O gazeteciden CHP'yi kendine getirecek hatırlatma: Herşey KHK rejimi ile başladı...

Gazeteci Sevinç’ten CHP’ye hatırlatma: Süreç KHK rejimi ile başladı, her an sivil ölü haline gelebilirsiniz. Gazeteci Murat Sevinç, 2016 sonrası KHK rejiminin, uzun süren davalar ve hukuki belirsizliklerin toplumda geniş bir kabullenme yarattığını; iktidarın da bu vasatı test ederek yeni adımlar attığını kaydetti.
Siyaset bilimci ve hukukçu Murat Sevinç, Diken’de yayımlanan değerlendirmesinde, Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik hukuk dışı uygulamaları köşesine taşıdı. Tartışmanın hukuki boyutundan çok sürecin siyasi sonuçlarına odaklanılması gerektiğini savunan Sevinç’e göre asıl soru, “CHP hakkında dava açılır mı?” değil, “Böyle bir sürece şu anda ihtiyaç duyuluyor mu?” olmalı.

‘TÜRKİYE ADIM ADIM BU NOKTAYA NASIL GELDİ?’

Sevinç, 2016 sonrası KHK rejimi, uzun süren davalar ve hukuki belirsizliklerin toplumda geniş bir kabullenme yarattığını; iktidarın da bu vasatı test ederek yeni adımlar attığını vurguladı.

Türkiye’nin topyekûn bir adliyeye dönüştürüldüğünü, belirli kişi ve kurumların başında yargı kılıcının sallandırıldığını kaydeden Sevinç, “kendim(iz)den vereyim” diyerek yazısında şunları kaydetti:

“Bu satırları ‘çeyrek KHK’li biri olarak yazıyorum, çünkü hakkım(ız)daki dava(lar) kesinlikle sonuçlandırılmıyor. Her an bir kez daha üniversiteden atılabilir, yeniden sivil ölü haline gelebiliriz. Bizi yaşamla ölüm arasında bir yerde tutuyorlar ki, koma durumu sürsün ve gerektiğinde çekilecek ‘fiş’ ellerinde bulunsun. Henüz iade edilmeyen meslektaşlarımızdan ise söz etme gereği dahi durmuyorum. Bu bir üslup, yönetim tercihi. ‘Diğerlerine’ verilen mesaj.

Türkiye bir günde gelmedi buraya. Adım adım, sınayarak, deneyerek, tepki ölçerek, bir adım atarak, biraz geri çekilerek, sonra yeni bir adım, bir adım daha… AYM dahil her kurum başına gelen her şeyi hak etti. Tekrar etmekten bıkmayacağım: Bu toplum KHK rejimi karşısında suskun kaldı. İktidar OHAL KHK’lerini kabullenen bir vasata her şeyi kabul ettirebileceğini gördü. AYM korkudan içtihat değiştirip OHAL KHK’lerini incelemeyi reddetti. Bugün yaşanan hiçbir şey KHK’ler ile onca insanın sorgusuz sualsiz sivil ölüme mahkûm edilmesinden daha absürt, daha ‘inanılmaz’ değil.

Şimdi binlerce sayfalık bir iddianame var ortada. Okuyanlardan öğreniyorum içeriğini, pek sürprizli bir metin değil anladığım kadarıyla! İşimin gereği olmadığı için okumayı düşünmüyorum. Ergenekon-Balyoz devrindeki iddianameleri okumayı denemiş, bir yerden sonra hayatın o savcıların fantezi âleminde heba edilemeyecek kadar kısa olduğunu düşünüp vazgeçmiştim. Fakat iddianamenin bir yerinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir ‘bildirim’ yapıldığını okuyunca ilgilenmek gerekti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı SPK’nin bir hükmüne dayanarak, partiler hakkında kapatma davası açmakla yetkili olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na (YCB) bir ‘bildirimde’ bulunmuş. Türkçesi, ‘CHP yönetimine ilişkin bu kadar belge bilgi var, sana da haber veriyorum, yine de sen bilirsin tabii…‘ demiş oldu.


CHP hakkında bir dava açılma ihtimaline ilişkin doğru sorunun, ‘bu da olur mu?’ değil, ‘şimdi buna ihtiyaç duyulur mu?’ olduğu kanısındayım. Hukuki mi değil mi, CHP filanca eylemlerin odağı olmuş mu olmamış mı, kapatılır mı kapatılmaz mı, iktidar bunu göze alır mı almaz mı vs… Bunlar son derece yararsız soru ve tartışmalar. Mesele, örneğin YCB’nin başlatacağı bir soruşturma, örneğin bazı parti organlarının görevden el çektirilmesi ile ilgili bir ihtar, örneğin başı sonu belirsiz bir kapatma davası ‘süreci’, iktidar için kullanışlı bir siyasal atmosfer yaratır mı yaratmaz mı? Muhtemel gelişmeleri bu sorunun yanıtı belirleyecek, hep olduğu gibi. Gerisi teferruat ve anayasa-yasa maddeleri üzerine gevezelik. Hatırda tutmakta yarar var, ne geçilecek eşik biter, ne de bir dip var buralarda.”

Devamını okumak için tıklayınız. 


14 Kasım 2025 22:29
DİĞER HABERLER