O fotoğrafı çok merak ediyorum!

Seçime girecek parti sayısının 35 civarında olmasından şikayetçi olmayalım.

KADİR GÜRCAN 

Muhalefetin geçirdiği kısa süreli kalp spazmından sonra yola devam kararı, iktidar cephesine de hareket getirdi. Tek kale oynayıp, iktidar şehvetinin dibine vuracaklardı, olmadı. İktidar kanadındaki yeni birleşme ve eşleşmelerdeki gariplikler bu yüzden. Cumhur İttifakı’nın geçici birliktelikleri, sosyal medya üzerinden tanışıp gerçekleşen ilişkiler gibi tam bir zar atmaya dönüştü. Belli ki, gidişat pek iç açıcı değil.

Muhalefet koltuğunda oturup, kendi seçmenini kontrol edemeyen aciz liderlerin bir yerlere dayanmaları kaçınılmaz. Altılı Masa’nın içinde de seçmeni ile rezonans kuramayan zayıf liderler var desek pişmiş aşa su katmış olmayız. Rahatsız seçmen tabanının sesi olduğuna inandırılan parti içi muhalefetin Saray’a göz kırptıkları dahası gizli aşk yaşadıkları her hallerinden belli. Bununla birlikte, Altılı Masa ve iktidar arasındaki en dikkat çeken ayrıntı, geçici birliktelikler konusundaki tercihleri. Gözler muhalefetin üzerinde olduğu için dikkatli olmak zorundalar. Masa’ya bir şekilde dahil olanlar da öyle karanlık tipler değil. İktidar ve Saray’ın ise böyle bir endişesi yok. 

Seçime girecek parti sayısının 35 civarında olmasından şikayetçi olmayalım. Demokratik toplumun olmazsa olmazı siyasi partiler ve kendilerinde bu rüştü görenlerin şanslarını denemelerinde bir mahzur yok. Ayrıca bu, demokratik toplumda oyuncu olmanın yolu siyasi parti kurmaktan geçiyor. Varsın bir çoğunun parti ismi, lider ve seçmen tabanlarından haberdar olmayalım. Her şeyden haberdar olup ahkam kesecek değiliz ya! Kaldı ki, seçim zamanlarındaki anlaşmalı birlikteliklerin ne kadar işe yaradıklarına şahidiz. Kim bilir belki de bir sonraki demokratik tecrübelerimizde, şimdi küçük görüp adam yerine koymadığımız yeni simalar devleti idare edecek hale gelebilirler. Öyle de olması lazım. Hüdai nabit siyasetçiler milletin başına bela olmadan defolup gitmiyorlar. Bir türlü kurtulamadığımız dikta rejiminden hiç olmazsa bu dersi çıkaralım.

Bizi asıl ilgilendiren, seçim proje ve stratejilerini Altılı Masa’nın dağılması üzerine yapan Saray ve iktidarın beklediğini bulamayınca, sahneye aldığı garip tipler. Halen Saray ittifakında olup da her perşembe gecesi nikah tazeleyen ya da biat yenileyenleri saymıyoruz. Onlar arada bir Saray’dan randevu almayı seçmen tabanlarını canlı tutmak için yapıyorlar. Hani o arada bir Saray’a toplanan muhtarların ziyaret dönüşünde, kendi muhitlerinde il ve ilçe mülki amirleri gibi davranmalarına benzer bir sükse.

Saray popülerlik açısından bir problem yaşamadığı için, bünyesine dahil edeceği yeni katılımlarda siyasi etik ve temiz bir sicil taraması söz konusu değil. Basit bir devlet memurluğunda bile sicil temiz kağıdı isteniyor da, meclis gibi bir yere girişte neden böyle bir şart aranmaz ki? Bu yüzden, seçimlere yakın A takımına olmadık isimlerin dahil edilmesine şaşmayalım. First Family’nin yüz akı sayılan genç damadın, Z Generation’ın oyları için konu mankeni olarak vitrine yerleştirileceği sinyalleri veriliyor. Şimdiye kadar mesaisini harcadığı teknolojik başarıların riskli bir seçim zaferi için feda edilmesi mümkün. Ferdi başarı ile First Family arasındaki tercihte genç damada pek bir söz hakkı düşmüyor olabilir. Paşa baba ne diyorsa o! A takımına dahil edilecek bir diğer sürpriz isim de CB-MİT Başkanı.

Son otuz yıldır isimleri daha çok karanlık işler ve organize suçlarla anılanların her zaman olduğundan daha fazla görünür olma gayretlerine ne demeli? Mevcut iktidar organize suç örgütü ve illegal oluşumlara beklentilerinin ötesinde geniş bir çalışma alanı açtı. İçişleri Bakanı’nın bu konudaki katkısı inkar edilemeyecek kadar büyük. 90’lı yılların devlet kontrolündeki karanlık oluşumu JİTEM’i aklamak da ona nasip oldu. Vatani görevimi ifa ettiğim yıllarda JİTEM olarak bilinen gizemli teşkilatın varlığı hep inkar edilirdi. Tesadüf bu ya, “JİTEM yok diyorlar, biz burada onların malzemelerini depoluyoruz!” diyerek şikayet eden bölük komutanımın söylenmelerini bizzat kulaklarımla duydum. Ama her nasılsa yetkili makamlar varlığını bir türlü kabullenmedi. 

Geçtiğimiz hafta, neredeyse 25 yıldır devam eden JİTEM Davası rafa kaldırıldı. Davaya isimleri karışanlar organize suç örgütleri ve karanlık oluşumlarla ilişkilerini gizlemiyor ve aktif siyasete müdahale etme konusunda da inisiyatifi elden bırakmıyorlar. En son Altılı Masa krizinde, eski yıllarda muhalefet liderlerinden biri ile aynı kareye giren şahıs karanlık ilişkileri ile temayüz eden biri ve bizim neslin ismini ve resmini görmekten gına geldiği bir tip. JİTEM Davası’nda da ismi geçiyordu ancak, kolluk kuvvetleri sanığı mahkemeye getirecek gücü bir türlü bulamadılar. Aynı şaibeli şahıs, 2007 Cumhurbaşkanlığı krizinde de içişleri bakanı ile beraber hareket etmişti. Seçim arifesinde Sayın Bakan’ın eski yol arkadaşına yaptığı bu jestinin ciddi bir sebebi olmalı.

Muhalefet cephesinin muhtemel cumhurbaşkanı adayları hakkında suikast iddiaları konuşulmuştu. Altılı Masa’nın adayını belirlemesinden sonra benzer iddialar daha spesifik bir adrese yöneldi. Türkiye gibi güvenliğin dibe vurduğu ülkelerde muhalefet kanadına yönelik siyasi cinayetler sürpriz olmaz. İktidar ve Saray’ın kucak açtığı düşük kalibreli suç örgütleri bu tür siyasi cinayetlere can atacak profil açısından oldukça zengin. 80’li yıllarda Papa Suikastı ile gündeme gelen psikopatın milliyetçi-muhafazakar kanat içinde hala kendine yer buluyor olması rastlantı değil ve şu anki varlıklarının devamını Saray’a bağlamış durumdalar. Aynı akıl hastası, İtalya’daki hapis yıllarında “İsa” olduğunu da iddia etmişti. Dedik ya, Saray kadrosu renkli simalarla dolu. 

Rusya Devlet Başkanı Putin’in başkan adayı olduğu 2000’li yılların seçim günlerinde, Rus bir gazeteciye “Eğer Putin kazanırsa ne olur?” diye soran Amerikalı meslektaşı “Mafya devletleşir!” cevabını alır. Türkiye bu aşamayı çoktan geride bırakmış durumda. Eğer Rus Gazeteci, Putin’in gazabından kurtulduysa, mafyalaşan devletin nasıl bir seçim ortamı oluşturduğunu Türkiye tecrübesi ile görmüş olacak. 

Seçim sonrasında Saray’ın çektireceği hatıra fotoğrafında, teknolojiye meraklı damat, MİT Başkanı, organize suç örgütleri ile flört eden İçişleri Bakanı, akıl özürlü hapishane kaçkını tetikçi, devlet adına illegal işlere vaziyet eden ve devletin sahibi gibi davranan karta kaçmış siyasetçiler yan yana durduklarında ilginç bir kompozisyon oluşturacaklar. Saray’ın ölüm-kalım mücadelesine dönüştürdüğü Mayıs seçimlerinin sonucu kadar bu fotoğraf karesine girecek yüzleri de merak ediyorum. Kim bilir belki de bu hatıra fotoğrafından sonra Cumhur İttifakı ismini değiştirmeyi bile düşünebilir.

20 Mart 2023 16:07
DİĞER HABERLER