan uzak durulması, ez kazara zarar gördüyse de hemen tamir ve bakıma alınması gerekmektedir. İman-ı billah’ın en amansız düşmanı hiç şüphesiz günahlardır. İman ve günah, su ve ateş birbirinin zıddına işlerler. İman gibi bir değerin korunup kollanması, insanın başta Allah’a sığınmasına  sonra da iradesi ile günahlara ‘dur ‘demesine bağlıdır. Şayet bir günaha girilmişe de ‘tevbe kurnaları’nda gerçek tevbe ve istiğfarlar ile günahın kalpte bıraktığı siyah izler hemen silinmeye çalışılmalı ve tahrip olan kalbîdeki iman, eski sağlığına kavuşturulmalıdır.
 
İkinci olarak İman-ı billah’ın bakım görünümünün yapılması ve genel manada beslenmesi konusu vardır. İmanın bakım görümü, canlı bir bünye gibi sürekli beslenmek suretiyle yapılır. Bir vücut maddi gıdalarla beslenerek kendini yenilediği, ter-ü taze kaldığı gibi, ağaç ve bitkilerin topraktan aldıkları su ve mineralerle hayatlarını, canlılıklarını sürdürdükleri gibi iman bünyeside kendi cinsinden aldığı manevi gıdalarla beslenir, beslenmekle canlılığını, tazeliğini, zindeliğini korur ve güçlenir.

Bir mümin için en önemli beslenme kaynakları bilindiği gibi, nazari planda başta Kur’an ve Sünnet-i nebevi (as) afaki ve enfüsi tefekkür, ameli planda da, kulluk hayatı, dua ve evrad-ı ezkar, gece ibadeti, cemaate devamlılık, hayırlı işlerde koşturma ve vazife alma, iyi ve salih insanlarla oturup kalkma gibi hususlardır.

Bir mümin için nazari planda Kur’an, imanı besleme adına en önemli müracaat kaynağıdır/olmalıdır. Kur’an okumayı öğrenmek, her gün belli bir miktar okumayı alışkanlık haline getirmek, imkan nispetinde Kur’an’dan çok ezber yapmak, dua, zikir ve gece ibadeti adına oldukça önemli olduğu gibi aynı zamanda da kulluk hayatı adına da bir altyapı oluşturacaktır. Bunun akıl, ruh ve kalbe, kalbdeki imana sağlayacağı beslenme oldukça önemlidir.

Kur’an’dan beslenmenin bir adım ilerisi; onun muhtevasına vakıf olmaya çalışmaktır. Bu da tabiidir ki, herkesin kendi seviyesine göre olacaktır. Dini ilimlerde uzman olmayan fakat Kur’an aşığı olan kişiler için güvenilir ve tavsiye edilir bir ‘Kuran Meali’ni takip etmekle işe başlamak yararlı olacaktır. Bu konuda Prof. Dr. Suat Yıldırım ve Ali Ünal hocalarımızın mealleri müracaat kaynağı olarak değerlendirilebilir. Bu çeşit bir okuma Kur’an’ın  ‘hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet ,hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emir ve davet, hem bir kitab-ı zikir’ (25. Söz) olması yönüyle gerek fikri gerekse de kalbi olarak ciddi bir beslenme sağlayacaktır. Kur’an’dan daha çok beslenmek isteyenler için yine güvenilir tavsiye edilen tefsirlerden birini takip etmek yararlı olacaktır. Bu konuda da Kur’anı baştan sona tefsir eden güvenilir bir tefsir olarak Elmalılı Hamdi Yazır (ra)in ‘Hak dini Kur’an Dili’ aslı veya sadeleştirilmiş tefsiri tavsiye edilebilir. Burada kısaca bir hususu hatırlatmak da yarar vardır. O da; dini ilimlerde uzman olmayan kişilerin meal veya tefsir okurken yaşadıkları bir kısım problemlerdir. 

Bunlardan birincisi sadece meal okumakla yetinen kişilerin o meallerde Kur’an’ın enginliğini görememe problemi yaşamaları ve Kur’an’ı sadece o mealden ibaret zannetme yanlışına düşmeleridir. Bu oldukça sık rastlanan bir olaydır. 

Diğer ikinci bir konu da, meal ve tefsir okuyan bazılarının, her ne kadar meal veya tercüme tefsirlere vakıf olsalar da sadece meal ve tefsirden yola çıkarak bir kısım çıkarımlarda bulunmaları ve bunları bir uzmana test ettirmemeleridir. 

Üçüncü bir mesele de, yine bir uzmana danışmadan sadece meal ve tefsir okumaları ile bilhassa dini hüküm ifade eden bir kısım neticelere ulaştıklarını düşünmeleridir. 

Dördüncü olarak yaşanan problemlerden biri de  ‘ahkam ayetleri ‘olarak bilinen, dinin hüküm bildiren ayetleri hakkında yorum yapmaya çalışmaları, bazen şüphe ve tereddüde düşmeleri, bazen de Allah’ın emir ve yasaklarındaki ‘İllet-ana sebeb’i, yani ‘emr-i ilahi’yi bilememekten kaynaklanan yanlış yorumlara girmeleridir, denilebilir.

İlim, irfan ve hikmet adına, Kur’an’dan beslenmek için, onu okumak, anlamaya çalışmak son derece yararlı ve gereklidir, bu tamam. Çünkü Kuran her asırda her seviyedeki insana bir şeyler söyler. Kur’an, müntesiplerine, kendini okumalarını, kendi üzerinde dikkatlice düşünmelerini salıklar.’ Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?(Kamer ,54/17) Bu ve buna benzer ayetler Kuran’ın okunup anlaşılmasını teşvik eden ayetlerdir. Fakat şu da bir gerçektir ki herkesin Kuran’ın tamamını bütün incelikleri ile anlamasına imkan yoktur. Çünkü bu uzmanlık isteyen bir husustur. Bu sadece Kuran için  geçerli olan bir konu da değildir. Her ilim dalı için durum aynıdır. 

Herhangi bir kişi, bir ilimde hatta şimdilerde o ilmin de herhangi bir dalında uzman ise diğer ilimleri de ansiklopedik bir seviyede bilgi sahibi olabilir. Bütün ilim dallarında  söz sahibi olabilmek genel değil olsa olsa istisnai  bir durum olabilir. Onun için nasıl ki her ilim dalının uzmanlık gerektiren ince bir kısım meseleleri vardır aynen öyle de ilahi bir kitap olan Kuran’ın da uzmanlık gerektiren ince dakik ve teknik pek çok konuları vardır, olması da gayet  tabiidir. O’nun bütün yönleriyle bilinmesi ve anlaşılması başta Arapça olmak kaydıyla dini ilimleri detaylı bir şekilde bilmeye, uzmanlaşmaya bağlıdır.’ O, sana Kitab’ı indirendir. O’nun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.(Al-i İmran, 3/7 )ayeti ‘Müteşabih ‘ayetler üzerinden bu konu ışık tutar.

Kuran dilini, bütün incelikleri ile bilmeden sadece meal ve tercüme tefsirleri okumak suretiyle kuşatıcı bir Kuran bilgisine ulaşmak mümkün değildir. Bu incelikleri görebilmek ve bir kanaat edinmek için Bediüzzaman (ra)in ‘İşaratü’l İcaz’adlı eserini Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Bir İcaz Hecelemesi ‘ve ‘Fatiha Üzerine Mülahazalar’ adlı eserlerini okumak faydalı olacaktır.

Kuran’dan beslenen kişilerin dini ilimlerde uzman değillerse dini ilimlerde altyapı ve izah gerektiren ahkam ayetleri, müteşabih ayetler gibi konularla ilgili peşin hükümlere varmadan önce mutlaka o alanda otorite olan kişilere danışmaları önemlidir. Kaldı ki Kuran’ın tam manasıyla anlaşılması veya bir hüküm çıkarmak /bir hükme varmak, sadece Arapça bilmekle de sınırlı değildir. Fakat sağlam bir dil bilgisine, belâgat kurallarına; tefsir, hadis ve fıkıh usulü… Gibi ilim dallarına vâkıf olmadan böyle bir şeye teşebbüsün de haddini bilmezlik olduğu (da)açıktır.’(1)

Beslenme konusunda, Kuran okumalarına ilave olarak şunu ifade etmek gerekir ki, dini ilimlerdeki uzmanlığı alemce malum olan, ihlas, samimiyet, takva ve hizmetleriyle Kuran’ın muhtevasını temsil eden, Kuran’ı hayatına hayat yapan çağdaş alimlerin eserlerini okuma da ihmal edilmemesi gereken mühim bir konudur. Bu Kuran’dan beslenmek için önemli bir basamak olacaktır. Tabiidir ki hayatını İslami ilimlere vermiş o alanda uzmanlaşmış kişilerin Kuran’ı ve Allah’ı, ondaki Allah’ın muradını anlamaları, dini ilimlerde otorite olmayan kişilere göre daha isabetli ve daha sağlıklı bir yoldur.

Bu açıdan, evet, bir mümin için iman, kulluk, dua, zikir, evrad, tefekkür, ibret almak adına en baş beslenme kaynağı Kuran olmalıdır. Fakat dini ilimlerde yetkinliği olmayan veya yeterli yetkinliğe sahip olmayan kişilerin bir kısım hatalardan korunma adına bilhassa uzmanlık gerektiren konularda, konuyu basite indirgememeleri, Allah’a ve Kuran’a olan saygının bir gereği olduğu da unutulmamalıdır.

02 Aralık 2022 15:20
DİĞER HABERLER