Bugün yaygın bir davranış olarak sosyal medya ile ilgilenmeyen, meşgul olmayan neredeyse yok gibi, Tam bir salgın haline gelen bu davranış biçimi bazen komediye bazen de trajediye malzeme olacak kadar geniş bir yelpazede cereyan ediyor.
NUMAN YILMAZ YİĞİT
İletişim çağının insanın hizmetine sunduğu imkanlar eğer yerli yerince ve doğru bir şekilde değerlendirilmezse insanın başına hem dünyada hem de ahirette sıkıntılar açabilir. Görüldüğü kadarıyla İnternetin keşfiyle birlikte ona bağlı kurulan/açılan hesaplar, sistemler hem hayra hem de şerre hizmet edebilmektedir.
Gönül arzu eder ki aslında teknolojinin bu nimetleri bizim dünyevi işlerimizi kolaylaştırmaya yardımcı olduğu gibi ahiretimizi kazanmaya da vesile olsun. Fakat ne yazık ki, realiteye bakıldığı zaman, çok da böyle olmadığı görülüyor. Teknolojiyi, interneti, sosyal medya mecralarını en genel manada insana hizmete yönelik kullananlar olduğu gibi his ve hevesata, tahribata, düşmanlığa, günaha bakan yönü itibariyle de kullananlar pek çok maalesef.
Çok yönü olan bu meseleye bugün sadece iki açıdan yaklaşmayı düşünüyoruz. Bunlardan birincisi, kişinin sosyal medya ve teknolojinin sunduğu imkanları kullanımda dikkat etmesi gereken, ‘’günah” kavramı ile ifade edilebilecek fiil, tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiğine dair ön plana çıkarılabilecek birkaç hatırlatma olacaktır. İkincisi ise, daha sonra, bu günahların sosyal medya vasıtası ile yaygınlaşması ve neticesinde ortaya koyduğu tahribat ve buna karşı mümine düşen vazifeler konusu ele alınacaktır.
Sosyal medyada dikkatli olma
Bugün yaygın bir davranış olarak sosyal medya ile ilgilenmeyen, meşgul olmayan neredeyse yok gibi, Tam bir salgın haline gelen bu davranış biçimi bazen komediye bazen de trajediye malzeme olacak kadar geniş bir yelpazede cereyan ediyor.
Anne baba ve rehberler
Bu salgın karşısında şuurlu müminlere düşen vazifelerden biri de en azından kendimizi, eşimizi, çocuklarımızı ve yakın çevremizi korumak olmalıdır. Çocukların korunması ile ilgili idari, eğitim, disipline dair psikolog ve pedagogların tavsiyelerine uymak onların terbiyesi adına anne babalar için dini bir vazifedir bugün. Anne babalar ve topluma rehberlik yapanlar, kendi fiili hayatlarında, sosyal medyayla aralarına kontrollü bir mesafe koyarak, din ve dünya hayatı adına ondan nasıl hayırlı işler çıkarılabileceğine, kötülüklerinden nasıl sakınılacağına dair uygulamalarla fiilen örnek olmakla işe başlayabilirler.
Sosyal medyada zaman israfı
Öncelikle sosyal medyanın insan ömründen önemli bir parçayı alıp götürdüğünün farkında olmak gerekmektedir. Şuurlu bir müminin bu tuzağa düşmeyeceği muhakkaktır. Bu, bir zaman ve hayat israfıdır. Zaman israfına girilmemesi için, herkesin zaruri, kendi ilgi alanı ile ilgili konular dışında birinci derecede kendisini ilgilendirmeyen konulardan uzak durması, kişinin diyaneti adına faydalı bir davranış olacaktır.’’ “Kişinin lüzumsuz işlerle uğraşmaması, onun Müslümanlığının güzelliğini gösteren bir kanıtıdır.” (İbn Mâce, Fiten 21; Muvatta, Cami 2)
Kul hakkı, başkasının hakkına girme
Sosyal medyada yapılacak paylaşımların temel değerlere yani dine, ahlaka, hukuka, insanlığa, vicdana uygunluğu dikkate alınmalıdır. Mümin için doğru olan, sosyal medyada, dinen yasaklanmış olan, yalan söz ve beyandan, iftira, gıybet, dedikodu, asılsız haber, algı, laf getirip götürme, hakaret, alay etme, su-i zan, küfretmek, haksız ihbar ve şikâyette bulunmak, delilsiz suçlamak ve benzeri günahları işlemekten uzak durmaktır. Zira bu günahların hemen hepsi ‘’kul hakkı’ ’olarak değerlendirilen ve ancak o hak sahibinin hakkını helal etmesiyle Allah’ın bağışlayacağı günahlardır. Bu tür ‘’günah’ ’kategorisine giren paylaşımlarda bulunmak kişiyi Allah nezdinde sorumlu hale getireceği gibi, bir başkasının günah addedilen paylaşımını, başkaları ile paylaşmak, yaymak da aynı sorumluluğu doğuracaktır. Bilhassa iki kişi veya kişiler, kitleler arasında fitneye, düşmanlığa sebebiyet verecek paylaşımlarda bulunmak o bilgi doğru da olsa tasvip edilemez. Zira Allah (cc) “Fitne, adam öldürmekten daha beter bir günahtır.” (Bakara, 2/191) buyurmaktadır. Herhangi biri hakkında yapılacak bir bilgi paylaşımında, öncelikle o bilginin doğruluğu araştırılmalı, bilgi lehte veya aleyhte de olsa, ilgili kişinin rızası olmadan paylaşılmamalıdır. İnsanları haklı ya da haksız sosyal medya üzerinden beyana zorlamak da doğru değildir. Zira sosyal medya insanların yargılanacağı bir mahkeme değildir. İnsanların özelini paylaşmak, yaymak ise bir mümin açısından izahı mümkün olmayan bir davranıştır.
Mümin, insanın ıslahını, toplumun yararını gözetir. İnsanı ıslah etmenin yolu bu olmadığı gibi, toplumu zarardan korumanın yolu da bu değildir. Topluma zarar veren hususlarda hukuki yollara başvurmak daha isabetli bir yoldur. Zira toplumun içinde, sosyal medya da adı, şahs-ı manevisi töhmet altında bırakılmış, sonra iş mahkemeye intikal etmiş, yargılanma sonrası suçsuz olduğu anlaşılmış fakat üzerine çamur atılmış, lekesi kalmış nice namuslu şerefli insanlar mevcuttur. Hatta haksız yere bu tür ithamlara maruz kaldığı için doğru olmasa da intihar eden, insan içine çıkamayan, psikolojik problemler yaşayan nice kişiler vardır. Hadis gerçek Müslümanı tarif ederken “(İyi) Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, Îmân 4-5) buyurmaktadır. Sadece sosyal medyada değil, hayatı kuşatan tüm alanlarda Müslümanın tarifi, Allah Resulü'nün (as) mübarek ağzından budur.
Sosyal medyada haksızlığa uğramak veya zarar görmek aynısıyla bunu yapma hakkını kişiye vermez. Herhangi biri zarara, haksızlığa uğradığında veya biri haksızlık yaptığı veya birine zarar verdiğinde ona aynıyla mukabelede bulunmayı İslam hukuku yasaklamıştır. "Zarara sokmak ve zarara karşı zarar vermek yoktur.” (el-Muva??a?, “A?zıye”, 31; Müsned, I, 313; İbn Mâce, “A?kâm”, 17) Bunun yolu, zor ve uzun olsa da, nefse zor gelse de, hukuktan başkası değildir.
En genel mana da sosyal medya paylaşımlarının insanın dini ve dünyevi hayatına, iyiliğine katkı sağlayan paylaşımlar olması aksine olanlardan ise kaçınılması şeklinde özetlenebilir. Bu da “İyilik ve takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah'ın cezası çok şiddetlidir.’’(Maide Suresi : 5/2) ayetiyle ifade edilen hususları gözetme açısından daha doğru olacaktır. Bu paylaşımlar ister sahte hesaplardan yapılsın isterse de şahsi hesaplardan, fark etmez. Çünkü netice de aynı tahribat söz konusudur.
Bunun aksine doğru ve güzel sözlerin paylaşılması, insanlara ders ve ibret olacak olayların yayılması, insana ümit vermek, nasihat etmek, dostluğa, barışa, kardeşliğe vesile olacak değerlere çağrıda bulunmak, zalimi yermek, mazluma ve hakka sahip çıkmak, insanları iyiliğe ve hayra davet etmek, müşkülleri çözmek, sorulara cevap vermek, insanlara bir şeyler öğretmek, dert dinlemek, ders sohbet yapmak gibi insanlığın, dünya ve ahireti yararına olan paylaşımlar da ‘’Salih amel’’ gibi insana sevap kazandıracak ve iyiliklerin yayılmasına kötülüklerin önlenmesine yardımcı olacaktır.
Müstehcenlik ve günahtan sakınma
Ahlaki değerlere ters bir kısım paylaşımlarda bulunmanın da bir mümine yakışmayacağı açıktır. Bilhassa şahsi, ailevi, mahrem olarak değerlendirilebilecek fotoğraf ve görsellerin sosyal medya paylaşımlarında arttığı görülmektedir. ’’Müstehcen’’ veya “Teşhir-Teşhircilik’’ olarak değerlendirilecek paylaşımların yaygınlaşması ise gerçekten dini ve ahlaki değerleri tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Sosyal medya paylaşımlarında kılık-kıyafet ve kostümlerinden dindar oldukları anlaşılan bay bayan bazı kişilerin uygunsuz söz resim, video ve vb paylaşımları ise oldukça üzücüdür. Sosyal hayatın sosyo-ekonomik ortalamasının çok ötesinde, toplumdaki zengin fakir ilişkilerini zedeleyecek, birbirlerine hürmet ve şefkati yok edecek yaşamaya, yeme-içmeye, eğlenceye, zevk sefaya dair özel veya ortam paylaşımlarına Allah’a ve ahiret gününe inanan müminler açısından üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir husustur. Bunun ‘’günah” olup olmaması bir yana toplumda sosyal bir patlamaya vesile olacağı da ayetin işaretinden anlaşılmaktadır. “Bir beldeyi/ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşlarına (Mütrafin) (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar kötülük işleyip yoldan çıkarlar. Böylece o ülkeye (azap edeceğimiz hakkındaki) söz(ümüz) hak olur, biz de orayı darmadağın ederiz.” (İsrâ Suresi 17/16) Ehl-i küfranı anlatan bu ayetin aynı davranışları sergileyen müminler içinde bir ders, ibret içerdiği muhakkaktır.
Açıktan günah işlememe
Sosyal medyada yapılan kişisel paylaşımlar, dinen, ahlaken ‘’günah’ ‘kategorisine giriyorsa şayet, bunların, başkalarının şahit olacağı şekilde paylaşılması, dinen yasak olduğu gibi, mümini, hadis de ifade edilen “mücehirin-günahlarını açıktan işleyen’’ kişiler durumuna da düşürebilir. Hadis de Efendimiz (as)’’ "Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: 'Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!' der. Böylece o, geceleyin Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ın örtüsünü açar. İşte bu, günahı alenî işlemenin bir çeşididir." [Buhari, Edep 60; Müslim, Zühd 52, (2990) Allah günahların yayılmasından hoşnut olmaz. Şayet günah kul ile Allah arasında ise o günahları affedeceğini bildirir. (Câmiü’s-Sağîr, 2893) Allah ile kul arasında kalan ve kul haklarını ilgilendirmeyen günahlar Allah tarafından affedilme şansına sahipken, yaygınlaştırılan ve başkalarının da şahit olduğu günahların affı ise zorlaşmakta belki de imkansızlaşmaktadır.
Sosyal medyada ister istemez göze kulağa ilişen ve günah olduğu açık olan ses, görüntü, fiillere de şahit olunmaktadır. Şahit olunan bu ‘’günah’’ların insanın kalbine, imanına, dini hayatına zarar vereceği muhakkaktır. Efendimiz (as)ın müminlere çarşı pazarda dolaşırken tavsiye ettiği “Ğadd-ı basar-Gözü haramdan koruma’ ’hususu sosyal medya içinde göz önüne alınması gereken mühim bir konudur. (Buhârî, Mezâlim 22)
Burada ifade etmeye çalıştığımız konu daha çok Sosyal medya ve kendimize bakan yönü itibariyle dikkat etmemiz, korunmamız, yapmamız gereken konulardan bazılarına yönelik dikkat çekme, hatırlatma nev’inden hemen ilk akla gelebilecek hususlardır. Belki de gelecekte bu konuda sorulacak soru cevapları içeren ‘’Sosyal medya ve iletişim adabı/ilmihali’ ’gibi kitaplar oluşacak müminler bu nimetten nasıl yararlanılır, nasıl korunudur? Öğrenme imkânı olacaktır. Bakalım ahirette sosyal medya amellerimiz nasıl olacak?